Pazar 55 yıllık darbukatör

55 yıllık darbukatör

03.11.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

55 yıllık darbukatör

Armadaya Tarantinonun "Pulp Fiction" filminin ünlü müziğiyle dönüyoruz. Pire Mehmetin "7 numaralı" torunu "Dedemle röportaj da yapacaklarmış, otele gidiyorlar" diyor arkadaşına. Ve otelde, Ahırkapı Büyük Roman Orkestrasının kurucusu Pire Mehmet bazen hop oturup hop kalkarak heyecanla, bazen 9/8lik ritimlerle oynayarak, bazen de unutulmuş bir Roman ezgisini yeniden söyler gibi hüzünle kendini, şarkılarını anlatıyor.Dinledikçe anlıyoruz ki Pire Mehmet, Osman, Yalçın, Yılmaz, "Gülay bacı" ve arkadaşları Ahırkapıdan bir armağan şimdi bizlere... Kendi sesimiz, kendi rengimizle çalıp eğlenmek için... Ahırkapıda soğuk bir ikindi vakti... Mustafa elinde pahalı, dijital oyuncağı; bir sandalyeye çıkmış fotoğraf çekiyor. Önde Pire Mehmet bir yandan tef çalıyor, bir yandan "billur sesli Gülay bacı"yla göbek atıyor. Klavyeler, trompetler, zurnalar derken "İlle de Roman olsun" nağmesiyle Ahırkapı sokakları turlanıyor. Yetmiyor, Büyük Roman Orkestrası kamyonda, mahalleli pencerelerde şarkı söyleyip dans ediyor. Pire Mehmet eğlence dünyasını altüst eden Ahırkapı Büyük Roman Orkestrasının kurucusu. Elinde darbukası, tam 55 yıldır çalıp söylüyor. Albümden sonra adı "Şirin Dede"ye çıkan ve birçok dizi teklifi alan Pire "Onu da yaparız, bizde her rol var" diyor Roman solistlere, gruplara alışıktık ama ilk kez bir Roman orkestrası kuruldu Türkiyede. Nasıl oluştu bu proje? Biz uzun yıllardır Armada Otelde fasıl yapıyoruz, altı kişiyle. Bu yılın hıdrellezinde otelin sahibi Kasım Zoto "Pire, mahallede kim varsa topla, büyük bir orkestra kuralım" dedi. Ben de ev ev dolaşıp arkadaşları topladım. Otelde buluştuk. 30-35 kişiydik o zaman. İlk gün de provalara başladık. İlk konseri de hıdrellezde verdiniz yanılmıyorsam. O günden beri de devam ediyoruz. Evet, o gün çok kalabalık oldu mahalle. Beş bin kişi geldi. Fasıl yaptık, bizim havaları okuduk. Kasım bey çok beğendi ve "Bu orkestranın adı Ahırkapı Büyük Roman Orkestrası olsun" dedi. "Bizim kadınlarımız dansöz, çalgıcı olmaz. Öyle şeyler ancak filmlerde olur" Orkestralarda birçok farklı sazın bir arada olması gerekiyor. Sizinki tam bir orkestra mı? Evet, Türk müziğinden de, Batı müziğinden de birçok enstrüman var. Kanun, keman, klarnet, ut, trompet, çello, ritimler... Mesela bugüne kadar hiçbir Roman orkestrasında çello kullanılmadı. Provada dikkat ettim, orkestradaki herkes birbirine "baba, amca, enişte, dayı" diye sesleniyor. Evet, ya akrabayız ya arkadaşız. Zaten hepimiz aynı mahallede yaşıyoruz. Bir mahalleden orkestra çıkarmak Romanlara özgü bir şey herhalde. Biz konuşmaya başlamadan müzik yapmaya başlarız çünkü. Mahalle de şöyle bir silkelenince bir orkestra çıktı. Orkestrada sadece bir kadın var. Bizim hanımlarımız dansözlük yapmaz. Ev hanımıdır hepsi. Mesela Kasımpaşaya gidin, bir tane çalgıcı kadın yoktur. Öyle dansöz Roman kadınlar ancak filmlerde olur. Bakın bir filmler var, bir de gerçek hayat. Gülay kızımız ise 15 yıldır solisttir. Ekibe de bizi kıramadığı ve bir Roman orkestrası olduğumuz için katıldı. "Kostümlerimiz Paristen geldi" "Gelin bizim evlerimize bakın, dışları eskidir ama sosyete evi gibidir içleri. Her şey vardır. Biz iyi yemeyi, iyi giyinmeyi, iyi yaşamayı severiz." "Kostümlerimiz Paristen geldi. Kasım abi şapkaları, yelekleri Pariste özel olarak yaptırdı. Bizimki tipik Roman kostümü. Romanlar böyle asil giyinir." "Kırmızıyı Severler şarkısı ile sosyete göbek atıyor" Albümünüz Sony Müzik Türkiyeden ve iddialı bir prodüksiyonla çıktı. Evet, bizim de haberimiz yoktu. Kasım bey çok çok iyi olduğumuzu düşünüp Sonyyi aramış. Geldiler, bizi Armadanın bahçesinde dinlediler ve çok beğendiler. Sizin müziğinizin öteki Roman müziklerinden farkı ne? Piyasadan bir şarkı var. "Kırmızıyı Severler", o da remiks. Bu şarkıyla gece kulüplerinde sosyete göbek atıyor şimdi. Yaşarın da iki 9/8lik Romanca şarkısı var. "Beş dizi teklifi aldık" Sizinki bir şov da aynı zamanda. Övünmek gibi olmasın, bizde her rol var. Albümde "Pulp Fiction" filminden bir şarkı da var. Bu kimin fikriydi? Bu müzikle Avrupaya açılmak istedik. Sınırlarımızı zorlamalıyız bence. Filmde gitarla çalınıyor, biz kanunla falan çaldık. Bir farklılık olsun istedik. Albümün ekstra dediğiniz özel işlere katkısı da oldu mu? Televizyonlardan beş dizi teklifi aldık. Bakın, müzik yapıyoruz ama bizim renkliliğimizi gören yönetmenler dizi teklifinde bulunuyor. "Biz mahallemize Ahırkapı Açıkhava Gazinosu deriz, mahallede hayat çok renkli geçer" Sokakta müzik yaparken çok eğleniyordunuz. Evde de böyle misiniz? Tabii. Mesela güzel bir şarkı oldu mu, kimse duramaz yerinde. Televizyonda, radyoda bir şey çalsa son ses açarız.. Çocuklarımız, kadınlarımız oynar. Bak Gülaya şimdi bile yerinde duramıyor (O sırada otelde orkestranın bir şarkısı çalıyor ve orkestranın solisti Gülay Poyda oturduğu yerde oynuyor.) Mahallede de çok eğleniyorsunuz o zaman... Özellikle yaz aylarında... Yazları erkekler sokakta, kadınlar kapı önünde oluyor. Kına gecelerimiz, düğünlerimiz hep yazları olur. Biz mahallemize "Ahırkapı Açıkhava Gazinosu" deriz. Mahalle gazino gibi olur yazları. Mahalleli albümü nasıl karşıladı? Çok sevindiler. Her aileden bir kişi orkestrada zaten. Biri babasını, biri çocuğunu, biri eniştesini görüyor. Ama öteki Roman mahallelerinden de çok destek geldi. Benim telefonuma hiç tanımadığım insanlardan mesaj geliyor. Kocamustafapaşalı Romanlar "Sizinle gurur duyuyoruz" yazıyorlar.