Parçalanan Arap dünyası ‘Filistin davası’nı unuttu

ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasıyla başlayan gerilim yükselirken, Filistin’in geleceği de tartışma konusu oldu. 1948 yılından bu yana sistematik olarak bölgede topraklarını genişleten İsrail’e karşı 1970’li yıllarda aralarında Deniz Gezmiş’in de olduğu yaklaşık 3 bin Türk genci savaşmıştı. Filistin Kurtuluş Örgütü saflarında mücadele eden gençlerden biri de yazar Faik Bulut’tu. İsrail güçlerince yakalanarak 7 yıl cezaevinde kalan Bulut, ABD’nin aldığı kararı Milliyet’e değerlendirdi.

Bulut, bu adımın ABD eski Başkanı George W. Bush döneminden bu yana atılmak istendiğini ancak başarılamadığını söyledi. O dönem Arap ülkelerinin bu yönde bir adıma karşı çıkacaklarına dair bir öngörü olduğunu kaydeden Bulut, “Günümüzde Arap dünyası paramparça. Geçmiş dönemde Arap ülkeleri Filistin meselesini baş meseleleri olarak tanımlardı. Arap-İslam ülkeleri birbirleriyle kanlı bıçaklı oldular ve Filistin davasını tümüyle unuttular” dedi.

‘Sina Çölü’nde iskân’

Bulut, başta Suudi Arabistan olmak üzere Arap-İslam ülkelerinin İsrail ile gizli ittifak olduğunu belirterek şöyle devam etti: “1973 Arap-İsrail savaşı sırasında Batılı ülkelere karşı petrol ambargosu uygulayan Suudi Kralı Faysal, ‘Kudüs’te namaz kılmadığım, yani Filistin toprağı özgür olmadığı müddetçe, ambargoyu kaldırmam’ diye inat etmişti. Fakat bir prens tarafından katledildi. Şimdiki Kral Salman ile veliaht oğlu Muhammed, bırakın Kudüs’ü sahiplenmeyi, İsrail’in en büyük gizli müttefiki oldu. Trump yönetimiyle beraber barış adı altında Filistin halkının elindeki son kazanımları da almayı planlıyorlar. Yaklaşık 4 milyon olan yurt dışındaki Filistinli göçmenleri, anayurtları yerine, ıssız Sina Çölü’ne iskân etmeyi tasarlıyorlar. Bu sonu Arap ülkeleri hazırladı.”

‘Diğer ülkeler de yapabilir’

Bulut, Filistin’de etkili olan Hamas ve El Fetih’in birlikte yeni bir intifada ilan ettiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Bu ne derece etkili olacak göreceğiz. Dünyadan gelen tepkiler de ABD Başkanı’nın bu konuda yalnız kaldığını gösteriyor. Hatta kendi ülkesinde bile kurumsal devlet yapısı içinde yalnız kalmışa benziyor. Ancak başka bir tablo da ortaya çıkabilir. Belki ABD’nin dümen suyuna giren kimi ülkeler de elçiliklerini Kudüs’e taşıyabilir.”