Gündem O gün aldatamamıştı bugün de şaşırtmadı

O gün aldatamamıştı bugün de şaşırtmadı

13.08.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Öz’ün kaçmasına şaşırmadıklarını belirten avukatlar dava sürecinde uğradıkları haksızlıkları paylaştı. Avukatlar Öz’ü bir döneme damga vuran hukuksuzlukların sorumlusu olarak gösterdi

O gün aldatamamıştı bugün de şaşırtmadı

Ergenekon soruşturmasının tartışmalı savcısı Zekeriya Öz’ün, hakkında yakalama kararı öncesinde yurtdışına kaçması, uzun yıllar Türkiye’nin gündeminde kalan davada görev yapan avukatlar tarafından da sert dille eleştirildi. 7,5 yıl süren Ergenekon sürecinde savunman olarak görev yapanlar, geçmişte “kahraman” olarak gösterilen Öz’ün kaçmış olmasına şaşırmadıklarını belirtti. Kendisi de asker kökenli olan avukat İlkay Sezer, “Savcı bizi o gün aldatamamıştı, bugün de yanıltmadı, kendisine yakışanı yaptı” dedi. Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün avukatı Kazım Yiğit Akalın ise dosyadan fotokopi almak için odasına gititği Öz’ün kendisini ağzında lahmacun, elinde tespihle karşıladığını anlattı. Avutaktalır görüşleri özetle şöyle:

‘Yakışanı yaptı’
- İlkay Sezer: “Ülkesinin ordusunda komutanlık yapanları ve aydınları, çağrılacaklarında geleceklerini bildiği halde sabahın erken saatlerinde evlerinden aldıran, kaçma şüphesi iddiası ile tutuklatanların dün kaçmış olmasına şaşırmadım. Onlara geçmişte methiye düzenler; kimisi yurtdışından kimisi evinden tutuklanacaklarını bilerek tereddütsüz ifade vermeye giden ancak bugün hala yurtdışı çıkış yasağı devam eden müvekkillerimize inanmayanlar bugün ne düşünüyor? Oysa, geçmişte kahraman gösterilen o savcı bizi o gün aldatamamıştı, bugün de yanıltmadı, kendisine yakışanı yaptı.”

‘Kökleri derinlerde’
- Celal Ülgen: “1500 kişiyi sorgulayan, 100 binlerce kişinin iletişimini dinleten ve bin kişinin tutuklanmasına neden olan Savcı Öz, herkese kaçacak diye tutuklama talebinde bulunmuştu. Şimdi ise bıyıklarını keserek geniş şapka siperi ile yüzünü gizleyerek tüymüş bulunuyor. Bu durum aslında çetenin köklerinin ne kadar derinlerde olduğunu da göstermektedir. Bakırköy mahkemelerinden çıkan yakalama kararının nasıl önceden kulağına fısıldandığı düşündürücüdür. Zekeriya Öz’ün salt 17 ve 25 Aralık soruşturmaları dolayısı ile değil, kumpas davalarından da soruşturulmasını görmeyi isterdim.”

‘Avukatları tehdit etti’
- Hüseyin Ersöz: “Zekeriya Öz, Odatv soruşturmasında Ahmet Şık’ın kitabının toplatılması talimatını verdiği gün Silivri Cezaevi’nde gazeteci müvekkillerimi ziyaret etmekteydim. Cezaevinden çıktığımda cep telefonumda İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün santralından birçok kez arandığımı gördüm. Bir süre sonra aynı numara tekrar aradığında açtım. Telefonun diğer ucundaki polis memuru, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden aradığını, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün talimatıyla ‘İmamın Ordusu’ kitabına ilişkin tüm kayıtların toplanması talimatı verildiğini söylüyordu. Önemli olan uyarısı ise, bu kayıtları teslim etmezsek evimizin ve iş yerimizin aranabileceği ve hakkımızda ‘terör örgütüne yardım ve yataklık’tan soruşturma başlatılabileceğine dairdi. Bu şekilde tüm avukatların arandığını ve hepsine aynı uyarının yapıldığını ise sonradan öğrendim. Kısacası tehdit edilmiştik. Zekeriya Öz benim gözümde bir döneme damga vuran hukuksuzlukların sorumlusu ve bugün yaşanan hukuk kaosunun mimarlarındandır.
Bu yüzden sosyal medya üzerinden verdiği demokrasi ve hukuk devleti çağrılarının hiçbirisini samimi bulmuyorum. Ancak kendisine, başkalarına tanımadığı adil yargılanma hakkından doğan güvencelerin sonuna kadar kullandırılmasını diliyorum.”

