Gündem Odatv’ye takipsizlik soruşturana ise takip

Odatv’ye takipsizlik soruşturana ise takip

14.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Odatv soruşturmasında takipsizlik kararı veren savcılık, sanıklardan elde edilen dijital verilerde şüphelilerin isimlerinin geçmesinin örgüt irtibatını ortaya koymaya yeterli delil olmadığını belirtti

Odatv’ye takipsizlik soruşturana ise takip

Odatv’ye yönelik ikinci soruşturmada aralarında gazeteci, avukat ve eski polis müdürlerinin olduğu 14 şüpheliye takipsizlik kararı verildi. Savcılık takipsizlik kararı ile birlikte şüphelilerin şikâyetleri üzerine kanuna aykırı işlem yapan kamu görevlileri hakkında soruşturma başlattı.
Ergenekon soruşturması kapsamında yürütülen Odatv’ye yönelik ikinci soruşturmada takipsizlik kararı çıktı. Terör savcılığı tarafından aralarında gazetecilerin de olduğu 14 şüpheli hakkında dava açılmasına gerek görülmedi. Takipsizlik kararında gazeteciler Ahu Özyurt, Hakan Aygün, Toygun Atilla ile eski emniyet müdürleri Sabri Uzun, Emin Arslan ve avukatlar Turgut Kazan, Vural Ergül, Şule Erol, Hasan Fehmi Demir gibi isimler yer aldı.
Dosyada şüpheli olan eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, “Odatv davasında yargılanan sanıkların telefon rehberlerinde numaramın yer alması suç değil. Odatv sanıklarının kendi aralarındaki yazışmalarında ismimin geçmesi de suç değil” dedi. Odatv soruşturması sürerken 11 Haziran 2011’de “Efkan” isimli bir polisin gönderildiğini belirten Uzun, “O memur bana kendisini Bülent D. (İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli) isimli şube müdürünün gönderdiğini, Odatv iddianamesinde adımın geçirilmeyeceğini söyledi” diye konuştu. İddianame bitmeden üç ay önce iddianamede kendisinin olmayacağını öğrendiğini ifade eden Sabri Uzun, “Cemaat, bir Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede nelerin yazılı olup olmayacağını biliyorsa bu örgütün savcı ve polis müdürlerini ortak bir üst şura tarafından yönetildiklerinin göstergesidir” diye konuştu.

‘Kitap yazdırmadım’
Gazeteci Ahmet Şık’a kitap yazdırması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını belirten Uzun, 2010 yılında Ahmet Şık’a kendisinin cep telefonu numarasının Önder Aytaç tarafından verildiğini, Önder Aytaç’ın arkadaşı Ahmet Şık’a kendisinin kitap yazdırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ifade etti. Uzun, Ergenekon soruşturma ve davalarının da kumpas olduğunu söyledi. Diğer şüpheliler de ifadelerinde suçlamaları reddetti.

‘Soyut iddialar’
Takipsizlik kararında, Odatv’de haklarında dava açılan sanıklardan elde edilen dijital verilerde şüphelilerin isimlerinin geçmesinin örgüt irtibatını ortaya koymaya yeterli delil olmadığı belirtildi. Kararda, söz konusu 14 şüphelinin telefon kayıtlarında yapılan incelemede, görüşmelerin avukatlık ve gazetecilik meslekleri ile alakalı olduğu ifade edildi. Şüphelilerin terör örgütüne üye oldukları ve yardım ettiklerine dair soyut iddia dışında kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle dava açılmasına gerek görülmedi.