Pazar “50 seneye fütürist ‘Avatar’ filmi gerçekleşecek”

“50 seneye fütürist ‘Avatar’ filmi gerçekleşecek”

24.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

18. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Tema Ödülü’nü alan Prof. Dr. Nermin Abadan Unat: “Fütürist bir film vardı ya, ‘Avatar’ herhalde gerçekleşecek. Başka bir gezegenden canlılar gelecek, yahut onlar gelmezse bu dünyadan başka gezegene gidilecek”

“50 seneye fütürist ‘Avatar’ filmi gerçekleşecek”

Profesör Dr. Nermin Abadan Unat kelimenin tam anlamıyla yaşayan bir efsane. Bu sene 18. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Uçan Süpürge Tema Ödülü sahibi olarak sayısız ödüllerine bir yenisini daha ekledi.
94 yaşındaki “hocaların hocası”, ödül töreninde yaptığı konuşmayla, hem enerjisi hem de aydın duruşuyla herkesi kendine bir kez daha hayran bıraktı. Hayatını özet geçen kısa filmde sarf ettiği, “Nereye gidersem ilk kadın olarak gidiyorum” sözleriyle salondakileri kahkahalara boğdu.

Haberin Devamı

Sahnede ise onun rahle-i tedrisinden geçmiş, günümüzün önde gelen kadın akademisyenleri Prof. Serpil Sancar, Prof. Feride Acar, Prof. Yıldız Ecevit ve daha nice isimle bir araya geldi. Kimisinin kulağını çekti, kimisini mutluluktan ağlattı. “Zannetmeyin kadın-erkek eşitliği kolay elde edilir. Bir hakka sahip olmak için mücadele etmek lazım” deyince dakikalarca alkış aldı. Sonrasında kapısını çalmaya karar verdik biz de. Dizinin dibine oturup hayat ve hukuk dersi aldık.

Kızgınken paraşütle atlıyordu

Prof. Abadan’ın yaşam serüvenindeki dönüm noktalarından biri, gazeteci Sedef Kabaş’ın kaleme aldığı “Hayatını Seçen Kadın” adlı söyleşi kitabında anlattığı gibi, 14 yaşında Viyana’daki Türkiye Büyükelçiliği’ne giderek diline bile yabancı olduğu ülkede okumak istediğini söylediği an. Nermin hoca, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ilk kadın asistanı. Bu unvanını, ilk kadın doçent ve profesör olarak devam ettiren, fakültedeki erkek hakimiyetini kıran isim. Halen Boğaziçi Üniversitesi’nde ders veriyor. Çalışma odasını ziyaret ettiğimizde bir yandan e-postalarını kontrol ederken, diğer yandan mimar oğlunun son projesini göstermek için Facebook hesabını açıyor. 95 yaşında paraşütle atlamak istediğine dair duyum aldığımı söyleyince, gülerek cevap veriyor:

Haberin Devamı

“Bir meslektaşınız, ‘En çok ne yapmak istersiniz?’ diye sordu, ‘Paraşütle atlamak isterdim’ dedim. Gençliğimde İzmir’de paraşütle atlardım ama gerçek paraşüt değil. Türk Hava Kurumu, gençleri pilotluğa özendirmek için paraşüt kulesi inşa etmişti. Halatı belimize bağlıyorlar, oradan atlıyorsun. Paraşütle inmenin nasıl bir zevk olduğunu tadıyorsunuz. Birisine çok kızgın olduğum zaman çıkıp oradan atlıyordum. 3 Eylül 1938’de atlamak üzere çıktım. O zaman fuarda bir mikrofon sistemi vardı, ajans haberleri veriliyordu. ‘Bugün İngiltere, Fransa ve Almanya’ya savaş ilan etti’ dendiğini hiç unutamıyorum. ‘Eyvah, bizim gençliğimiz bitti’ dedim. Müthiş bir hüzün çöktü.”

Evlilik savaş bitince...

İkinci Dünya Savaşı, özel hayatına da yön vermesi nedeniyle oldukça önemli bir yere sahip. Prof. Yavuz Abadan, hocanın her fırsatta dile getirdiği ilk eşi, hayatının aşkı. Savaşın bitimi, evliliklerinin başlangıcı olmuş:

Haberin Devamı

“Onu gördüğümde büyük bir sempati doğdu. ‘Öğrenci tutkuları falan, bunları ciddiye almıyorum. Mezun olun, ondan sonra görüşürüz’ dedi. Mezun oldum, Ankara’ya gittim. ‘Ben sözümde durdum, hayatımı sizinle birleştirmek isterim’ dedim. ‘O zaman şartlarım var’ dedi. ‘Savaş bitecek, ailem muvafakat edecek ve ev bulunacak’. Savaşı ben bitiremem. Aileye gittim, ziyaret ettim. Beni beğendiler. Evi çok zorlukla bulduk. 8 Mayıs 1946’da evlendik. Savaş 8 Mayıs 1945’te bitti.”

