Otomobil Bırakın güneş içeri girsin

Bırakın güneş içeri girsin

29.06.2006 - 20:49 | Son Güncellenme:

Artık pek çoğumuz sunroof’suz yapamaz olduk. Peki ilk kim kullandı? Kaç çeşidi var bunun? Bakalım, görelim...

Bırakın güneş içeri girsin
Bırakın güneş içeri girsin

Otokolik
LEVENT KÖPRÜLÜ

Tamam, tamam... Yazın ortalarına geldik ve böyle bir yazı için geç oldu biraz... Kabul ediyorum. Ama daha yeni fırsat buldum işte! Vurmayın gözüme gözüme!
Çoğumuzun hep hayal ettiği, bazılarımızın ise “olmazsa olmaz" dediği sunroof, aslında neredeyse otomobil tarihi kadar eski bir icat. İlk otomobillerin çoğunun tenteli olduğu hatırlanırsa, sunroof, sert tavanlı (hard top) araçlar üretilmeye başlandıktan bir süre sonra aklına gelmiş mühendislerin. İlk kullanan ise, 1932’de Mercedes olmuş. Webasto ile birlikte geliştirilen sistem, yumuşak malzemeli oldukça basit bir sistemdi. Ardından Webasto, bunu otobüslere bile monte etmeye başladı. Öyle ki, koca otobüsün üzeri, konserve gibi açılıyordu.
Daha sonraları ABD’li ve Avrupalı üreticilerin sıkça kullanmaya başladığı sunroof, firmalarca farklı şekillere bürünmeye başladı. Örneğin VW’nin Kaplumbağa’sında geriye doğru açılan, kaportanın bir parçasıymış gibi görünen sunroof kullanılırken, Citroen’in 2CV’sında yumuşak malzemeli, katlanan tavan tercih ediliyordu. 70’lerde ise T - roof denilen ve tavanda istenildiğinde parçalar halinde çıkarılabilenleri türedi. Bunlar, Porsche, Corvette, Camaro, Trans Am gibi spor otomobillerde kullanılıyordu.
Karmaşık yapı
Otomobil teknolojisiyle birlikte sunrooflar da çeşitlendi tabii... Size basit gelse de, şu sıra bir elektrikli sunroof’ta 200’den fazla parça ve metrelerce kablo kullanılıyor. Belli başlı 5 çeşidi mevcut. “Pop - Up" denileni, en basit ve ucuzu. Sadece arka kısmı yukarı kaldırılarak havalandırma işlevi gören cam kapak, hemen her araca takılıyor. “Topslider" ise, özellikle Avrupalı üreticilerin tercihi. Cam tavanın, geriye doğru açılmasıyla çalışan sisteme, rüzgar sesini kessin diye bir de “rüzgar deflektörü" ekleniyor. Hani mikadan oluyor da, camın hemen üzerine takılıyor ya! Örneğini ise Peugeot 206 veya Mercedes’in bazı serilerinde (aklıma şu an bunlar geldi) görebilirsiniz.
Bir de “Tilt & Slide" denileni var ki, bunu bir çok araçta görebilirsiniz. İki hareket yapabiliyor. İster sadece arkasını kaldırıp aralıyorsunuz, isterseniz tamamen geriye kaydırıp açıyorsunuz. Önce yukarı kalkıp, sonra geriye kayanlardan yani... “Moonroof"lar ise, bizim eksi araçlardan hatırladıklarımıza benziyor. Açtığınızda, cam ya da metal pencere, doğrudan aracın tavanıyla tavan döşemesi arasında kayboluyor. Lüks araçlarda hala tercih ediliyor. Son yıllarda artık metal olanları pek kalmadı. Tek dezavantajı ise tavanda yer kapladığından, aracın içini biraz basık hale getirmesi.
Tıpkı eskisi gibi
Veeee... Avrupalı üreticilerin icadı “Rag - top" katlanır tavan... Araca cabrio hissi veren bu tip, genelde bazı üreticilerin sınırlı sayıdaki modelinde mevcut. Renault Twingo ve Citroen Berlingo Multispace, ilk akla gelen örneklerden. Tıpkı 2 CV’daki gibi “vinleks" malzeme kullanılıyor ve hala popüler.
Artık firmalar, daha fazla ışık, daha çok hava isteyenler için büyük sunrooflar geliştiriyor. Yani cam tavan. Tıpkı Renault Avantime, Mercedes’in Sportcoupe’deki gibi. Hem “hava"ları, hem de fiyakaları “ekstra" anlayacağınız...
(2003)