Gündem Paksüt: Yüzleşme imkânı kaçırıldı

Paksüt: Yüzleşme imkânı kaçırıldı

13.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Anayasa Mahkemesi (AYM), henüz 15 yaşındayken gözaltına alındığı emniyette işkence gören Alirıza Aksoy’un, 12 Eylül askeri darbesi sürecinde sorumlular hakkında şikayetçi olmaması nedeniyle etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edilmediğine karar verdi.

Paksüt: Yüzleşme  imkânı kaçırıldı

Karara tek başına muhalif kalan Osman Alifeyyaz Paksüt, “Başvurunun kabulü halinde, Türkiye’nin karanlık bir dönemiyle yüzleşmesi, hukuk devletine yaraşır şekilde, başvurucu ve benzer durumdaki diğer kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesiyle geç de olsa gerçekleştirilebilecekti” dedi. Aksoy, 17 Şubat 1981’de Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince henüz 15 yaşında lise 1. sınıf öğrencisiyken gözaltına alındı. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü’nün 5. katına çıkarılan Aksoy’un vücuduna elektrik verildi ve kaba dayak uygulandı.
Takipsizlik kararı
Aksoy, bu işkence zoruyla imzaladığı ifadesi nedeniyle yargılanarak Askeri Mahkeme kararıyla yasadışı örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 6 yıl 20 ay hapse mahkum edildi. Darbecileri koruyan anayasanın geçici 15. maddesinin yürürlükte bulunması nedeniyle suç duyurusunda bulunamayan Aksoy, iktidarın da katkılarıyla hazırlanan 2010 referandumunun kabul edilerek anayasanın söz konusu maddesinin kaldırılması üzerine suç duyurusunda bulunabildi.
Tek başına muhalif
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, kötü muamele ve işkence suçuna öngörülen dava zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itiraz Yalova Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da reddedilerek, kesinleşti. Aksoy, anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan işkence, eziyet ve insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği gerekçesiyle AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM 2. Bölümü, başvuruyu reddetti. AYM üyesi Paksüt bu karara tek başına muhalif kaldı. Paksüt, “Başvurunun kabulü halinde, Türkiye’nin karanlık bir dönemiyle yüzleşmesi, hukuk devletine yaraşır şekilde, başvurucu ve benzer durumdaki diğer kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesiyle geç de olsa gerçekleştirilebilecekti. Başvurunun reddi, adil ve hakkaniyete uygun olan bu imkanın kaçırılmasına yol açmıştır. Bu nedenle hukuken olduğu kadar yerindelik yönünden de doğru bulmadığım karara katılmamaktayım” dedi.