Otomobil İstanbul hiç bu kadar çaresiz olmamıştı...

İstanbul hiç bu kadar çaresiz olmamıştı...

04.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

OTOMOBİL PROFESÖRÜ : Hakan Çelik

İstanbul hiç bu kadar çaresiz olmamıştı...
Türkiye'de ekonominin ve kültür-sosyal yaşamının kalbi İstanbul'da atıyor. Buradaki ekonomik faaliyetlerin büyümesi, dolaylı olarak Türkiye'nin de zenginleşmesi demek.

Ben İstanbul'un bugünkü ulaşım altyapısı ve belediyecilik seviyesiyle ne kendisine, ne de ülkeye daha fazla bir faydası olacağını sanmıyorum. Ekonominin gelişmesi ve büyümesi için insanların hareket edebilmelerine ihtiyaç var, ki bugünkü koşullarda artık mümkün olamıyor.

Haberin Devamı
İstanbul'da hergün bir milyona yakın araç, iki yaka arasında gidip geliyor. Yani köprüleri kullanıyor. Bu araçların köprülere bıraktıkları gelirin ötesinde, yoğun trafikte harcadıkları yakıtın değeri yüz milyonlarca doları buluyor. Dünyada yakıtı ve zamanı bizdeki kadar kolay havaya saçan başka bir millet daha yok!

İki yaka arasında rasyonel olarak tanımlanabilecek bir ulaşım biçimi bulunmadığı için, insanlar araçlarını kullanmaya mahkum oluyor. Giderek artan sayıdaki ağır vasıta sayısını da düşününce, karayolları gerçek anlamda bir cehenneme dönüşüyor.

Bir yakadan diğerine geçmek, yoğun saatlerde 1.5-2 saati buluyor. İstanbul-Münih uçuşunun 2 saat olduğu düşünülecek olursa, İstanbulluların ne kadar talihsiz bir durumla karşı karşıya olduğu daha iyi anlaşılır. Üstelik buna karşılık, öne sürülebilecek hiçbir alternatif yok. Metro yok, tren yok, tercihli bir yolu kullanabilecek otobüsler yok!

Özellikle Avrupa ülkelerinde bisiklet ve motosiklet önemli bir ulaşım alternatifi oluştururken, Türkiye'de bu da mümkün olamıyor. Bu kadar çarpık ve düzensiz bir trafik akışı içinde bisiklet ve motosiklet kullanmak cesaret ister.

İstanbul'da 2.6 milyon motorlu araç trafiğe kayıtlı. Buna karşılık sadece 145 bin araç kapasiteli otopark sahası var. Otopark mevzuatları keyfi olarak uygulandığı için yeni konut alanlarında bile araçları park edecek yeterli yer bulunmuyor. Bunun sonucunda dünyanın en büyük otopark rantı İstanbul'da oluşuyor.

İstanbul'da hem trafik sorununu hafifletecek, hem de daha az aracın trafiğe katılımını sağlayacak çözümlere ihtiyaç var. Birçok kişiye ters gelebilir, ama otopark vergisi ve köprü geçişlerine zam uygulamasının bu yönde atılabilecek adımlar olduğunu düşünüyorum.

Neredeyse her kavşakta plansız ve programsız bir yol çalışması uygulayan belediyenin trafik sorununun çözümü konusunda daha akılcı öneriler getirebileceğinden de pek emin değilim. Kasım ayında İstanbul’da düzenlenecek olan uluslararası otomobil fuarında, trafik sorununun çözümü konusunda yaratıcı öneriler getirecek otomobil firmalarının büyük ilgi göreceğinden eminim. Zira artık İstanbullular kaliteli, ekonomik ve güzel tasarlanmış otomobillerin yanı sıra, yaşamlarını kolaylaştıracak ulaşım fikirlerine ihtiyaç duyuyor.