Otomobil Türk malı, Japon malı fark etmez!

Türk malı, Japon malı fark etmez!

10.05.2010 - 10:56 | Son Güncellenme:

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. Genel Müdürü ve Üst Yöneticisi (CEO) Tamer Ünlü, Yunanistan’da başlayan krizin, üretimlerinin yüzde 95’e yakınını Avrupa’ya göndermeleri nedeniyle kendilerini direkt etkileyebileceğini belirtti.

Türk malı, Japon malı fark etmez

Tamer Ünlü, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) Sakarya’ya düzenlediği gezi kapsamında fabrikaya yapılan ziyarette basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Toyota’daki araç geri çağırmalarıyla ilgili Türkiye’deki fabrikada bir sorun olup olmadığı yönündeki soru üzerine Ünlü, "Biz de gazetelerden, sizlerden takip ediyoruz ne olup bittiğini. Bizim buradan çıkan herhangi bir arabada ben şu ana kadar bir sorun olduğunu duymadım. Hiçbir şey geri çağırmadık. Zaten sorun zannediyorum Amerika’da oldu diye basından takip ediyoruz. Avrupa’da çok çok az
bir şeyler duyduk. Türkiye’den gitmiş de buraya geri gelmiş bir araba yok"
dedi.

İnsan ürünü olan her şeyde hata olabileceğini vurgulayan Ünlü, şöyle devam etti: "Önemli olan bunun minimize edilmesi, en aza indirilmesi ve müşterinin güvenliği için üreticinin sorumluluğu üstlenip en küçük ihtimali dahi ortadan kaldırması. Bu yaşananlar da bundan ibaret, en küçük ihtimali dahi ortadan kaldırmak. İthal araç, yerli araç, Türk malı, Japon malı hiç fark
etmiyor. Herhangi bir üreticinin ki yüzlerce farklı üretici var Toyota’ya parça veren, onlardan herhangi birisinden olabilecek ihtimali durumunda bütün arabaların o parçası değiştirilebiliyor. Bunun firmanın ciddiyetini gösteren bir şey olduğunu sanıyorum."

-"KALİTEYİ DENETLEYEN EKİPLER ’BİR NUMARASINIZ’ DİYOR"-

Fabrikanın dünyadaki diğer Toyota fabrikaları arasındaki durumunun ne olduğu yönündeki soru üzerine, Ünlü, Toyota içerisinde fabrikalar arasında bir sınıflamanın olmadığını dile getirdi.

Ünlü, "Ama kaliteyi denetleyen ekipler dolaşır. Bize yılda 2 defa gelirler bunlar, didik didik ederler arabayı ve puan verirler. Biz aldığımız
puanlardan memnunuz. Gazetecilerin olmadığı yerde bize kulağımıza eğilip ’bir numarasınız’ diyorlar. Ama abartıyorlar mı ben bilmiyorum. O da aramızda kalsın, çünkü bozuluyorlar. ’Bunu söylemeyin diğer fabrikalar küser’ diyorlar" diye konuştu.

Bir soru üzerine, "Yatırım yapmayan otomotiv sektöründe, durur ve sonra da geriye gider" diyen Ünlü, Türkiye’de yeni bir fabrika kurmak için alınmış bir karar olmadığını, ancak dünyada bazı ülkelerde inşaatlar olduğunu, bazı projelerin iptal olduğunu, bazı projelerin hızlandırıldığını bildiğini söyledi.

-YUNANİSTAN’DAN BAŞLAYAN KRİZ-

Tamer Ünlü, Yunanistan ve ardından Euro Bölgesinde yaşanacak bir sıkıntının Türkiye’deki üretimi ne yönde etkileyeceği yönündeki bir soruya da şu cevabı verdi: "Direkt etkileyebilir. Çünkü bizim üretimimiz yüzde 95 civarınd Avrupa’ya gidiyor. Kosta Rika bile alıyor. Rusya’ya falan her yere gönderiyoruz. Ama krizin başlaması 2008’in ortaları. 2009’un başında basından biri sormuştu ’bizi vurdu mu’ diye. ’Evet vurdu’ dedim. ’Vurdu, bundan sonra 1 sene böyle dipte gideceğiz ondan sonra yavaşça tırmanma başlayacak’. Hakikaten 2009 dipte geçti. 2010’a girerken küçük küçük sipariş artışları gelmeye başladı. Tırmanma yavaş yavaş, azar azar, yılın sonuna doğru daha... Şimdi bu Yunanistan olayı daha yeni patladı. Bunun etkisi ne olur biz de oturup bekliyoruz. Ama bu 2-3 memleketi etkiliyor.

