Müzede Pokemon avı

Dünyadaki birçok müze yetkilisi, bu durumdan duyduğu rahatsızlığı sosyal medyada yaptığı açıklamalarla dile getirdi ve oyunun müze sınırlarından çıkarılmasını talep etti. Oyunun aldığı bu tepki karşısında biz de Türkiye’deki müze yetkililerinin bakışını merak edip İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne Pokemon Go oynamaya gittik...

Kimse anlam veremedi

Fotomuhabiri arkadaşım Devrim Çırpan ile birlikte önce İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin bahçesine girdik, tabletin GPS’ini ve oyunu açtık. İlk Pokemon’umuzu bulmak üzere haritanın bizi yönlendirdiği yere doğru ilerledik. Yaklaşık 5 dakika yürüdüğümüz zaman müze girişindeki aslan figürü önünde bir Pinsir’e rastladık. Bu böcek Pokemon’u aldıktan sonra yola devam ettik. Henüz müzenin bahçesindeyken bile dikkatli bakışları üstümüze çekmeyi başardık. Ziyaretçilerin ve güvenlik görevlilerinin bizi bu sırada izlediğini ve ne yaptığımızı anlamaya çalıştıklarını fark ettik.

Daha sonra Çinili Köşk’e ilerlesek de maalesef hayal kırıklığı yaşadık. GPS’in bulunduğumuz noktada çekmeyişi oyunu devam ettirmemize izin vermedi. Müzenin ana binasına yöneldiğimizdeyse bir sürprizle karşılaştık. “Büyük İskender” ve “Nymphme” heykellerinin olduğu salon, Pokemon’ların en zengin olduğu mekândı. Burada bir adet Zubat yakaladık. Tableti çantama koyduğumu fark eden güvenlikçiler, bizi video ya da flaşlı çekim yapmamamız konusunda uyardı. Bu uyarının ardından görevliler, tüm ziyaretimiz boyunca bizi takip etti.

Bahçede bol bol var

Müze bahçesinde de heykellere fazla yaklaşmadan, ama aralarında dolaşarak Pokemon aramaya koyulduk. Güvenlik görevlileri ne yaptığımızı burada tamamen fark ettiler. Ama müzede oyun oynamamız, flaşlı çekim yapma ihtimalimizden daha az rahatsız etti.

Şark eserleri binasında, “Kral” heykelinin yanında da bir Ekans avlayarak, hiçbir sorun yaşanmadan, elimiz boş dönmeden müzeden çıktık. Gülhane Parkı’nın girişindeki havuzun üstündeki köprüde Clefairy yakalama şansımız oldu.