Gündem Müslümanların ilk kıblesi: Kudüs

Müslümanların ilk kıblesi: Kudüs

18.05.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

.

Müslümanların ilk kıblesi: Kudüs

Üç semavi dinin kutsal saydığı peygamberler şehri Kudüs, tüm İslam âleminin göz bebeğidir. Kuran-ı Kerim’de de Kudüs’ü yücelten ve öven birçok hadis bulunmaktadır.

Haberin Devamı

İslam dünyası mübarek ramazan ayına ne yazık ki büyük bir acıyla girdi. Pazartesi günü dünyanın gözleri önünde İsrail, Gazze sınırında insanların tepesine kurşun yağdırdı. Gazze’de şehit edilen 62 Filistinli ile 3 bine yakın yaralının acısı yüreklerimizi yaktı, ciğerlerimizi dağladı. Derin bir keder içerisindeyiz. Gazze’de bir vahşet ve bir insanlık dramı yaşanıyor.

Kudüs Müslümanların ilk kıblesi, peygamberler şehridir. Kudüs, Mekke’nin, Medine’nin, İstanbul’un, Bağdat’ın, Kahire’nin, Buhara’nın kardeşidir. Kudüs tüm İslam âleminin göz bebeğidir. Aynı zamanda Kudüs tüm insanlığın ortak mirasıdır.

Bütün peygamberlere iman, müslüman olmanın ön şartıdır. Kudüs’ü fetheden Hz. Davud, orada mabed yapan Hz. Süleyman, Kudüs mabedinde görev yapan Hz. Zekeriya, Hz. Yahya, peygamberimizin “biraderim” dediği ve Kudüs’te doğup Kuran’da “Arz-ı Mukaddese” diye nitelendirilen Filistin bölgesinde tebliğ faaliyetinde bulunan Hz. İsa ve yolu o bölgeye ve Kudüs’e uğrayan diğer peygamberler, bütün Müslümanların, “Biz Allah’ın elçileri arasında ayırım yapmayız” dedikleri (Bakara 2/285) mümtaz şahsiyetlerdir.

Haberin Devamı

Üç mescitten biri

Diğer taraftan son peygamber Hz. Muhammed’in ve Müslümanların ilk kıblesi olan, İsra mucizesinin varış noktası kabul edilen Kudüs ve bütün bu peygamberler aracılığıyla ilahi vahyin tecelli ettiği bu topraklar, Kuran’da “Arz-ı mukaddese” diye nitelendirildiği için biz müslümanlarca da mübarektir.

Kuran’da şehir adı olarak Kudüs kelimesi geçmese de, tarihi veya bağlam olarak, dolaylı veya doğrudan Kudüs’e işaret eden ayetler vardır. Kudüs’ü yücelten ve öven birçok hadis mevcuttur. Mescid-i Aksa, Hz. Peygamber’in yeryüzünde ziyaret edilmesini teşvik ettiği, hayır ve hasenat yapılmasını tavsiye ettiği üç mescitten biridir.

Bir hadis-i şerifte bildirildiğine göre de Meymûne (r.anhâ): “Yâ Resûlallah! Beytü’l-Makdis hakkında bize fetva ver (tavsiyede bulun)” dedi. Resûlullah (as) şöyle buyurdu: ‘Oraya gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin.’

Haberin Devamı

Barış umudu sönüyor

Bu hadiste zikredilen zeytinyağı bir sembol olarak düşünülebilir. Esasında yapılması tavsiye edilen, Kudüs’ün ve Mescidi Aksa’nın önemsenmesi, orada özgürce ibadet edilebilmesi için bu mukaddes beldenin İslâmî kimliğinin korunması için gayret gösterilmesidir.

Müslümanlar, Kudüs’te uzun yıllar adaletli bir yönetim sergiledi. Herkesin canına, malına, inancına saygı duydular. Hatta gayrimüslimler, aralarındaki anlaşmazlıkların çözümünde İslam’ın adaletine sığındılar. Ne yazık ki Kudüs, uzun zamandır mahzundur, yıllardır kan ağlamaktadır. Peygamberler diyarında, silahlar susmamaktadır. Masum insanlar acımasızca katledilmektedir.

Üzüntüyle takip ediyoruz ki hukuki meşruiyet yok edilerek, uluslararası anlaşmalar çiğnenerek Kudüs’e yönelik barış umutlarını tamamen söndürecek vahim hatalar yapılmaktadır. Kudüs ve çevresini huzursuzluk ve çatışma yurdu haline getirecek teşebbüsler, sağduyuya ve insanlığın vicdanına vurulan darbedir. Huzuru, barışı ve güvenliği yok etmeye yönelik tehlikeli bir adımdır. Bu teşebbüslerden bir an evvel vazgeçilmesi, başta bölge insanları olmak üzere tüm insanlığı büyük bir kaos ortamından kurtaracaktır.

Haberin Devamı

Eyüp Sultan Camii

Eyüp Sultan Camii ve külliyesi, İstanbul’un Haliç kıyısındaki Eyüp Sultan ilçesindedir. Fatih Sultan Mehmet’in padişahlığı zamanında 1458 yılında yapılmış. Arapların İstanbul’u kuşatması sırasında şehit olan Hz. Ebu Eyyub el-Ensari’nin kabrinin olduğu yerdedir.