Bizim en büyük müşterimiz Almanya. Yani teknolojinin göbeği Almanya bizim en büyük müşterimiz. Ondan sonra Fransa. Bunlar güçlü ekonomiler. Tabii İspanya da alıyor, İtalya da alıyor, Portekiz çok çok az alıyor, Yunanistan alıyor ama az alıyor. Etkiler mi? Evet etkiler. Toplamı ne kadar etkiler? Fazla etkilemez."

-"MİLYON DOLAR VERSENİZ YENİ MODEL AÇIKLANMAZ"-

Bir gazetecinin "Yeni model var mı önümüzdeki dönemde?" sorusu üzerine ise Ünlü, "Milyon dolar verseniz yeni modeli hiç kimse açıklamaz" dedi.

Ünlü, bu yılki üretim hedefine ilişkin soruyu da "Zannediyorum 100 bin civarında. Rakamlar sürekli değişiyor çünkü biz haftalık sipariş alırız. Aşağı yukarı 100 bin civarında olur" şeklinde yanıtladı.

Toyota Türkiye’de üretilen araçlarda yerlilik oranının yüzde 50’ye geldiğini anımsatan bir gazetecinin "Burada hedef ne?" sorusu üzerine de Ünlü şu karşılığı verdi: "Burada hedef koymuyoruz. Yüzde 50 civarında modelden modele bu. 60’ı bulan modeller var, 45’te kalan modeller var. İlk model çıktığında 40’larda başlar biterken 70’lere kadar ulaşabilir. Şimdi biz yüzde 95 ihracata çalıştığımız için satın alan kişi Avrupa’daki teşkilatlar yerli oranına Avrupa’yı katarak bakıyorlar. Diyorlar ki ’yüzde 90 yerli’. Yerli dediği Türk malı, İngiliz malı, Fransız malı olur başka. Biz de o açıdan bakıyoruz. Ama bizim memleketimiz burası biz de burada doğmuşuz, daha çok Bursa’dan, İstanbul’dan, İzmir’den alalım çabası gayet tabii doğal olarak var. Ondan dolayı Avrupa’dan birazcık yukardayız. Avrupa’dan yüzde 40 alıyoruz, bizden yüzde 50-55 gidiyor."

Üretim miktarına ilişkin bir soru üzerine de Ünlü, ihracat başladığı ilk yıl, 2002 senesinde 40 bin araç, bunu takip eden yıl iki katı 80 bin araç ürettiklerini anlatarak, "Takip eden yıl 130 bin civarında oldu yani 2005 senesinde. 2006’da da rekor kırıp 177 bine vardık. Geçen sene zannediyorum 85 bin civarındaydı, şimdi 100 bine çıkmak tabii güzel bir şey. Tırmanma demin anlattığım gibi güçleniyor" dedi.

Ham madde fiyatlarındaki artışa dikkati çeken bir gazetecinin, "Satışlar, kar marjları düşerken maliyetlerde de bir artış oldu mu?" sorusu
üzerine de Ünlü, fabrika olarak satın alma yapmadıklarını, İngiltere, Fransa, Türk, Rus fabrikalarının tamamının bütün ihtiyaçlarının Brüksel’deki Toyota Avrupa merkezi tarafından satın alındığını bildirdi.

Ünlü, şunları ifade etti: "Çeliğin tamamına toptan pazarlık yaparlar, kimyasalın tamamına toptan pazarlık yaparlar. Bursa’ya gelirler 70 firmayla tek tek pazarlık ederler. Bir fiyatta anlaştı mı 4-5 senelik anlaşma yapıyorlar, dolayısıyla fiyat donmuş oluyor bir yerde. Etkilendik mi evet etkilendik ama az. Çünkü ham madde toplam maliyetin içinde çok büyük bir şey tutmuyor.

Tabii ki özellikle çelik artışı, bundan 3 sene kadar evvel Çin bütün dünyadaki çeliği satın aldı, fiyatlar 3-4 katına fırladı. Şimdi Çin bir duruverdi birden çelik ’güm’ diye eski fiyatına düştü. İnanılır gibi değil. Bunlar
sıçramalar düşmeler, doğru orantılı olarak bizi etkilemez."

