Otomobil Impreza usulü 'evrim’ teorisi

Impreza usulü 'evrim’ teorisi

25.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

SÜRÜŞ İZLENİMİ : Bugüne kadar genel çizgileri değişmemekle birlikte ön ve arka tasarımının yanı sıra motor seçeneklerindeki farklılıtlarla dikkat çeken Impreza, son nesliyle evrim geçirdi

Impreza usulü evrim’ teorisi

 

Subaru ve Impreza denildiğinde, duyanların yüzünde genelde farklı bir gülümseme ya da ifade belirir genelde. Zira markanın yıllardır iddialı modellerinden biri olan ve ralli parkurlarının da sayesinde hayli yüksek bir imajı bulunan Impreza, performans ve dört tekerlekten çekiş sistemiyle birlikte pek çok kişinin gönlünde tahtını sağlamlaştırmıştır.

Bugüne kadar genel çizgileri değişmemekle birlikte ön ve arka tasarımının yanı sıra motor seçeneklerindeki farklılaşmalarla dikkat çeken Impreza, son nesliyle birlikte tam anlamıyla bir evrim geçirdi. Sadece evrim değil, bir anlamda model açısından bakıldığından “devrim” de mevcut. Zira araç, uzun süren dedikoduların ardından ilk kez yenilenen haliyle gözler önüne çıktığında, bu değişime kimse kolay inanamadı. Impreza alışılmış Sedan karoserinin yerine, Hatchback olarak piyasaya çıktı.

Tabii hemen söyleyelim, Impreza’nın sedan seçeneği de çoktan hazır edildi ve muhtemelen gelecek yıl içinde de Türkiye semalarında görünmeye başlayacak.

Tek farkı kasa değil

Son yıllarda özellikle Avrupa piyasasında orta sınıf hatchback otomobillerin “tavan” yaptığını bilen, bu coğrafyada satışlarını artırmak isteyen Subaru, kuşkusuz Impreza HB için iyi bir neden bulmuştu.

Bunun yanında Dünya Ralli Şampiyonası’nda da iddialı olan, fakat son yıllarda pek çok yarışta ilk üçe girmekte zorlanan marka, daha iyi sonuçlar için iddialı rakipleri gibi hatchback bir otomobil geliştirmesi gerektiğini düşünüyordu. Çünkü başa güreşen takımların araçlarının tamamı hatchback karoseriye sahipti.

Tüm bunları alt alta koyduğunda, markanın sadık tutkunlarını şaşırtma pahasına da olsa kararını verdi Subaru. Ortaya da, artık Türkiye yollarında yavaş yavaş görmeye başladığımız yeni Impreza HB çıktı. Üstelik, markaya yeni müşteriler katabilecek uygun fiyatlı seçeneğiyle birlikte.

Kasa tipinin dışında da tasarım olarak tamamen farklı bir çizgide bulunan yeni Impreza, geleneksel köşeli hatlarını artık biraz daha yumuşak kıvrımlara bırakmış. Önde üç parçalı bir radyatör ızgarası yerine bol nikelajlı ve tek parça bir ızgara yerini almış. Ayrıca iri ve yayvan farlar da, bu görünümü destekliyor. 1.5 lt’lik giriş seviyesindeki modeli kullandığımızdan, çok iddialı olmasa da geniş havalandırmalı bir ön tampon ve gayet iyi konumlanmış sis farları dikkat çekiyor. Klasik HB çizgilerine sahip yan profilden arka kısma geldiğimizde, sportif araçlarda dikkat çeken ve genç kullanıcılara hitap adan LED görünümlü şeffaf stop lamba grubuyla karşılaşıyoruz. Arka kapıya doğru uzanan bu stoplar, aracı gerçekten de sportif gösterebiliyor. Hele de yüksek motor seçeneklerinde daha uygun görüneceğine eminim.

Çok iddialı olmayan bu dış tasarımın ardından iç mekana geçildiğinde de sade, ancak tamamen değişmiş kokpit yani gösterge paneli ve orta konsol karşılıyor insanı. Üç iri göstergeden (devir saati, hız göstergesi ve benzin) oluşan panel, kırmızıya yakın aydınlatmasıyla gayet net. Orta konsol ise en üst kısımda bulunan saat ve yol bilgisayarı bölümü, büyük ekranlı müzik sistemi ve otomatik klima kontrol düğmeleri ile şekillenmiş. Düğmeler, elbette Subaru klasiği şeklinde ve yumuşak hareket ediyor.

Fiyat-performans dengesi

Üç kollu direksiyon simidinin üzerinde bulunan iki metal görünümlü parça, bu araçtan shortiflik adına bir şeyler bekleyenlerin ağzına bir parmak bal çalıyor. Bunun yanında ön göğüsün ortasından geçen ve kapılara kadar ulaşan grimsi bölüm de cabası.

İç mekanı yolcular için geniş bir hacim sunan Impreza’da, eşya gözleri ve torpido beklentileri karşılıyor. Bununla birlikte 473 litrelik bagajın eşya gizleme perdesiyle iki parçaya bölünmesi de kullanışlı. Genelde iyi olan malzeme kalitesi, bazı yerlerde ses yapsa da, genel anlamda başarılı sayılabilir. Ayrıca aracın iç ses düzeyi de, yine başarılı unsurlardan biri.

Yaklaşık 33 bin YTL düzeyinde olan giriş seviyesindeki 1.5 lt Impreza, zengin donanımına karşın büyük performans beklenmemesi gereken bir seçenek. Nitekim birkaç beygir daha eklenerek 107 HP’ye çıkartılan motor, dört tekerlekten çekişli olmasının da verdiği etkiyle “makul” denilebilecek performans değerleri yakalıyor. 2.0 lt’den alınan daha kısa oranlı şanzımanla donatılan 1.5, kemikli vites geçişlerine sahip. Ancak yokuşlardaki performansı iyileşmiş görünüyor. Ayrıca aracın el freninin yanına eklenen kol, yokuş kalkışları gibi zorlanılan yerlerde işe yarıyor. Yumuşak sayılabilecek süspansiyon, aracın özellikle virajlarda yan yatma eğilimine girmesine neden olurken, genel anlamda orta sınıf otomobil konforu açısından büyük avantaj sağlıyor.

Yine dört tekerlekten çekişin etkisiyle aracın hızlanma değerleri ve yakıt tüketimi de biraz farklı elbette. Aracı 175 km/s olarak verilen maksimum hıza ulaştıran motor, bununla birlikte özellikle ara hızlanmalarda biraz devirli kullanılmasını istiyor. Böyle olunca da 100 km’de 9 lt gibi bir tüketim değeri ortaya çıkıyor. Frenlerinin performansı ise bir aile otomobili olarak görülürse tatminkar sayılabilir.

Sadede gelirsek, unutmamak gerekiyor ki otomatik klima, deri vites topuzu, MP3 özellikli radyo-CD çalar ve en önemlisi de dört tekerlekten çekiş sistemi olan orta sınıf bir otomobile 33 bin YTL’ye sahip oluyorsunuz. İşin içine performans girdiğinde bunun bedeli elbette daha yüksek…