Eğitim Öğretim üyelerinin maaşları artacak mı?

Öğretim üyelerinin maaşları artacak mı?

16.10.2012 - 10:07 | Son Güncellenme:

En uzun süre dirsek çürütüp de en az para kazanan kesim hangisi diye bir araştırma yapılsa muhtemelen ilk sırada öğretim üyeleri gelir.

Öğretim üyelerinin maaşları artacak mı

En uzun süre dirsek çürütüp de en az para kazanan kesim hangisi diye bir araştırma yapılsa muhtemelen ilk sırada öğretim üyeleri gelir. Profesör oluncaya kadar canları çıkıyor. Ama aldıkları maaşlar, mezun ettikleri öğrencilerin yanında hep devede kulak kalıyor.

Haberin Devamı

Öğretmenler için de durum farklı değil. Onların maaşları da kesinlikle harcadıkları emeklerin karşılığı değil.

Abbas Güçlü
aguclu@milliyet.com.tr

Daha önce de defalarca yazdık. Görünen o ki, daha uzun yıllar yazmaya devam edeceğiz:

Bir ülkede öğretmenler mutlu değilse, çocuklar da mutlu değildir.

Çocuklar mutlu değilse de anne-babaların mutlu olması mümkün değil!..

Yine aynı şekilde bilimde söz sahibi değilseniz, dünya birinci liginde oynamanız söz konusu bile olamaz. Bilimde yol kat edebilmeniz için de bilim insanlarınızın mutlu ve üretken olmaları gerekiyor...

Şimdi bir durum tespiti yapalım, öğretmen ve öğretim elemanlarımız mutlular mı? Evet demek mümkün değil. Mesleklerini seviyorlar, akademik açıdan tatmin oluyorlar ama aynı şeyi aldıkları ücret ve yaşam koşulları açısından iddia etmek çok zor...

Haberin Devamı

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin açılışında öğretim üyelerinin aldığı maaşlar konusunda Başbakan Erdoğan’a bilgi verildi. Yakından ilgileneceğini söyledi. Umarız arkası gelir...

Neden çok önemli?

Öğretim elemanlığı diğer meslekler gibi değil. Onlar geleceğimizin mimarları. Yetiştirdikleri öğrenciler ne kadar donanımlı olursa, geleceğimizi o kadar mükemmel inşa ederiz. Bu yüzden onlara, kesinlikle ve kesinlikle eğitimin en iyisi, maaşın da en yükseğini vermeliyiz.

Peki bu böyle mi?

Evet demek mümkün değil.

Ülkemizde, öğretmen ya da bilim insanı olmaya karar vermekle, maalesef eziyetlerin her türlüsüne de katlanmaya razı olmuş oluyorsunuz.

Eğitim fakültelerine girmek, artık mühendislik fakültelerine girmekten daha zor.

Mezun olduktan sonra atanmak ise avukat, hakim, doktor, mühendis, gazeteci olmakla kıyaslanmayacak kadar zorlu bir mücadele gerektiriyor.

Başlarında KPSS gibi bir bela var ki sormayın. Yıllarınızı, heyecanınızı, idealizminizi çalıp götürüyor.

Sonunda “Oh be öğretmen oldu” dediğinizde ise taşların tekrar yerli yerine oturması çok uzun zaman alabiliyor...

Yani iyi bir ücret kadar iyi bir atama süreci de çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için çok önemli...

Bilim toplumu olabilir miyiz?

Haberin Devamı

Son yıllarda bilim toplumu olma konusunda daha bir kararlı görünüyoruz. Ama söylemlerdeki iddia maalesef uygulamaya yansımıyor. Çünkü yapılan yatırımlar daha çok taşa, toprağa.

Ülkenin dört bir yanına üniversiteler açılıyor. Görkemli kampüsler için yüz milyonlarca dolar harcanıyor. Donanımları için de yine yüz milyonlarca dolarlık cihazlar alınıyor. Ama iş öğretim üyelerine maaş düzenlemesine gelince, hep erteleniyor.

Oysa bilimsel ortam kadar, öğretim üyelerinin geçim derdine de çözüm bulmak gerekiyor.

Kafası sorunlarla dolu olan ya da daha fazla maaş almak için zamanını araştırma yerine ek derslere harcayan öğretim üyelerinden daha fazla bilimsel yayın da bekleyemezsiniz, daha fazla patent de!..

Ecevit Hükümeti döneminde yani 10 yıl önce hocaların maaşlarının iyileştirilmesi için 70’e yakın yazı yazmıştım. Sonunda bir düzenlemeye gidildi ve profesörlerden başlayarak tüm öğretim üyelerine hak ettikleri maaşların verileceği açıklandı.

İlk uygulama olarak da profesör maaşları o günün koşullarında iyi bir seviyeye getirildi. Sonra iktidar değişti ve hala diğer öğretim üyelerine sıra gelmedi.

Haberin Devamı

Hocalar yeterince beklediler, ne olur artık onların maaşları da yeniden düzenlensin. Yoksa vakıf üniversitelerine transfer ola ola, devlet üniversitelerinde hoca kalmayacak.

Fon kurulsun

Öğretmen ve öğretim üyelerine ikinci bir maaş için adı hiç önemli değil bir fon kurulmalı ve ciddi akarlar sağlanarak kalıcı bir çözüm getirilmelidir. Örneğin vakıf üniversitelerine transfer edilen her hoca adına bu fona bir para yatırılmalı. Yine aynı şekilde, eğitim ve bilim adına faaliyet gösteren her uygulamadan bu fona ufacık da olsa aktarımlar gerçekleştirilmelidir.

Kullandığımız her yabancı teknolojik alet için ilgili ülkelerin Ar-Ge ve bilim insanlarına müthiş destekler sağlıyoruz. Bunun bir kısmı kendi ülkemiz için de değerlendirilebilir.

Özetin özeti: Bilim toplumu olmadan ne kalkınabiliriz ne de gerçek anlamda hak, hukuk, adalet ve demokrasi gelir. Bunun yolu da eğitim ve bilim insanlarını ciddiye almaktan geçiyor...