-"DENEME İÇİN ALDIĞIMIZ BAYAN İŞÇİLERİ KRİZDE ÇIKARDIK"-

Tamer Ünlü, 2 yıl öncesine kadar üretim hattında hiç bayan işçi düşünmediklerini belirterek, şöyle devam etti:"Dünyanın bütün Toyota fabrikalarını gezdim, hepsinde var. Hele Amerika’da, Japonya’da çok yaygın. Sakarya muhafazakar bir bölge. Bizim vardiyalarımız var. Gece vakti gelecek kız buraya gece 3’de evine gidecek falan... Onun için yıllarca hiç düşünmedik. Bir gün kafama saksı düşmüş gibi ’yahu niye düşünmüyoruz’ dedim kendi kendime. İlk iş bütün tuvaletleri organize ettim, bir duş ayarladım. ’Geçici olarak 20-30 tane alın’ dedim. 24 tane aldık. Tabii hepsi eşit derecede iyi çıkmadı. Bazıları girer girmez çıktı, ama çoğunluğu güzelce çalıştı. Hafif işler yapıyorlardı, kapı içi montajı, kablo demetleri montajı gibi. Mükemmel çalıştılar. Bunlar geçici olarak denemeye alındığı için kriz çıkınca, rakamlarımız 2009’da düşünce onları da maalesef çıkardık. İnsan kaynaklarına tembih ettim, kriz geçince, alım başlayınca önce kızlar gelecek ve
bu defa 20 de değil 200 tane gelecek."

Ünlü, "Kriz ne zaman geçer?" sorusuna da espriyle "Yarın geçer inşallah" yanıtını verdi.

Türkiye’ye getirdikleri 11-12 Japon firmasının fabrikalarına parça vermek için yan sanayi tesisleri kurduklarını belirterek, bunların birinin de dünyanın en büyük kablo demetleyen firması olan Yazaki olduğunu anlattı.

Akyazı’daki ilk fabrikanın ardından çok başarılı olunca Mudanya’ya ikincisini, Gemlik’e üçüncüsünün kurulduğunu belirten Ünlü, şunları ifade etti:"Kablo demetleri yapıldığı için, incecik incecik elektrik kabloları, tamamen bayan çalışıyor. Yüzde 100. Parmakları küçük ya. Bu fabrikalarda çalışanların toplamı 3 bini bulur. Akyazı’ya gidin, bütün erkekler kahvede oturuyor işsiz. Kaymakam genel müdüre geliyormuş ’3-4 tane de erkek alın kahveleri boşaltın’ diyormuş. Bu fabrikaların bazıları bize parça verince Brüksel’in gözü hep üstümüzde, bunu kim yaptı? Şu yaptı. Güzel, fiyatı ne? Şu. Fransa, İngiltere fabrikası, oraya da gönderin. Bizim parça sanayimizin yarısı şimdi oraya da çalışıyor. En az 500 milyon avroluk ihracat yapılıyor diğer fabrikalarda. Bizim için kuruldu şimdi oraya da veriyor."

-"ÇİNLİ OTOMOBİL ÜRETİCİLERİNDEN KORKMUYORUZ"-

Toplantıya "2010 Türkiye’de Japon Yılı" yazılı tişörtle katılan Toyota Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Takeshi Marusawa da yaklaşık 2 yıldır Türkiye’de bulunduğunu anlattı.

Çinli otomotiv üreticilerden korkup korkmadıklarına ilişkin bir soru üzerine Marusawa, bir korkularının bulunmadığını, 3 yıldan önce gerçek bir rekabetin beklenemeyeceğini söyledi.

Marusawa, bu firmalarla kendileri arasında 10 yıllık bir kalite farkı bulunduklarını belirterek, Çin araçlarının hiçbirinin çarpışma testlerini
geçemediğini hatırlattı.

Fabrika’da yapılan sunumda verilen bilgiye göre, üretilen otomobillerin yüzde 95’e yakını yaklaşık 40 ülkeye ihraç ediliyor. 2006’da 177 bin araç üretimiyle kurulduğundan bu yana en yüksek üretimi yapan fabrikada 2009’da 72 bin adet araç üretim bandından çıktı.

Kriz dolayısıyla kapasitesinin yarısı civarında çalışan fabrikada bu yılki üretimin ise 100 bin adet seviyesinde olması bekleniyor.

Fabrikada, üretimin en yüksek olduğu 2006 yılında 3 bin 600 kişi istihdam edilirken, bu sayı 2009’da 2900 civarına düştü.

Fabrikada üretilen araçlarda Türkiye’deki yan sanayi firmalarının üretimi tercih ediliyor ve halihazırda üretilen araçların yerlileşme oranı yüzde 50 seviyesinde.

4

Yazarlar