Müslümanların ilk kıblesi: Kudüs

Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemsettin, üzerinde “Kabr-i Eba Eyyub” yazılı bir taş bulunca bunun Eyüp Sultan’ın mezarına işaret ettiğini düşünmüş. Eyüp Sultan Camii ile türbenin yapılmasına vesile olmuştur.

Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı bu ilk cami yıkılmıştır. 3. Selim, büyük dedesinin mirasına sahip çıkmış ve cami 1798 -1800 yılları arasında Uzun Hüseyin Efendi’ye inşa ettirilmiştir.

Eyüp Sultan Camii, 2. Mahmut zamanında da esaslı bir tamirden geçirilmiştir. Caminin önceden daha kısa olan minareleri, 1733’te yenilenirken uzatılmıştır. 1823 yılında deniz tarafındaki minare, yıldırım düşmesi nedeniyle hasar görünce bir kez daha yaptırılmıştır.

Haberin Devamı

Mevlevi sikkeleri

Eser, plan bakımından sekiz payeli camiler grubuna girmektedir. Dikdörtgen planda, mihrabı çıkıntılı olan caminin merkez kubbesi, altı sütun ve iki fil ayağına dayanan kemerlere yaslanmaktadır. Yapının etrafında yarım kubbe, ortasında Eyüp Sultan’ın türbesi, sandukasının ayak ucunda bir pınar ile avlu ortasında asırlık bir çınar bulunmaktadır.

Daha önceleri cümle kapısı önünde mevcut olan Sinan Paşa Kasrı 1798’de yıkılmıştır. Günümüzde yerinde etrafı parmaklıklı bir set ve çimen sofa yer almakta, parmaklığın dört köşesinde ise dört çeşmecik bulunmaktadır. Tamir edildikten sonra camiyi açıp namaz kılan Sultan 3. Selim Mevlevi olduğu için parmaklıkların üzerinde Mevlevi sikkeleri vardır.

Fetihten sonra padişahlar asırlarca Eyüp Sultan Camii’nde kılıç kuşanmışlardır. Bu uygulamayı Fatih Sultan Mehmet başlatmış, Fatih’e ilk kılıcı hocası Akşemsettin kuşatmıştır. Padişahlar, saraydan gelip camide iki rekat namaz kılar, ardından da şeyhülislam onlara kılıç kuşatırdı.

Samimi niyetin karşılığı

Bir savaş sonrası payına düşen ganimeti Hz. Peygamber’e getiren bir bedevi, “Ben bunun için sana uymadım. (Okuyla boynunu göstererek) Buradan vurularak şehit olup cennete gitmek için sana uydum.” diyerek ganimeti geri vermişti. Bir süre sonra savaşta şehit olup isteğine kavuşan bedevi hakkında Resulullah (sav), “O, Allah’a verdiği sözü tuttu, Allah da ona (dilediğini vererek) sözünü tuttu.” buyurarak hiçbir dünyevi karşılık beklemeden halis bir iman ve samimi bir niyetle yapılan amelin Allah katındaki değerine dikkat çekmiştir (Nesâî, Cenâiz, 61).

2 SORU, 2 CEVAP

- Salâtu selam nedir? Hz. Peygamber’e nasıl ve hangi lafızlarla salât-u selam getirilir?

“Salât-u selam” Hz. Peygamber için okunan ve Allah’ın rahmet ve selamının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Hz. Peygamber’e en kısa şekilde, “Allahümme salli alâ Muhammed” veya “Sallallahü aleyhi ve sellem” ya da “Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim” diye salât-u selam getirilir. Salât-ü selam getirmek için belirli bir vakit ve sayı yoktur. Kişi dilediği zaman ve istediği miktarda salât-ü selam getirebilir. Salât-ü selam için besmele çekme zorunluluğu da yoktur.

- Duaların sonunda söylenen “âmin” sözü ne anlama gelir; bunun dinî dayanağı nedir?

Âmin, “kabul buyur” demektir. Dualardan sonra “âmin” deme uygulaması sünnetle sabit olmuştur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “İmam ‘âmin’ dediği vakit siz de ‘âmin’ deyiniz. Zira kimin ‘âmin’ sözü meleklerin ‘âmin’ demesine denk gelirse, o kişinin geçmiş günahları affolunur.” (Buhârî, Ezan, 111-112). Namazda Fâtiha sûresi okunduktan sonra âmin demek de sünnettir

Ümmü Kays muhaciri

Mekke’den Medine’ye hicret edenler arasında tamamen farklı bir amaç için Medine’ye gelen birisi dikkat çekti. Bu kişi Medine’ye hicretin faziletini elde etmek için gelmemişti. Onun Medine’ye geliş gayesi âşık olduğu Ümmü Kays diye bilinen bir kadınla evlenebilmekti. Zira aşık olduğu kadın Müslüman bir hanımdı ve diğer sahabilerle birlikte Hz. Peygamber’in çağrısı üzerine hicret etmiş; Mekke’ de evlenme teklifini kabul etmemişti.

Söz konusu gizli niyetinden dolayı bu şahıs daha sonraları “Ümmü Kays muhaciri” diye anılmıştı. Bu olay üzerine Hz. Peygamber, ‘’Ameller niyetlere göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığım alır. Kim Allah ve Resulü için hicret ederse, hicreti Allah ve Resulü’nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse hicreti, hicretine sebep olan şeyedir” buyurdu.


Hasan-ı Basrî’den

Ey insanlar! Dualarınız kabul olunmayacak diye korkmuyorum. Dua edemez hale gelmenizden korkuyorum.