Beyaz cam, küp şeklinde, eğlenceli
Televizyon Türkiye'ye girdiğinde ifade ettiği şey çok farklıydı. Bir salonda koltukların baktığı yönü belirleyeceği daha en başından belliydi sanki ama, farklı misyonları vardı. Bilgilendirmesi, öğretmesi, keşfettirmesi, tek kanallı dönemlerde televizyona yüklenen önemli bir misyondu. Televizyon yalnızca dizi veya yarışma yayınlayamazdı, insanlara dünyayı da öğretmeliydi. Nitekim bu misyonu uzun bir süre yürüttü.
Daha sonra, özel televizyonların ortaya çıkışı bizim "beyaz cam" -bu klişeyi hiç sevmiyorum- eğlenceyi başrole çıkardı. Eğlence televizyon oldu, televizyon da eğlence.
Mehmet Ali Erbil, o dönemin direksiyonu doğru yöne kıran figürlerinden. Bir kümeste yarışmacılara tavuk-horoz kovalatmak, uzun deyimleri ve atasözlerini tahmin ettirmeye çalışmak, izdivaç türevi programların en ilgincini ortaya koymak, kültleşmiş komedi dizileriyle güldürmek...
Mehmet Ali Erbil, televizyonla büyük büyük işler yaptı. Boş görünen, anlayışla karşılanması çoğunlukla zor fakat ülkede bir şekilde kabul gören bir eğlence tarzıyla televizyon akşamlarını doldurdu.