Sosyal medya akımları bitmiyor, devamlı yenisi geliyor. Akıyor maşallah. Sıradaki akımımız pergel bacaklılar için. Peki bu sürrealist akım aslında ne anlatıyor? Nasıl bir farkındalık yaratmayı amaçlıyor? Hangi gizli güçlere hizmet ediyor? Komplo teorileri başlasın ama önce o ayağı bi' indirin.

Tarkan'ın doğa, çevre kirliliği ve hayvanlar konusundaki duyarlılığına her zaman şahit oluyoruz. Instagram'daki paylaşımlarının yanında yardım amaçlı somut adımlar da atıyor. Kış aylarına girmişken Tarkan yine sokak hayvanlarını unutmadı ve takipçilerine hatırlatma/bilinçlendirme amaçlı bir paylaşım yaptı. Soğuk havalarda evsiz ve aç kalan sokak hayvanlarına Molatik olmamak elde mi?

Japonları hep teknolojiyle iç içe, işlerini layıkıyla yapan zeki insanlar olarak görürüz. Ama istisnalar çıkabiliyor. Tıpkı Japonya hükümetinin siber güvenlik sorumlusu Yoşitaka Sakurada gibi. 68 yaşındaki Sakurada, Siber Güvenlik Strateji Bürosu'nda başkan yardımcısı olmasına rağmen 25 yaşından beri hiç bilgisayar kullanmadığını pişkinlikle söyleyebiliyor.

"Yok artık LeBron James" kalıbını artık bambaşka bir şekilde kullanabiliriz. "Dünyanın gelmiş geçmiş en çok sayı atan 5. oyuncusu hala Wilt Chamberlain mi?" diye soran birine "Yok, artık LeBron James" diyeceğiz. Çünkü LeBron son oynanan Portland maçında attığı 44 sayıyla Lakers forması altında Chamberlain'i de geçerek sayı liderleri arasında ilk 5'e girdi! Ve LeBron'un bir üstünde Majesteleri Michael Jordan, iki üstünde ise Kobe Bryant var.

Metroda, metrobüste, vapurda, minibüslerde entrüman çalındığına ya da şarkı söylendiğine sık sık şahit oluyoruz. Fakat ilk kez bu kadar güncel bir olay üzerinden konuyu inceleme fırsatı bulduk. 'Müslüm' filmi bu kadar gündemdeyken bundan etkilenip bindiği minibüste Paramparça adlı şarkıyı Müslüm Gürses edasıyla söyleyen bir abimiz var. Yalan yok, sesi de güzel. Peki toplu taşımada müzik yapanlar yetenekli olsalar bile hiç tanımadıkları onlarca insanı rahatsız ettiklerinin farkındalar mı?

Keita Balde'nin Senegal'in Ekvator Ginesi'yle karşılaşacağı 2019 Afrika Uluslar Kupası Elemeleri maçında oynayamayacak olmasıyla sonuçlanan mail krizi, hem komik hem sinir bozucu. Mail'i yanlışlıkla Inter'in eski adresine gönderen Senegal Futbol Federasyonu müsamaha gösterilmesini bekliyor. Fakat bilgilendirme tarihinin geçmesi konusunda katı davranan Inter, Balde'yi Milli Takım'a yollamıyor. Biz de kulüpler ve federasyonlar arasında işlerin nasıl yürüdüğünü merak eden taraftarlar olarak olayı izliyoruz.

Ahmet Kural ve Murat Cemcir'i hem dizi hem film hem de reklamlarda beraber gördüğümüz için 'ayrılmaz ikili' olarak kanıksadık. Ahmet Kural'ın Sıla Gençoğlu vakası dolayısıyla önemli ücretlerle imzaladığı bazı kontratlarının iptal edilmesi, haliyle Murat Cemcir'i de maddi olarak olumsuz etkiledi. Fakat "Murat Cemcir, Ahmet Kural olmadan bir hiç" anlayışının geçerliliği yok.

Sezon ortaları yaklaştıkça sezon öncesi hedefledikleri yerden uzakta olan takımların teknik direktör değiştirmesi gayet olağan. Olağan olan bir diğer şeyse, değiştirilen teknik direktörün yerine Yılmaz Hoca'nın gelmesi. 'Yılmaz Vural mevsimi' farkında olmasak da her yıl yaşadığımız bir mevsim. Tahminen kasım, aralık ve ocak aylarına denk geliyor. Bu sene ise iki haftalık kısa bir zaman kaymasıyla bu mevsim, Adana'da açıldı.

Fransız hakem Tony Chapron'un ismini bilmiyor ya da hatırlamıyor olabilirsiniz ama karıştığı olayı büyük ihtimalle izlemişsinizdir. Hani şu kendisine 'yanlışlıkla' çarpan futbolcuya çelme takmaya çalışıp sonra da oyuncuyu atan, ego kurbanı hakem... Meğer bu ego deliliğinin sinyallerini önceden de vermiş.

Milli Takım'da bir süredir kaleci istikrarsızlığı yaşanıyor. Bu fetret devrinden önce kalenin düzenli sahibi Volkan Babacan'dı ve fena performans göstermiyordu. Fakat Başakşehir'deki yerini kaybedince Milli Takım'a da çağrılmaması çok sürpriz olmadı. Peki Başakşehir'de formayı kaptırdığı Mert Günok'un yedek kaleci olarak bile Milli Takım'a çağrılmaması nasıl açıklanabilir? En formda dönemini yaşayan bir kaleci neden kendi pozisyonunda açık varken tercih edilmez?