Otomobil 'Tutku’nun yeri, caddeler değil!

'Tutku’nun yeri, caddeler değil!

29.06.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Tutku’nun yeri,  caddeler değil

Güvenli Sürüş / Ethem Genim

Tutku’nun yeri,  caddeler değil

Ehliyetimi aldığım 1974’te, serde gençlik, kanda da delilik olunca, içimdeki hız tutkusunu yaşamak için Emirgan’daki yengen büfe, Yeniköy’deki Adliye parkı caddelerinde çılgınlar gibi otomobil kullanırdım. Benim gibi hız delisi bir kaç arkadaşımla ceplerimizdeki parayı son kuruşuna kadar otomobillerimizin modifiyesi için harcar, sonra birbirimizle saatlerce deliler gibi yarışırdık. Ancak modifikasyon imkanlarımız, şimdiki gençler kadar geniş değildi. Kısıtlı bütçeyle bir çift yatık karbüratör, geniş çaplı egzoz, kesik helezon yayları takardık. Önce kendimizin, sonra da trafikteki diğer insanların hayatlarını umursamadan gazlardık... Elbette, bu hız dolu saatlerin ardından da başımızdan irili ufaklı kazalar geçti. Şimdi düşünüyorum da, Allah hem bizi, hem de yoldakileri korumuş!
İçimdeki hız tutkusu başıma dert olmaya başlamış, ailemle ilişkilerimi de zedelemeye başlamıştı. Rahmetli Renç Koçibey gibi ağabeylerimizden aldığımız bilgilerle öncesinde heves, sonrasındaysa bir yaşam biçimine dönüşen motorsporlarına başladım. 1974’te ilk edindiğim yarış otomobili olan 180 HP’lik Ford Anglia’ya ilk oturduğumda, başka bir dünyada hissetmiştim kendimi. Hiçbir görsel anlam ifade etmeyen bir torpido, şimdi kullandığımız son teknoloji ürünü yarış araçlarıyla kıyaslanamayacak güvenlik donanımı, modifiyeli güçlü bir motor... Demir Bükey’in Soğanlık’taki pistinde katıldığım yarışlarda, o zamanlar aldığım zevki asla caddelerde tatmamış, önceleri ne kadar yanlış işler yaptığımı anlamıştım. O günden beri asla trafikte hızlı otomobil kullanmadım. Çünkü içimdeki hız arzusunu pistlerde fazlasıyla tatmin etme imkanım vardı. Bu doygunlukla da, trafik kurallarına uyan bir sürücü olmuştum artık.
Günümüzde caddelerde hızlı araç kullanmaktan zevk alan arkadaşlara halk tabiriyle “caddeci" deniyor. Hepimiz her gün trafikte böyle sürücülere rastlıyoruz. Araçlarına harcadıkları yüklü paralarla modifikasyonlar yaptırarak, başta İstanbul caddeleri olmak üzere, sağımızdan solumuzdan rüzgar gibi geçiyor bu arkadaşlar... Kendilerinin olduğu kadar, çevredeki sürücülerin de güvenliğini tehlikeye atıyorlar. Üç yıl önce Bağdat Caddesi’nde yaşanan ve gencecik bir kızın yaşamını yitirdiği kazadan çok etkilenmiştim. Genç kızın acılı babası, trafik cezalarındaki caydırıcılığın artırılması için İstanbul’dan Ankara’ya günlerce yürüdü. Bunun sonucunda cezalarda çeşitli düzenlemeler yapıldı, ancak İstanbul’da “caddeci" arkadaşlarımızın fırtınası dinmiyor. Demek ki halen yeterince “caydırılamadık!"
Evet, bu bir zevk!
Hızlı otomobil kullanmanın, bir zevk ve tutku olduğunu bilenlerdenim. Bu yüzden, caddelerde fırtına gibi kullanan bu arkadaşlarımı, pistlerde yarışmaya çağırıyorum. Modifiye edilmiş otomobillerinizle, “drag", yani kalkış yarışlarına katılıp, caddede yaşadığınızdan daha fazla zevk tadacağınızı garanti ederim.
Bunun yanı sıra geçtiğimiz ay hizmete açtığımız Autodrom’daki pistimizde kendi otomobilinizle alacağınız ileri sürücülük eğitiminden sonra hız yapma imkanınız da var. Tüm güvenlik önlemleri alınmış, trafiğe kapalı pistlerde hız tutkunuzu tatmin edin ve tutkunuzu ne olur acıya dönüştürmeyin. (2004)