İnsaf demek lazım... Umut Bulut’a Karabükspor yıllık 800 bin euro veriyor. Galatasaray Yönetimi de bunun üzerine ‘Biz de 1 milyon euro sana verelim. Git Karabük’te oyna’ diyor. Umut’un verdiği cevap ise inanılır gibi değil: ‘Eşim Karabük’e gitmek istemiyor.’
Düşünebiliyor musunuz, insanlar kendilerini tankların altına atıyor. Türkiye’yi darbeden kurtarmak için canını hiçe sayıyor. Umut Bulut’un eşi Karabük’ü beğenmiyor. Ne söylememiz gerekir bilemiyorum. Ne yaparsan yap insanlar kendi vicdanının sesini dinlemeli. Tabii vicdanı varsa.
Aynı durumda Olcan Adın da var. Onu da Bursaspor, Antalyaspor istiyor. O da gitmiyor, ‘Ben bu yağlı kapıyı bırakmam’ diyor. İnsanlar geçim zorluğu çekerken, bu arkadaş ‘yılda 1 milyon 900 bin euroyu alırım’ diyor. Tarık’a da Eskişehir başta olmak üzere birçok kulüp talip. O ise ‘Ben İstanbul’dan ayrılmam. Üç senelik mukavelem var. 5 milyon euro verin o zaman giderim’ diyor.
Galatasaray bu futbolculardan nasıl kurtulacak? Ne yönetim biliyor, ne de biz biliyoruz. Ama şunu söylemek gerekiyor. Umut, Tarık ve Olcan sokağa çıkıp artık bizim gibi dolaşamazlar. Haketmeden aldıkları o büyük paraları insanlar onlara helal etmez. Bu onların tercihi. Madem böyle bir yol seçiyorlar, o zaman yolları açık olsun.
Şimdi Galatasaray Yönetimi ‘transfer yapacağız’ diyor. UEFA’ya verilen güvenceler var. Tarık, Umut, Olcan ayrılmazlarsa kulüp başka transfer yapamayacak. Bu futbolcuların yıllık alacağı 5 milyon euro tutuyor. Bu miktar Galatasaray’ın giderlerinden çıkmazsa UEFA hesap sorar. Bu futbolcular yüzünden transfer yapılamayacağına göre taraftar kendilerinden hesap soracak. İşin doğrusu ben de merak ediyorum. Emek vermeden, ter akıtmadan bu alacakları paraları acaba yiyebilecekler mi?
Beşiktaş’ın hedefi ne?
Artık gerçekleri görmemiz lazım. Çok çabuk havaya giriyoruz, ayaklarımız yerden kesiliyor. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde Türkiye’yi temsil edecek. Burada beklentimiz tabii ki büyük. Hepimiz istiyoruz, önce gruplardan çıkıp, sonra yarı final, final oynasın. Peki bu mümkün mü? Kesinlikle değil.
Mario Gomez, Sosa ve Gökhan Töre. Üç futbolcu da çok kaliteli isimler. Beşiktaş’tan gittiler. Peki yerlerine alınan futbolcuların hepsi kaliteli kabul ediyorum. Ama Gomez’in, Sosa’nın, Töre’nin yerini doldurabilirler mi!
Şayet bu üç futbolcu Beşiktaş’ta kalsaydı bunların yanına Gökhan Gönül, Adriano transferleri gerçekleşmiş olsaydı belki o zaman Devler Ligi için daha çok umutlanırdık. Ama şu an kimse Şenol Güneş’i suçlamasın. Güneş, Türkiye’nin en başarılı hocasıdır, adam gibi adamdır. Beşiktaş’ta da çok başarılı olmuştur.
Bu sezon aynı başarıyı göstermesi bu kadroyla kolay değil. Onun için Şenol Güneş’i suçlamak yerine şayet başarısızlık olursa buna Türkiye’nin gerçeği demek lazım.
Deplasman yasağı devam etmeli
Gençlik ve Spor Bakanımız Akif Çağatay Kılıç, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanımız Yıldırım Demirören ve Kulüpler Birliği Başkanımız Göksel Gümüşdağ iyi niyetle deplasman yasağının kalkmasına karar verdiler.
Konya’daki Turkcell Süper Kupa maçında gördük. Ülke olarak biz daha böyle bir şeye hazır değiliz. Sahanın içinde ayrı bir terör, sahanın dışında ayrı bir terör. Düşünebiliyor musunuz, 2 bin taraftar deplasmana gidecek diye 10 bin polis 24 saat uyku uyumayacak. TOMA’lar, çevik kuvvet bu taraftarların peşinde güvenliği sağlayacak. Lanet olsun böyle spora denilmez mi?
Türkiye’nin her tarafını zaten hainler sarmış. Askerler bile ordudan kaçıp hainlerle ortak hareket ediyor. Görmediniz mi dün sabah gözlerimizi açtık Elazığ’daki patlamayı duyduk. Bir gün önce de Van’da patlama oldu. Hainin bu kadar çok olduğu bir ortamda deplasman yasağını kaldırmak ne kadar doğru. Bunu Bakanımız olsun, Federasyon Başkanımız olsun, Kulüpler Birliği Başkanımız olsun bir daha düşünmeli.
