Otomobil 'Sen canını sıkma kullanmana bak'

'Sen canını sıkma kullanmana bak'

22.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Son yıllarda yapılan araştırmalar, sürücülerin araçlarının içinde kendilerini sağlıklı ve iyi hissetmek istediklerini ortaya koyuyor. Peki sürücüsünün duygularını paylaşan, moralini düzeltmeye çalışan otolar çok mu garip olur?

Sen canını sıkma kullanmana bak
Bundan birkaç yıl önce Toyota'nın otomobil fuarlarında sergilediği bir konsept, o dönemde hayli tartışma yaratmıştı. "Pod" isimli, biraz komik tasarımlı bu araç, sürücüsünün ruh halini analiz edip, ona göre renk değiştiriyor ve böylece "Sahibimin morali biraz bozuk, aman ilişmeyin" gibisinden diğer araçlara uyarıda bulunuyordu.

Japon üreticinin yıllar önce Amerikalı Stanford Universitesi ile birlikte çalışarak geliştirdiği bu hassa konsept, insanlara garip gelmişti.

Haberin Devamı
Ancak Toyota, geçtiğimiz aylarda düzenlenen Tokyo Motor Show'a getirdiği konseptle bir başka kapı daha açtı. "RIN" adını verdiği araç, sürücüsünün ruh haline göre iç mekanda sürekli iyileştirmeler yapıp sağlıklı bir sürüş ortamı yaratmaya çalışıyordu. Yani oksijen seviyesini kontrol ediyor, direksiyonun rengini değiştiriyor, kısacası sürücüsünün zinde ve sağlam bir ruh haline kavuşması için elinden geleni yapıyordu.

Benzer bir konsepti Nissan da getirdi. "Pivo2" adıyla tanıtılan yumurtalık biçimindeki araç, park etme tarzıyla yazılara konu olurken, kimse onun aslında sürücüsünün ruh halini denetleyen bir mekanizmaya sahip olduğuna pek değinmedi.

Zira Pivo, gösterge panelinde bulunan ve sürekli olarak sürücünün yüzünden ruh halini denetleyen bir robota da sahipti. Robot, gerektiğinde yüz şeklini değiştirerek, mimikler yaparak ya da birkaç güzel söz söyleyerek daha güvenli ve neşeli bir sürüş ortamı yaratılmasını sağlamak üzere programlanmıştı. Böylece sürücü ile aracı arasında bir "güven ve etkileşim" kurulmuş oluyordu.

Dolayısıyla iş, bizim başlığımızdaki gibi "Abi/Abla sen sıkma güzel canını, kullanmana bak" düzeyine gelirse şaşmamak gerekiyor.

Beklentiler değişince...

Otomotiv sektöründeki mühendisler sürücü ve yolculara zarar vermeyecek araçlar tasarlamanın yeterli olduğunu düşünürlerdi.

Ancak yapılan araştırmalar, bunun yeterli olmadığını ve sürücülerin araçlarından farklı şeyleri talep ettiklerini ortaya koydu. Zira RIN konsepti, bunun teknolojik olarak bir adım ileri gitmiş haliydi. Otomotiv danışmanlık şirketlerinden Frost & Sullivan, araştırmasıyla bunu ortaya koyanlardan.

Nitekim otomotiv dünyasında artık sürücünün sadece güvende olacağı değil, sağlıklı ve kendini iyi hissedeceği bir ortam istediğini ortaya koyan araştırma, sektördeki mühendislerin de tüketici beklentilerini karşılamak üzere bu yönde çalışmalar yaptıklarına işaret ediyor. Tabii durum henüz Pivo ya da RIN'deki aşamaya gelmiş değil. Ancak alerji yapmayan koltuk kumaşları, sürücüyü denetleyen ve dalgın olup olmadığını kontrol edip uyaran sistemler, yolcuların kendilerini daha iyi hissedecekleri şekilde kendisini ayarlayan iç aydınlatmalar gibi ilerlemeler sağlamış durumdalar.

Haberin Devamı
Otomotivdeki rekabet ortamında, güvenliğin yanında artık sürücünün sağlığı ya da kendisini iyi hissetmesi için çalışan sistemlerin 2012 ve sonrasında daha belirleyici unsurlar haline geleceği belirtiliyor. Nitekim Frost & Sullivan, genelde çoğu insanın araçlarından eğlenceli bir sürüş, satın alırken duyulan memnuniyet, egoların tatmin edilmesi gibi şeyler beklediğini hatırlatırken, sağlıklı ortam yaratan ve insanların kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan sistemlerin doğrudan vücut, akıl ve hatta ruha hitap ettiğini söylüyor.

Şirketin araştırmasına göre Avrupalı tüketicilerin yüzde 72'si, otomobillerde sağlıklı ve huzur veren bir iç mekanın kendileri önemli veya çok önemli olduğunu söylemiş. Araştırmaya kaltılanların yüzde 40'ından fazlası ise onlara bu özellikleri sağlayan araçlar için gerekirse daha fazla para ödeyebileceklerini belirtmiş. Frost & Sullivan, sürücülerin ya da tüketicilerin araçları ikinci oturma odaları gibi gördüklerine dikkat çekmiş.

Peki neler yapılacak?

Bu ve benzeri araştırmalar, insanların duyularına ve ruh hallerine etki edecek her türlü gelişmenin yolunu açıyor artık. Nitekim insanların vücut hareketleri duyularıyla yakından etkili. Dokunmak, koklamak, ses, nem ve ısı durumu gibi unsurlar insanların farklı hareket etmesinde etkili oluyor.

Dolayısıyla fiziksel faktörlerin iyileştirilmesi için çalışmalar yapılıyor. Yumuşak dokunuşlu döşemeler ve plastik malzemeler, iklim kontrollü ve çift bölgeli ayarlanabilen klimalar, geniş görüş açısı sağlayan camlar ve cam tavanlar, koku yayıcı sistemler, ses yalıtımları, sürücüyü denetleyen (uykusuzluk, alkol, dalgınlıkla şerit değiştirme gibi) sistemler, rengi değiştirilebilen gösterge ışıklandırmaları, sesle komut verilebilen müzik ve iletişim sistemleri, ergonomik iç tasarımlar, alerji önleyen kumaş ve havalandırmalar, değişik iç mekan aydınlatmaları şu anda mevcut olanlar. Konseptlerdeki düzeye gelmesi ise biraz zaman alabilir. Ancak hayal olmadığı kesin!