Pazar "Adım Ali diye beni Türk sanıyorlar"

"Adım Ali diye beni Türk sanıyorlar"

05.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Arkadaşları gol attığında kalesinde yalnız başına yaptığı sevinç gösterileri ve sık sık haç çıkarmasıyla dikkat çeken Galatasaray kalecisi Mondragon: "Türkiye şahane. Kız arkadaşım da buraya bayılıyor"

Adım Ali diye beni Türk sanıyorlar

Ali Faryd Camilo Mondragon: "Galatasaray’a çok bağlandım. Umarım kalıyorumdur"
"Adım Ali diye beni Türk sanıyorlar"

Arkadaşları gol attığında kalesinde yalnız başına yaptığı sevinç gösterileri ve sık sık haç çıkarmasıyla dikkat çeken Galatasaray kalecisi Mondragon: "Türkiye şahane. Kız arkadaşım da buraya bayılıyor"

Ahmet Tulgar

Florya bana hep uzun bir öğle uykusu gibi gelir. Nüanslarla birbirinden ayrılan bodur apartmanları, dükkansızlığı ve hâlâ boş bir sürü arsası, bekleyen, yarım kalmış inşaatları ve çocukluğumuzda gittiğimiz ama artık uzakta bir yerde kalmış denizin imgesiyle. Biraz ileride bir arsada, herkes uyurken maç yapan mahalle çocukları gibidir Galatasaraylılar da. (Zaten herkes uyurken onlar büyüyüvermediler mi?)
Galatasaraylı futbolcular buranın mahallelisidir. Çoğunun evinden Metin Oktay Tesisleri görünür. Ali Faryd Camilo Mondragon da Florya’da o bodur apartmanlardan birinde oturuyor. Hiç yakılmamış, belki de hiç yakılmayacak (Ya bir dahaki sezona burada olmazsa!) şöminenin üzerinde duran iki çerçeveli fotoğrafı görmezsek hemen hiçbir kişisel eşya yok. Zaten pek eşya yok. Ama sürekli Lig TV’nin seçili olduğu dev ekran bir televizyon hazır ve nazır.
Kız arkadaşı sarışın, ufak tefek ve fazla ciddi. İki boxer cinsi köpek. Biri Thomas, diğeri Daniel. Birkaç gün önce pazarlık masasına oturmak için gelmiş Fransız menajer. Ayağındaki rugan ayakkabılar sıkıca bağlı. Her an Mondi’yi ve onun neşeli anısını alıp gidecekmiş gibi. Yarı açık jaluzilerden içeri mayıs güneşi doluyor. Hemen karşıda bir inşaat. Yarım bırakılmış.
Galatasaray’ın en sempatik yabancısı, futbol ya da futbolcu meraklısı genç kızların yeni sevgilisi, bu coşkulu ve dışa dönük adamın evinde nasıl sıcak bir kasvet bu!
Belki de kasvet değildi. Galatasaray dört milyon doları ödeyecek mi, ödemeyecek mi, onun beklentisidir; bu yüzden bir türlü yerleşmemişliktir.
Belki de kasvettir de, benim içimden yansıyan bir şeydir.

Neler oluyor Mondi, Galatasaray’da kalıyor musunuz?
Artık bundan sonrası kulüpler arasında belirlenecek. Galatasaray’la Metz arasında. Benim Galatasaray’la hiçbir problemim yok. Biz hallettik. Benim açımdan halloldu yani.

Yani kalıyor musunuz?
Umarım, kalıyorumdur.

Türkiye futbol seyircisi, daha doğrusu Galatasaraylılar size resmen aşık oldular. Hissediyor musunuz?
Bu beni çok mutlu ediyor. Kolay değil bu kadar sevilmek. Hele Galatasaray gibi başarılı bir takımda bunu yapmak. Ben de tuhaf biçimde Galatasaray’a çok bağlandım. Bir de şimdi şampiyonluğu tattık.