En çarpıcı yenilik

1921 Viyana doğumlu olan Nermin hocaya, kendisini son
50 yılda en çok şaşırtan gelişmeleri soruyorum. Şaşırtmıyor ve çoğu kişinin “internet”, “bilgisayar” gibi yanıtlar vereceği soruyu, “Teknoloji inanılmaz bir şey” diyerek şöyle cevaplıyor: “İnternet şu bu falan ama en çarpıcı benim için tüp bebek uygulaması ve onun varyasyonları. Gazetede iki tane maşallah Türk hanım, ‘Yumurtalarımı dondurdum, gayet rahatım. Ne zaman istersem o zaman çocuk yaparım’ diyordu. Açık kalp ameliyatı bile hayatıma 50’lerin sonunda girdi. Şimdi köşe başında kaza sonucu yüzü parçalanmış adama yeni yüz yapıyorlar.”

Haberin Devamı

Tüp bebekten yapay zeka konusuna geçiyoruz. Amerika’daki beyin araştırmalarına epey meraklı. “İnşallah doğru değildir” demeyi ihmal etmeden, geleceğe ilişkin varsayımlarını sıralıyor:

“Hawking var ya, onun bir öngörüsü var. ‘Yapay zeka geliştirdiğinizde dünyanın sonu gelir’ diyor. Yani robotlar gerçek insanları altüst ederse... Tabii bu spekülasyon fakat şuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Obama ikinci defa seçildiği zaman bir konuşma yaptı. ‘Önceliğimiz bilmediğimiz bir alanı aydınlatmak, o da beyin’ dedi. Eğer beynin nasıl çalıştığı araştırılırsa belki günün birinde karşıdakinin fikrini okuyabilirsiniz.”

Hocanın anlattıkları, Stephen Hawking’in kehaneti. Peki ya kendisi gelecek 50 sene için neler düşünüyor? Rasyonel aklın duygusal akla üstün geleceğinden, geleceği okuyamayanların silinip gideceğinden emin: “Neden Danimarka gibi minnacık bir ülke bütün Avrupa’nın tereyağını üretiyor? Tarım teknolojisi diye bir şey var. Fütürist bir film vardı ya, ‘Avatar’ herhalde gerçekleşecek. Başka bir gezegenden canlılar gelecek yahut onlar gelmezse bu dünyadan başka gezegene gidilecek. Bugün en gelişmiş ülkeler yine orada yeni şeyler üretecek. Yani rasyonel akıl kazanacak, duygusal akıl ise...”

Haberin Devamı

“Geçmiş olsun” anlamında bir el işareti ile cümlesini tamamlıyor.

Midyeden hukuk dersi

Kanun nosyonunun insanın ruhuna işlemesi gerektiğini savunarak, hukukun tanımını ise şöyle yapıyor:

“Türkiye’nin hukuk devleti olduğunu söylemek mümkün değil, yok öyle bir şey. Oğlum Amerika’da okurken bir hocası eve davet etti. ‘Çok güzel midye çorbası’ dedi. Bahçede birkaç adımdan sonra akan su vardı. ‘Buradan midyeleri tutuyoruz’ dedi. ‘Demek herkes tutuyor, harika’ dedim. ‘Yoo’ dedi, ‘Belediyenin kuralı var, günde 5 tane’. ‘Oltanıza 10 tane gelirse’ deyince, ‘Suya atmam lazım’ dedi. Ortada polis yok, bilmem ne yok. Kafasında yalnız bir şey var: Belediyenin koyduğu kural. Hukuk bu demektir. İnsanın zihninde ve vicdanında zorlayıcı bir kural.”

Gençlere üç tavsiye

-İnsan her zaman genç ve güzel değil. Gençliğin tadını çıkarın.

-Aşk, başka birini sevmek çok güzel bir şey. Sakın onu, “Kariyerim var” diye kenara itmeyin.

-Eğer bir çocuğunuz olabilirse olsun. Bana sorsanız, bir hayli isim yaptım ama hepsini bir kenara, Mustafa Kemal’i bir kenara koyarım. Onun yerini hiçbir şey tutmaz.

Duvardaki maskın sırrı

“İlk eşim Yavuz Abadan öldüğü zaman oğlum 9 yaşındaydı. Büyüdüğü zaman babasının nasıl bir insan olduğunu bilsin istedim, yani sadece fotoğrafla bir şey anlaşılmaz. O gece öğrencilerim, ‘Size ne yapabiliriz?’ diye sordu. ‘Hiçbir şey yapamazsınız ama maskını alın’ diye rica ettim. Çok sevdiğim bir öğrencim bir maske alıp morga gitti. Bronz olarak döktürdüm, o Amerika’da oğlumun evinde. Bu da burada benim için. İki defa evlendim biliyorsunuz. Bütün evliliğim boyunca iki resim daima yan yana durdu. Biri İlhan Unat, biri Yavuz Abadan. İlhan bey hayatteyken bunu (maskı) koymuyordum ama öldükten sonra koydum.”