Beşiktaş "Hakemler yüreksiz"

"Hakemler yüreksiz"

09.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

"Özellikle büyüklerin kendi sahasında oynadıkları maçta, o büyüğün adından, tribünleri dolduran binlerce seyircisinden, medyasından ve yapacağı en ufak bir hatanın müthiş yankı uyandıracağından korkuyorlar. Büyük takım aleyhine hata yaptı mı, maç alamıyor, alt liglere gidiyor, aldığı para doğal olarak azalıyor."

Hakemler yüreksiz

BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Ligin daha 10. haftası bitti. Ama hakemler erken alarm vermeye başladı. Ortalık toz duman... Ne olacak bu işin sonu? Daha doğrusu nasıl gelecek bu ligin sonu?
Sevgili Bilal, bu konuda söylenecek çok fazla şey var. Ama kestirmeden ben iki başlıkta toplayayım. Birincisi, hakemlerde yürek yok. Cesur yürek... Özellikle büyüklerin kendi sahasında oynadıkları maçta, o büyüğün adından, tribünleri dolduran binlerce seyircisinden, medyasından ve yapacağı en ufak bir hatanın müthiş yankı uyandıracağından korkuyorlar. Bu nedenle veremiyorlar, çalamıyorlar.
İkincisi: Hakemliğe profesyonellik geldi. İyi para kazanıyorlar. Büyük takım aleyhine hata yaptı mı, maç alamıyor, alt liglere gidiyor, aldığı para doğal olarak azalıyor. Ama bir Anadolu takımının aleyhine hata yaparsa, o etkilenme, o yıpratılma her şeye rağmen daha az oluyor. Maddi-manevi kaybı düşününce, büyüğün yanında durmak hakemin işine geliyor. Küçüğü koruyayım derken, büyüğü yakan da az değil ama genelde bu işten kârlı çıkan büyükler oluyor. İnsanlıklarına saygı duyuyorum: Ancak radikal biçimde hakem kişiliğine ihtiyaçları var.

Haberin Devamı

Demeç savaşları durmak, bitmek bilmiyor. Açıklamalar, suçlamalar birbirini kovalıyor. Hedef gösterilmeler daha ligin başında başladı, Bu 6222 sayılı yasa müzeye mi kalktı?
Bak Bilal, futbolda uluslararası oyun kuralları var. Bu her ülke için aynı... Her kulüp için aynı... Adanaspor’a neyse Atletico Madrid’e de öyle... Barcelona’ya neyse Bursaspor’a da o... Ama futbolun kurallarının takıma göre, renge göre kılıktan kılığa girdiği tek ülke Türkiye... Kuralın rengi olmaz. Ama bizde var... “Penaltı” siyah- beyaza göre başka, sarı- laciverte göre başka, sarı-kırmızıya, yeşil-beyaza göre çok daha başka.. “Kırmızı kart” öyle... “Ofsayt” öyle... Hepimiz rengimize uyuyorsa, işimize nasıl geliyorsa öyle yorumluyoruz. Oyun kurallarını kılıktan kılığa sokuyoruz. Başkan olarak, hoca olarak elbette tarafsınız. Ama kuralın tarafı olmaz, kuralın gerçeği olur. Eğer rengimize ve işimize uymuyorsa o gerçeği kabul etmiyoruz. Kuralın rengi olmadığını kabul etmeden bu kaostan kurtulamayız.

Haberin Devamı

Kuralları tüm gerçekçiliği ile kabul edebilmemiz için ne lazım?
Bak Bilal, futbol dünyasındaki insan kalitesi ve profili maalesef belli... Ortada tarafsız ve temiz bir vicdan yoksa, kalite buysa ve kurallar renklere teslim olmuşsa yapacak bir şey yok. Hani doktor örneğinde olduğu gibi; ne yersen ye... Dediğin gibi 6222 sayılı yasada müzeye kalktı.

Hakemler yüreksiz

Kaybederse... Merhaba kaos!

Galatasaray, Fenerbahçe’yi yenebilirse, uzun bir süre her şey güllük gülistanlık olur. Kaybederse “merhaba kaos...” Sadece bir maç kaybetmiş olmaz, belki de sezonu bile kaybedebilir.

