Müşteri çekmek için nargile kafede aslan beslenir mi?
İstanbul'da bulunan bir kafede müşterilere sergilemek için cam kafeste vahşi hayvanlar beslenmesi haklı olarak tartışma yarattı. Cam kafeste bulunan bir aslan videosuyla gündeme düşen bu kafede, beslenen tek hayvan aslan değil.
Aslan, timsah, flamingo, papağan...
Kafelerde genellikle kedi, kuş, köpek, balık gibi hayvanlar beslendiğine şahit oluyoruz. Papağan anlaşılabilir olsa da aslan, timsah, flamingo gibi hayvanların doğaları gereği orada olmaları eziyet.
Müşteri çekmek amacıyla ya da farklı bir konsept edinmek niyetiyle hayvanların doğalarından uzaklaştırılması kabul edilebilir değil.
Sosyal medyada kamuoyu oluşturuldu
Ülkede hayvanlara karşı zaten hassas dönemler yaşıyoruz. (Ülkede hassas dönemin bitmemesi de ayrı bir konu) Tam da bu dönemde böyle bir olayın gerçekleşmesi hayvanseverleri harekete geçirdi.
Kafe sahipleri aslanı da timsahı da besliyor olabilir fakat bu, o hayvanların doğal ortamlarından uzak, daracık bir alanda nargile dumanları arasında eziyet çekmediği anlamına gelmiyor.
Somut bir adım atılacak mı?
Gerekli merciiler bu konuda somut bir adım atıp kafeyi denetim altına alacaklar mı? Bu tip uygulamaları olan başka kafe ya da işletmeler varsa bunlar ortaya çıkarılıp hayvanlar koruma altına alınacak mı?
Yetkililerin bu konuda bir an önce harekete geçmesi gerekiyor; bizlerin de bu konuyu gündemde tutarak unutulmasına engel olmamız.
HAYTAP Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat'ın 06.07.2018 tarihindeki açıklaması üzerine güncelleme
Tepkilerin çoğalması üzerine adı geçen kafeye giderek inceleme yapan Orman ve Su İşleri Bakanlığı ekipleriyle, mekanın turizm ruhsatlı hayvanat bahçesi ve rehabilitasyon merkezi olarak faaliyet yürüttüğü ortaya çıktı. İşletmede aslanın yanı sıra; atların, kuşların, papağanların ve timsahın da olduğu öğrenildi.
Hayvan hakları ihlali açısından durumu değerlendirip BirGün’e konuşan Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat; “ HAYTAP olarak bu şekilde yaban hayvanlarının sergilenmesine başından sonuna kadar karşıyız. Burada karşı çıktığımız nokta, Orman Bakanlığı ve ilgili müdürlüklerinin bu gibi yerlere çok kolay bir şekilde ruhsat vermesidir. Ruhsatı alarak olayı hukukileştiriyorlar ancak hukuki olan bir şey vicdani değil.
Bir aslanın ya da kaplanın doğal olmayan ortamında, kendi türüne uygun olmayan şekilde gösteri unsuru yapılması, bir rant unsuru yapılması uygun bir durum değil. Kaldı ki Hayvanları Koruma Kanunu da bütün hayvanların doğal türüne uygun bir ortamda olması gerektiğini söyler. Aslanın, kaplanın uygun ortamı Türkiye değil, Asya’da Afrika’da annesiyle yavrularıyla beraber özgür bir şekilde demir kafes arkasında olmadan yaşaması lazım. Orman Bakanlığı’nda çalışan memurlar maalesef bir hayvan hakkı savunucusu değil, çevre savunucusu değil, bizim gibi olaya yaklaşmıyorlar. Bulunan personel arasında yaban hayvanı uzman hekimi, yaban hayvanına duyarlı hukukçu, hayvan hakkı savunucusu, çevreci yok. Bütün problemimiz Orman Bakanlığı’na liyakat sahibi memurların atanmamasıdır”
Biz hayvan hakkı savunucusu olarak durumu kabul etmiyoruz. Bir yolunu bulup bakanlıktan belediyeden ruhsatı alıyorlar, sonra gelin denetleyin diyorlar. Sorun şu ki o ruhsatı zaten denetleyen kurum veriyor. Bu kafede olduğu gibi Yunus Parkı’na, AVM’lere, hayvanat bahçesi açmak isteyenlere, avlanmalara ruhsatlar veriliyor. Sonra uygulamalar hukuki deniyor, hukukidir ancak vicdani değildir. Kaldı ki Hayvanları Koruma Kanunu’na bakarsak hukuki de değildir. Hayvanlar kendi türlerine özgün şartlarda yaşamalıdır.”
