22.04.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Güliz Arslan gulizarslan@gmail.com
Hayatlarına sıfırdan başlamak zorunda kalan bir grup insanın öyküsünü anlatıyor “Bulutların Ötesi”. Yıllar sonra kocasını aslında hiç tanımadığını çok acı biçimde öğrenen Elif öğretmen ile bilmeden aldığı doping nedeniyle spor kariyeri biten güreşçi Bekir’in öyküsünü... Elif ile Bekir’in yolları daha yeni kesişmiş olsa da onları canlandıran Ece Uslu ve Yavuz Bingöl’ün yolları bundan 10 yıl önce yine başrolü paylaştıkları bir dizide kesişmişti. Uslu ve Bingöl’le “Bulutların Ötesi”nin setinde buluşuyoruz. Fotoğraf çekimimiz sırasında Zerda zamanında küs olmalarına rağmen katılmak zorunda oldukları bir fotoğraf çekimini hatırlayıp gülüyorlar. Kendilerine gelen pek çok teklif içinden neden bu diziyi seçtiklerini sorarak başlıyorum röportaja. Hiç tereddüt etmeden birbirlerinin isimlerini söylüyorlar: “Çok sıcak bir hikaye olmasının da payı var ama en önemli nedeni onunla yeniden birlikte oynayacak olmak...” Yeni rollerini kendi ağızlarından dinliyorum. Uslu: “Elif, günün birinde yaşadığı konforlu hayatı elinin tersiyle itip her şeye sıfırdan başlamaktan korkmayacak kadar cesur.” Bingöl: “Kardeşim bir hikaye anlatmıştı. Kartallar 40’lı yaşlara geldiklerinde bir dağa yuva yapıp gagalarını kayalara vura vura parçalar ve iki ay yeni gagalarının çıkmasını beklerlermiş. Yeni gagayla eski pençelerini koparır, iki ay da yeni pençeler için beklerlermiş. Yeni pençeleriyle de işe yaramaz olan kanatlarını yolar ve o dağın zirvesinden yeni bir hayata kanat çırparmış. Bunu her kartal beceremiyor tabii. İşte Bekir o becerebilen kartallardan.”
Ece Uslu: “Zerda’ya başlarken daha resmiydik, artık yakın arkadaşız”
10 yıl önce Zerda’da yine Yavuz beyle paylaşmıştınız başrolü. 10 yıl öncesiyle şimdiyi karşılaştırırsanız...
Daha gençtik tabii, 10 yıl az bir zaman değil. “Zerda”ya başlarken yeni tanıştığımız günler olduğu için daha resmiydik, şimdi daha samimiyiz. 10 yıl sonra bu sette epey gülerek başladık. İlk set günümüzde Yavuz “Az kalsın Zerda diyecektim” dedi.
Dizilerde nispeten birbirine yakın roller oynuyorsunuz ama tiyatroda çok farklı rollerde görüyoruz sizi. Sizin tercihiniz mi?
Özellikle seçmiyorum. Tiyatroda daha çok komedi denk geliyor. Ben dizide de gayet kötü bir kadını da severek oynayabileceğimi biliyorum. Ama yapımcılar ve kanal yönetimi “Sen öyleysen öyle kal” gibi düşünüyorlar sanırım. Herhalde bana onu daha çok yakıştırıyorlar.
Şimdiye kadar oynadıklarınıza hiç benzemeyen bir rol teklif edilirse...
Atlarım (gülüyor). İyi, güzel bir projeyse hele de farklı bir karakterse memnuniyetle oynarım.
Aynı sezonda hem dizide hem sinemada oynamadığınız gibi bir işten sonra diğerine geçmeden de belli bir ara vermeye dikkat ediyorsunuz sanırım...
Evet, dizi olduğunda çok yoğun oluyor zaten. Dizilerle her hafta insanların evine misafir oluyorsunuz. İnandırıcılığını kaybetmemesi açısından hemen bir işe atlamak istemiyorum. Kendimi dinlendirmeye de ihtiyaç oluyor tabii.
Dizi dışında neler var gündeminizde bugünlerde?
“Tom, Dick ve Harry” oyunuyla turnemiz olacak. İkinci bir oyuna hazırlanacağız. Orada da hem erkek hem kadını oynayacağım. Bir de klipte oynadım. Sınır grubunun “Düşememek Adına” isimli şarkısının klibi. Çok eskiden tanıdığım bir arkadaşım prodüktörlüğe soyunmuş. Bir gün grubun solisti olan arkadaşla albümü dinlettiler. Çok beğendim, “Eğer bir gün klip çekerseniz mutlaka oynayacağım” dedim. Onlar da hiç akıllarında böyle bir şey yokken klip çekmeye giriştiler.
Yavuz Bingöl