Galatasaray’a iyi gidiyor diyorduk, “Riekerink Bey diyeceksiniz” pankartı asıyorduk ama baktık, Galatasaray kendi sahasındaki iki maçı kaybetti. Ne diyorsunuz?
Riekerink yanlış bir kadro çıkartmış olabilir, yanlış oynatıyor olabilir, hamle için geç kalmış olabilir, hepsi kabul... Ama elimizi vicdanımıza koyup bir de dönüp futbolculara bakalım. Yenik oynuyorsun, nerede bir isyan, nerede bir öfke, hırs, baskı, rakibi bunaltma... Uzatma dakikaları dışında en ufak bir hareketlenmen var mı? Hırs için, isyan için, öfke için hocaya mı ihtiyaç var? Nerede profesyonellik görevlerin, nerede aidiyet duygun? Nerede attığın imzana, tribünlerdeki binlerce taraftara karşı sorumluluğun... Faturayı sadece Riekerink’e kesmek, gerçeği görmemek anlamına gelir.

Haberin Devamı

Sneijder’in açıklamaları ciddi anlamda kafa karıştırdı.
Kafa karıştıracak bir şey yok. Açıkça arkadaşlarını suçladı. Haklı olabilir... Ama daha fazla futbol için önce kendine çeki-düzen verecek... Çünkü Sneijder oynarsa Galatasaray oynuyor, Sneijder durursa Galatasaray duruyor.

Şimdi Fenerbahçe maçı var.
Galatasaray çok uzun yıllar sonra kazanabilirse, uzun bir süre her şey güllük gülistanlık olur. Kaybederse “merhaba kaos...” Sadece bir maç kaybetmiş olmaz, belki de sezonu bile kaybedebilir. Bu kadar önemli Fenerbahçe maçı...

Hakemler yüreksiz

Fenerbahçe yarışa ortak olabilir

İki hafta öncesine kadar “çok iyi” dediğimiz Galatasaray ile, dört hafta öncesine kadar “çok kötü” dediğimiz Fenerbahçe arasında bugün sadece 2 puan fark var.

Haberin Devamı

Kış mevsimine giriyoruz ama Fenerbahçe’de sanki baharın gülleri açtı.
Bilal, kabul edelim ki, Advocaat’ın takım üstündeki ağırlığı hissedilmeye başlandı. En önemlisi Van Persie kımıldadı, kendine gelmeye başladı. Eskiye göre savunma da öyle... Manchester United ve Akhisar maçları, savunma anlayışıyla kazanılmış maçlar... Lens’in gelişi takımın hücum anlayışını toptan değiştirdi, bir zenginlik, bir derinlik kattı.

Fark kapanabilir mi, yarışa ortak olabilir mi?
Farkı da kapatabilir, yarışa da ortak olabilir. Aslında şu puan farkına rağmen yarışı sonuna kadar sürdüreceği söylenebilir. İki hafta öncesine kadar “çok iyi” dediğimiz Galatasaray ile, dört hafta öncesine kadar “çok kötü” dediğimiz Fenerbahçe arasında bugün sadece 2 puan fark var. Fenerbahçe haftaya Galatasaray’ı yenebilirse bir puan farkla önüne geçecek. Ayrıca Londra-Paris-Milano üçgeni içinde bir 10 numara arayışının olduğu söyleniyor ve hatta Fabregas adı bile veriliyor. Ama ara transfere çok var ve ben imzalar atılmadan bu transferlere inanmam.

Hakemler yüreksiz

Kartal’ın bu hali bile şampiyonluğa yeterli

Beşiktaş’ın geçen yıl müthiş zevk veren o akışkan futbolu elbette yok. Ama bu görüntüsü bile şampiyonluk için yeterli görünüyor ve halen kadro olarak, oyun olarak, sonuç olarak ülkenin en iyisi gibi görünüyor.

Beşiktaş kazanıyor ama zorlanıyor. Sakatı çok, elbette etkileniyor ama ortada kaliteli ve geniş bir kadro var.
Bilal, Beşiktaş’ın geçen yıl müthiş zevk veren o akışkan futbolu elbette yok... Ama bu görüntüsü bile şampiyonluk için yeterli görünüyor ve halen kadro olarak, oyun olarak, sonuç olarak ülkenin en iyisi gibi görünüyor. Bu kadar sakata, bu kadar yoğun maç trafiğine rağmen kazanarak gitmek son derece değerli ve önemli...

