Otomobil Koca bebeklerin yarışı

Koca bebeklerin yarışı

01.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Koca bebeklerin yarışı

Koca bebeklerin yarışı


OTOKOLİK / LEVENT KÖPRÜLÜ


       Yaşını başını almış Almanlar, birkaç yıldır yepyeni bir yarışın heyecanını yaşıyor. Hem de çocuklarının otomobilleriyle!

       Bazı yarışlara katılmak için sporcular ve sürücüler, avuç dolusu para verecek bir sponsorun peşinden koşarlar. Zira otomobil sporlarının, en ucuzu bile belirli bir bütçeyi gerektirir. Eh bu bütçe de, sıradan insanların cebinden “şak" diye çıkartabileceği miktarlardan oluşmaz tabii...
       Ancaaak, bazı otomobil yarışları var ki, onlara katılyük bütçelerin altına girmeye, uykusuzluk çekmeye, yarış sevdasıyla yemeden içmeden kesilmeye gerek yoktur. Kurban olduğum insanoğlunun zekası, elbette bu soruna da çözüm bulur! İşte bu hafta anlatacağım yarışlar için de, öyle büyükçe miktarda paraya ihtiyaç yok. Hatta çocuğunu razı eden, işi daha ucuza bile kapatabilir. Nasıl mı? “Sen şimdi kötü birşey mi dedin?" ifadeli gözlerinizi yazıdan ayırmazsanız, işin aslı ortaya çıkacak...
       Hani şu, pedalı filan olmayıp da, üzerine binildiğinde ayaklar ve “iman gücüyle" yürüyen plastik arabalar var ya? İşte onlar, şimdilerde 18 yaş ve üzerindeki “koca bebekleröin Ferrari’si, McLaren’i haline sokuluyor. Genel olarak “Bobby Car" diye adlandırılan ve fiyatları (Almanya’da) 60 milyon, hatta daha ucuz olan bu plastik araçlar, parkurların tozunu attırıyor...
       Sıkı kurallar
       Almanya’nın çeşitli kentlerinde, uzunluğu kimi zaman 500 metre, kimi zaman ise 4 kilometreyi bulan eğimli bir parkurda düzenlenen “Koca Bebekler Grand Prix’i", ciddi organizasyonlar haline dönüşmüş. Hatta bu yarışa gönül verenlerce “federasyon" benzeri kulüpler kurulmuş. Son yıllarda, bazı firmalar, Bobby Car Şampiyonası’na katılmak için takımlar kurmayı da ihmal etmemiş tabii. Çocuk bezi üreticilerinden, Bobby Car firmalarına, hatta biracılara kadar birçok şirket, bu işe para yatırmaya başlamış.
       Yarışlara katılmak için bir plastik arabaya, motosiklet kaskı ve dizliğe (son zamanlarda mecburi tutuluyor) ihtiyaç var. Araçların ne freni, eh doğal olarak ne de motorları var. Sadece kornası mevcut. Çok sert plastikten yapıldığı için (o koca vücutları nasıl çekerdi yoksa) sevimli otoların, en fazla 40 kilo ağırlığında ve belirli boyutlarda olması şart.
       Hız tutkusu
       Siz hala bıyık altından gülümsüyor olabilirsiniz, ancak bu yarışlar, ilk zamanlar oldukça kanlı geçiyormuş. Zira bunca standart ve kask, dizlik gibi şeylerin zorunlu tutulması da sırf bu yüzden...
       Yarışlar öncesi, Formula 1’deki gibi serbest antrenman ve sıralama turları yapılıyor. Yarış ise, parkurun başına konulan bir rampadan başlıyor. Buradan “Saldım çayıra, mevlam kayıra!" misali çıkan “pilotlar", yokuş aşağı öyle bir kaptırıyorlar ki, hızları zaman zaman tam 93 km / s’yi bulabiliyor. Tabii düşenler, kafasını gözünü yaranlar, o süratle reklam panolarına bindirip ayaklarından ciddi yaralar alanlar, virajlarda pistin dışına çıkanlar doğal hale gelebiliyor. Ama bu kadar ucuz heyecan, başka nerede bulunabilir ki?