30.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bazı sürücüler, zor beğenir ve zor karar verirler. Zira genel eğilimin aksine onlar için otomobil, gösterişli ve bakışları üzerinde toplayacak çekiciliğe sahip olmalıdır. Bunun içindir ki pek çok sürücü, satın aldığı otomobilinin üzerine hiç çekinmeden ekstra masraflar yaparak jant, gövde parçaları ve benzeri unsurları taktırırlar. Sırf, caddelerdeki bakışları avlayabilmek uğruna...
Artık olgunlaştı...
Tasarım açısından son geçirdiği değişimle artık olgunluk devrini yaşayan FX Coupe, gerçek bir spor otomobil görüntüsü sunar hale gelmiş. Nitekim eski versiyonlarını hatırlayanlar, bunu daha iyi anlayacaktır.Sportif ve saldırgan görünümünü yanlara doğru uzayan iri farları, geniş hava girişli tamponu ve plakanın üst bölümünde yutacakmış gibi duran havalandırma menfezi, çatık kaşları andıran kaput üzerindeki çizgilerden alıyor. Aracın yan çizgilerinde yapılan değişiklikler, üzerinde sinyal lambası bulunan çamurluk üzerindeki hava ızgarası, kapı altındaki marşpiyel ve tabii ki alaşım spor jantlar, önde başlayan heyecanı hiç ara vermeden sürdüren unsurlar.
Arkadaysa bagaj üzerine konulan harikulade spoyler, üç boyutlu şeffaf stoplar ve en çekicisi de 2.0 lt'ye mahsus olan, Corvette ya da Trans Am gibi modellere özenmiş, iki yana serpilmiş çift egzost çıkışıyla heyecan turu noktalanıyor.Sevdiğim detaylar
Tabii bunca heyecan fırtınasının ardından aracın içine geçtiğinizde, sızı İtalyan spor otomobillerini anımsatan kiremit rengi deri koltuklar karşılıyor.Yan destekleri gayet iyi olan koltuklar, sizi tam anlamıyla havaya sokmaya yetiyor. Tabii benim gibi "iri" olanlar için bu "hava", biraz "hava durumu" vaziyetine dönüşebiliyor. Nitekim başımın tavana değmesini engellemek için arkalığı yatırmak durumunda kaldım. Böylece de direksiyonun derinlik ayarı eksikliği kendini göstermiş oldu. Neyse ki sunroof olayını severim...
Dijital klima, sesi hiç fena olmayan müzik sistemi "artı"lar arasında bulunurken, yol bilgisayarı kumandalarının gösterge panelinin üzerinden ayarlanması "eksi"yi gösteriyordu. Dört kişilik aracın arka koltukları, fazla uzun olmayanlar için "yeterli" bir mekan sunarken, sürücü ve yolcu koltuğu "Ne olur beni bırakma!" dercesine sizi sarıveriyor. Zira inişler biraz kıvrak olmayı gerektiriyor.
Yüksek beklentilerGelelim en kritik bölüme. Elbette ki motor performansından söz ediyorum. Nitekim arkada bulunan iki güzelim egzost ve kontağı çevirdiğinizde motordan gelen tok homurtu, beklentilerin yüksek olmasını sağlıyor.
Yola çıktığımdaysa dıştakı o agresif görüntünün, daha yüksek torklu bir makineyle taçlandırılması gerektiği düşüncesi beynimi karıncalandırdı. 143 HP üreten CVVT (Sürekli Değişken Supap Zamanlama Sistemi) teknolojisi taşıyan 2.0 lt motor, kısa vites oranlı 5 ileri manuel şanzımana rağmen, özellikle ara hızlanmalarda gaz pedalına isteksiz tepkiler verebiliyor. Yine de aracın 0-100 km/s hızlanması 9.1 sn olarak veriliyor. Maksimum hızıysa 208 km/s. Tabii aracın H-Matic yani otomatik versiyonu da var.Sert ayarlanmış süspansiyonuyla sportif hoplamaların bol olduğu araç, buna karşılık ESP'nin de etkisiyle virajlarda kararlı ve düzgün bir yol tutuş sunuyor. ABS takviyeli frenler yeterli porformans sunarken, aracın yakıt tüketimi, karma kullanımda 100 km'de ortalama 10 lt'yi bulabiliyor.
Kimlik Kartı
------------Motor: 1975 cc
Gücü: 143 HP0-100 km/s: 9.1 sn*
Maksimum Hız : 208 km/s*Tüketim: Ort. 8.0 lt/100 km*
(*) Fabrika verisi