Tahmin ediyor muydunuz bu kadar sevileceğinizi Türkiye’ye gelirken? Ya da soruyu genişletelim: Sizin oralardan Türkiye, Türkiye futbol ortamı nasıl görünüyordu?
Ülkeyi hiç bilmiyordum. İmzaya geldiğimde her şeyi öğrenmek istedim Türkiye’ye ilişkin. Hem ülkede, hem kulüpte gördüklerim beni çok etkiledi. Zaten Galatasaray’a ilişkin çok şey biliyordum gelmeden önce. Futbol ortamı ise her ülkede hemen hemen aynı. Futbol insanları birbirine benzeştiriyor. Geriye bir tek ülkeniz kaldı: O da şahane. Kız arkadaşım da buraya bayılıyor.

Festival filmlerini sevmem, aksiyon filmlerini severim
Tarih boyunca hep erkekler savaşa gitmiş, sefere çıkmış, kadınlar evde kalmıştır. Futbolda ise erkekler ülke ülke dolaşıyorlar, arkalarında kadınlarını sürükleyerek. Kız arkadaşınızı ikna etmekte zorlanmış olabilir misiniz Türkiye’ye gelirken? Kadınlar bazen bir futbolcunun yabancı bir ülkedeki kariyerini söndürebiliyorlar, "Dönelim, dönelim" diye tutturarak.
Hayır, kız arkadaşım İstanbul’u çok seviyor. Yemeğe çıkmak, şık lokantalara gitmekten çok hoşlanıyor. Arkadaşlarımız da bu şehri çok seviyorlar, çok şaşırıyorlar.

Dışarı çıkınca nerelere gidiyorsunuz?
Sinemaya çok fazla gidiyorum. Sinemaya çok meraklıyımdır. Sonra lokantalara gidiyoruz. Paper Moon, Mezzaluna gibi. Kulüplere gitmeyi ben de, kız arkadaşım da pek sevmiyoruz.

İki hafta İstanbul Film Festivali’nde bir sürü iyi film gösterildi. Gidebildiniz mi?
Hayır, festival filmlerini pek sevmem. Festivallerde nasıl filmler gösterildiğini biliyorum. Daha popüler şeyler seyrediyorum ben. Aksiyon filmleri, komediler. Amerikan sinemasını seviyorum.

Kalede o kadar ilginç şeyler yapıyor, sevincinizi, heyecanınızı o kadar hoş jestlerle belli ediyorsunuz ki, insanlar Galatasaray’ın attığı bir penaltıyı ya da girdiği bir gol pozisyonunu izlemek yerine sizin sevincinizi kaçırmamak için size dönüyorlar. Takım arkadaşlarınız bozulmuyor mu size, bu kadar dikkat çekmenize?
Ben hep böyleyim. Çünkü ben futbolun özünün skor ve skordan duyulan sevinç olduğuna inanıyorum. Bizi harekete geçiren de bu coşkumuz. Galatasaray taraftarı o kadar destekleyici ki, onlar için de seviniyorum gol olunca, hareketlerim iyice abartılı oluyor.

Haç da çıkarıyorsunuz. Dindar mısınız?
Evet, katoliğim.

Ama sizin Kolombiya’da, Latin Amerika’da katolik kilisesinin, katolik rahiplerin durumu Avrupa’dakinden farklı. Sizinkiler ilerici. Sizde kilise diktatörlüklere, baskıcı rejimlerin terörüne karşı bir direniş odağı. Sık sık muhaliflere destek veren rahipler hükümet kuvvetlerince öldürülüyor.
Sizin anlattığınız şeyler politik. Benim dinimim biriciktir ve politikanın üzerindedir. Ben dinimi politikaya alet etmem.

Burada kiliseye gidiyor musunuz?
Evet, Bakırköy’deki İtalyan kilisesine gidiyorum.

Gerçi siz yıllardır, Arjantin, İspanya, Fransa dolaşıyorsunuz ama Kolombiya’yı da özlüyorsunuzdur.
Evet, özlüyorum. Ama yıllar önce çıktım oradan.

"Herkesin aşkı kendine göre büyüktür"
Kolombiya denilince insanın aklına kokain ve M-19 gerillaları geliyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Bizim ülkemiz o kadar güzel bir yerdir ki. Bu problemleri çözecektir ve o zaman dünya Kolombiya’yı farklı değerlendirecektir.

Siz Türkiye’ye gelmeden önce bir İngiliz futbol dergisinde sizin Türk kökenli olduğunuzu okumuştum. Nedir bu?
Hayır, Lübnan kökenliyim. Daha doğrusu annem Lübnanlı.