‘Makam aracı verildi’
- Vural Ergül: “Ergenekon tertibi sürecinde Zekeriya Öz’e Recep Tayyip Erdoğan Mercedes marka makam aracını tahsis etmişti. Hatta koruma aracına ilave olarak da bir ön bir de arka eskort araç tahsis edilmişti. O günlerde bazı medya kuruluşları tarafından ‘süper savcı’ olarak adlandırılan Öz, Çağlayan’daki adliye binasında Beşiktaş sahiline bir koruma ordusu ile birlikte hava almaya çıkıyordu.
Zekeriya Öz odasının bitişiğindeki tuvalete girmeden önce korumaları kapıyı açıyor, tuvaletin güvenilirliğinden emin olduktan sonra dublajsız Hollywood filmlerinde kontrol bildiren koruma edası ile ‘temiz’ dedikten sonra tuvalete giriyordu. Türkiye’nin yıllardır konuştuğu özel yetkili hakim ve savcılar artık yok. Kısacası özel yetkili hakim ve savcılar artık yalnız yürüyecekler. Bizler her duruşmada bu sonu yaşayacaklarını söylemiştik ve dediğimiz gibi de oldu.”

‘Kapısında bekletti’
- Kazım Yiğit Akalın: “Zekeriya Öz, 7 Ağustos 2015 tarihinde Twitter hesabından ‘Bu ülkede hukukun bir gün egemen olacağı ihtimalini hesaba katarak hareket edin. Ayarını bozduğunuz kantar gün gelir sizi de tartar’ diye yazmıştı. 2009 yılında Yalçın Küçük gözaltına alındığında, Zekeriya Öz’den, Küçük’ün kollukta verdiği ifadenin fotokopisini istemiştim, dilekçe ile odasına gittiğimde, kapıda koruması karşıladı, beni içeri almadı ve dilekçe ile içeri girdi.
Çıktığında ‘Bekleyin Avukat bey’ dedi. Yaklaşık 45 dakika kapısı önünde bekledikten sonra dışarı çıktı. Talebime ilişkin bir karar vermede merdivenlerden inmeye başladığında, ‘Savcı bey fotokopi talebim vardı’ diye seslendim. O anda elleri arkasında tespihle ve ağzında daha bitirmediği lahmacunla birlikte; ‘Reddettik, mahkemeye itiraz et avukat bey’ deyip gitmişti. Şimdi ise aynı duruma kendisi düştü.”

Haberin Devamı

Öz ve Kara için difüzyon mesajı
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, haklarında “suç örgütü kurma” ve “Hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçlarından tutuklama talepli yakalama kararı çıkarılmadan önce yurt dışına çıktıkları tespit edilen eski savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara’nın iadesi için Dışişleri Bakanlığı’na gönderilmek üzere Adalet Bakanlığı’na ‘difüzyon mesajı’ yolladı. Difüzyon mesajında’, Öz ve Kara hakkında 10 Ağustos 2015 tarihinde tutuklama talepli yakalama kararı verildiği, suçluların iadesine dair aramızda ikili sözleşme bulunan ülkelere bu mesajın yollanarak iadesinin sağlanması talep edildi.
İSTANBUL DHA