Aboubakar konusunda camiada ciddi kuşkular yaşanmaya başlandı. Demba Ba’ya, Gomez’e alışmış taraftar Aboubakar ile tatmin olmuyor.
Aboubakar için 10. hafta sonunda görüntü şu: Ceza alanı dışında ve çevresinde son derece hareketli... “Top gelsin, golü atayım” diyen tembel bir oyuncu değil... Ama Beşiktaşlı onun çalışkanlığından çok, atacağı golleri bekliyor. Pozisyona girmesi aramasının, çalışmasının bir sonucu... Bu kadar kaçırması da son vuruşlarda bir Gomez, bir Demba Ba ustalığına sahip olmadığını gösteriyor.

Tepeden tırnağa haklılar

Trabzonspor çok iyi mücadele etti ama puan alamadı. Trabzonspor faturayı hakem Mete Kalkavan’a kesti.
Trabzonspor isyanında tepeden tırnağa haklı... Futbol dünyasının tanıdığı en çelebi, en beyefendi başkanlardan biri olan Muharrem Usta bile bu kadar isyan edip, bu denli çileden çıkıyorsa ortada vahim bir durum var demektir. Ben Ersun Yanal’ı en az 25 yıldır tanırım, ilk defa hakem konuştuğunu gördüm. Ancak Trabzonspor’un yapacağı acil ve zorunlu bir iş var: Ara transferde yabancıları ayıklamak, bir ikisi dışında vasatı aşamayanlarla yolları ayırmak ve çok kaliteli iki golcü alabilmek... Ara transferde bunlar bulunur mu? Elbette zor ama iki önemli golcü Trabzonspor’un olmazsa olmazı...

Hakemler yüreksiz

Barış var, huzur yok

“En kötü barış, savaşla kazanılmış zaferden iyidir” demişler. Fatih Terim-Arda Turan krizinin, bir telefonla çözülmüş olması gerçekten hem şaşırtıcı, hem de sevindirici... Ama milli takım haftası belli ki maçtan çok yeni tartışmalarla geçecek.

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Arda Turan ve diğerlerini kadroya aldı, sonuç yine değişmedi. Bu kez de, “Nasıl oldu?” ya da “Neden böyle oldu?” tartışmaları başladı. “En kötü barış, savaşla kazanılmış zaferden iyidir” demişler. Neredeyse ülke krizi haline gelen Fatih Terim-Arda Turan krizinin, bu kadar uzayıp, bu kadar polemik konusu haline geldikten sonra bir telefonla çözülmüş olması gerçekten hem şaşırtıcı, hem de sevindirici...
Ancak bu barışa rağmen belli oldu ki polemikler ve tartışmalar kesilmeyecek.
- Hani milletten özür dileyeceklerdi...
- Madem affedecektin, niye bugüne kadar bekledin?
- Geride kalan ve kaçan puanların hesabını kim verecek?
Milli takım haftası belli ki, maçtan çok bu tartışmalarla geçecek.
Yani “Barış” tamam, “Huzur” henüz yok...

Milli forma

Milli takım formasını beğenmeyenlere ve “formamı geri ver” diyenlere ben de katılıyorum. Türk Milli Takımı’nın Kırmızı-Beyaz, göğüsten bantlı forması klasik olarak birinci vazgeçilmez forması olmalı... Takımın elbette deplasman forması ve başka değişik formaları olabilir. Ama siyah çorapların, siyah şortların, kırmızının içine katılmış siyahların ay- yıldızlı formada ne işi var? Siyah renk her şeye çok yakışıyor, kabul... Ama milli takım formasına asla...

Haftanın öne çıkanları

Haftanın takımı: Medipol Başakşehir
Haftanın futbolcusu: Uğur Uçar, Yalçın Ayhan, Emre Belözoğlu (Medipol Başakşehir), Atiba Hutchinson (Beşiktaş), Aatif Chahechouhe (Fenerbahçe), Roni (Adanaspor)
Haftanın teknik direktörü: Abdullah Avcı (Medipol Başakşehir)
Haftanın hakemi: Bu hafta da yine Ümit Öztürk (Antalya-Gençlerbirliği)