Brezilyalı romancı Amado’nun "Teresa Batista" adlı romanında bir Brezilyalı şöyle der: "Ha Lübnanlı ha Suriyeli. Hepsi sonunda Türk değil mi?" Oradan bakınca öyle görüyorlar tabii.
Evet, zaten Latin Amerika’da Lübnan’dan, Suriye’den gelmiş bütün göçmenlere "Turco" denir. Bu yüzden de Kolombiya’da herkes bir şekilde Türkiye’yi bilir. Bu "Turco" lafı o İngiliz dergisini yanıltmıştır. Bir de ismimin Ali Faryd Camilo Mondragon olması.

Evde güzel bir yemek kokusu duyuyorum. Burada Kolombiya yemekleri yapıyor musunuz?
Zaman zaman. Ama zaten İstanbul’da Japon, İtalyan, Fransız, her türlü lokanta bulunuyor. Bir de ben ve kız arkadaşım Türk mutfağını çok seviyoruz. Lübnan yemekleri de benziyor biraz Türk yemeklerine. Annem Lübnan yemekleri yapardı. Ben Kolombiya’dayken oradaki Türkler’in lokantalarında Türk yemekleri de yiyordum.

Bu Türklerle Turcolar’ı mı kastediyorsunuz?
Hayır, sizin Türkleri kastediyorum. Nedense Kolombiya’da çok fazla gerçek Türk de yaşıyor.

Bilgisayarınızda sürekli "Te amo (Seni seviyorum)" yazısı geçiyor. Geçen haftaki maçta formanızın altındaki tişörtte de "Te amo" yazılıydı. Burası bir aşk evi galiba.
Bunların hepsi kız arkadaşım için.

Sizinki büyük aşk mı?
Herkesinki kendince büyük aşk değil midir?

Evlenecek misiniz?
Öyle umuyorum.

Bütün bir sezon boyunca Türk futbol kamuoyunda sürekli şikeden, yolsuzluklardan söz edildi. Siz de izlemişsinizdir. Türk futbolunu biraz fazla kirli bulmuş olabilir misiniz?
Hayır, benim oynadığım ya da izlediğim hiçbir maçta, girdiğim hiçbir ortamda bir yolsuzluğa rastlamadım.

Kalmak istiyorum ama kalabilecek miyim?
Galiba Lucescu Galatasaray’dan gidiyor ve yerine Terim geliyor. Terim’in nasıl biri olduğunu biliyor musunuz? Merak ediyor musunuz?
Bir kere ben kim gidiyor, kim geliyor, bunu bilemem ve söyleyemem. Mister Terim’e ilişkin bildiğim burada Galatasaray’ı dört kez şampiyon yaptığı, onunla UEFA kupasının kazanıldığı ve kendisinin Milano’da iyi tanındığı. Mister Lucescu’yla da bu takım Süper Kupa’yı aldı ve ayrıca lig şampiyonu oldu. O da çok iyi bir antrenör. İkisinin de tüm dünyada tanınmasını isterim. İkisi de büyük kişilikler.

Çok yakışıklı olduğunuzun farkında mısınız? Ufacık tefecik futbolculara bile reklam filmi çevirttiklerine göre, siz de teklif almışsınızdır.
Hayır, almadım.

Kızlar size bayılıyor. Galatasaray şampiyon olunca bir futbolcuyla konuşayım dedim. Arkadaşım Elif hemen sizi önerdi.
Yakışıklılığımdan değildir, beni sempatik bulduklarındandır.

Siz neden kaleci oldunuz? Mahalle aralarında futbol maçlarında hep en hantal ya da en çekingen çocuğu kaleci yaparlar.
Ya da en şişmanları. Ama artık mahalle aralarında, çocukların yaptığı maçlarda da bu değişiyor. Ben kaleci olma isteğiyle doğdum.

Takımlarda da en az dikkati kaleciler çeker, gazeteciler en az onların haberlerini yapar. Ümit Karan’a rastladım demin, "Benimle mi röportaj yapacaksınız?" dedi, "Hayır, Mondragon’a gidiyorum" dedim.
Ümit daha çok yapar. Benim ne olacağım belli değil. Kalmak istiyorum ama kalabilecek miyim?




PAZAR