Gündem Ölmeyelim diye dua ediyordum

Ölmeyelim diye dua ediyordum

09.09.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

10 işçiye mezar olan Torun Center inşaatında çalışan işçilerden Öztekin, ‘alimak’ denen asansörün sürekli bozulduğunu anlatarak ‘Allah’ım bugün de kimse ölmesin’ diyordum. 40 saat ders görmemiz lazımdı ama sadece bir saat verdiler’ dedi

Ölmeyelim diye dua ediyordum

Torun Center projesinde çalışan 10 işçinin öldüğü asansör faciasının ardından, işçi ölümlerini protesto eden grubun önüne geçerek, gözyaşları içerisinde polislere “Gaz sıkmayın. Bırakın sesimizi duyursunlar” diye seslenen şantiye işçilerinden Ömer Öztekin, ‘duyurmak istediklerini’ Milliyet’e anlattı.
Ömer Öztekin(28), Torun Center şantiyesinde yaklaşık 1 ay önce işe başlamış. Nişan hazırlığı için daha fazla para kazanırım diye memleketi Kayseri’den İstanbul’un yolunu tutmuş. Projenin taşeron firmalarından Neka İnşaat’ın çalışanı olarak rezidansta mekanik tesisat işleri yapan Öztekin, işe başlar başlamaz şantiyede yangın çıkmış, başka bir gün dış cephedeki camların düşmesi sonucu 1 işçinin kolu kırılmış.

Annenin ‘dön’ çağrısı
Son ‘kaza’ ise onun için de son olmuş. Mesai arkadaşlarını kaybettikten sonra artık şantiyeden ayrılıp memleketine dönmeye kararlı Öztekin. Faciayı medyadan öğrenen annesinin de kesin olarak “Evine dön” talimatı verdiğini söylüyor. Öztekin, çalışma arkadaşlarının ısrarına uysaydı mesai yapmak için o asansöre binen işçilerden biri olacağını anlatarak, faciadan sonra bir türlü kendine gelemediğini söyledi.
Öztekin, şantiyeyi koruyan polislere seslenirken ağladığı anı şöyle anlatıyor:

‘Polis de ağladı’
“Tek tek elimle işaret edip polislere; ‘Ölenlerden biri sizin de kardeşiniz olabilirdi, yakınlarınız da burada çalışabilirdi. Ama siz robotlaşmışsınız, yukarıdakilerin söylediğini düşünmeden yapıyorsunuz’ dedim. Bu sırada amirin yanındaki polis ağladı. Onu görünce ‘Sen benim ne demek istediğimi anladın, bu robotlar anlamadı ama sen anladın’ dedim.”
Öztekin, çalışma şartlarını ise anlatıyor:
“Kimse bizi dinlemiyor ki, işçiyiz ama kimse bizi kaale almıyor. Tamam, 2 bin lira kazanıyoruz ama canından da oluyorsun. İşe gireli yaklaşık 1 ay oldu. Yangında oradaydım. Dış cephedeki camlar düştü. Bir kişinin kolu kırıldı. Sonra da bu ‘alimak’ (şantiyede katlar arası insan ve yük taşıyan araç) olayı oldu. Ölüm 2 kere teğet geçti ama üçüncüde artık oldu. İsyan ettiğim çalışma koşulları. İş güvenlikçinin yaptığı sadece şu; seyar kablolarınızı kontrol edin, baretinizi çıkarmayın. Biz sertifika alalım diye bir eğitim oldu. Normalde 40 saat ders görmen lazım, biz yarım saat ders gördük, sonra sınav olduk; hepsi 1 saat sürdü. 2 hafta sonra da o belgeyi verdiler. O sürede ben çalışıyordum. Sınavı da bir gör; soruyu bile okumadan cevabı bile kendi veriyor.”

‘Asıl sıkıntı: Alimak’
Yaşadıkları asıl sıkıntının ‘alimak’ olduğunu belirten Öztekin, 10 işçiye mezar olan ‘alimak’taki tanıklıklarına ilişkin şunları söylüyor:
“İşe başladığım günden beri ‘alimak’ta sıkıntı vardı. 45. kata kadar çıkan, 22. katta kaldı. ‘Freninin yağları boşalmış’ denildi. Kazanın yaşandığı alimaktan muhakkak ses geliyordu; içimden ‘Allahım bugün de kimse ölmesin’ diyordum. Biz alimakçı Emrah’a her gün söylerdik. Bunların başında formenleri var. Emrah’da onlara söylüyordu ve bize, ‘Ömer söylüyoruz ama bugün yarın gelecekler diyorlar’ diyordu. Tamiratını yaptırıyorsunuz 2 saat sonra yine bozuluyor. Asansörcü geliyordu, 1 saat çalışıyor ondan sonra 2-3 saat sonra yine katta kalıyordu. Alimak eskiydi, böyle büyük bir firmanın eski bir alimak kullanıp da bunun 10 kişiye mezar olması çok acı birşey.”