Pazar Agora hırsızları

Agora hırsızları

09.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Agora hırsızları

Agora hırsızları



Tarih meydanlarda yazılır: Yunanlıların "agora"sı, yani meydan kavramı, demokrasinin beşiğidir. Bugün hâlâ meydanlarda kazanılmaz mı seçimler? Devrimlerin ve karşı devrimlerin de kürsüsü farklı değildir. Daha düne kadar At Meydanı’nda asılmaz mıydı idamlıklar? Fermanlar meydanlarda okunmazlar mıydı? Bir çeşit toplum aynası, zamanın televizyonu, propaganda aracıydı meydanlar. Haşmet ve azamet olmadan gösteriş olur mu? İşte bunu bilen imparatorluklar büyük ve güzel meydanlar kurmuşlardır.
Place Vendome ihtişamı kadar mimarisiyle de Paris’in en gösterişli meydanlarından biridir ve öyküsü Fransa tarihinin bir özetidir.

Vendome Meydanı, Güneş Kral 14. Louis’nin emriyle yaptırılmaya başlandığında takvimler 1687 yılını gösteriyordu. Sekiz köşeli ve devlet dairelerinin yerleşeceği sarayların çevrelediği görkemli meydanın ortasına, Louis’nin Roma İmparatoru kılığında ata binmiş bir heykeli yerleştirilecekti. Zamanın ünlü mimarı Jules Hardouin Mansart’ın yönetimindeki inşaat 1699 yılında bitti. Fransa’da öyle iki günde kaldırım döşenmediği gibi, iki-üç yılda meydan da yapılmaz. Hele saraylarla çevreli bir meydan. Ama döşenen her taş, yapılan her bina yüzyılları geçer, binyıllara kalır.
Heykeller hariç.
Güneş Kral, Vendome Meydanı’ndaki atının üzerinde ancak 1792’ye kadar durabildi. Tam 7 Ağustos’ta, cumhuriyetçiler kralın heykelini kaidesinden indirip sol ayağı hariç, atıyla birlikte top dökülmek üzere erimeye gönderdi. Arta kalan sol ayağı bugün Carnavalet Müzesi’nde görmek mümkündür. Vendome Meydanı’ndaki boş kaidenin üstünde, kral yanlısı aristokrat Saint Fargeau’nun kanlı cesedi sergilendi. Napolyon başa geçince, adı henüz Fetihler Meydanı olan Vendome’un ortasına, Austerlitz zaferini simgeleyen bir sütun diktirdi. Ancak 1815 yılında yeniden cumhuriyet ilan edilince, bu sütun da söküldü. Üçüncü Napolyon meydanın ortasına ecdadı Büyük Napolyon’un sütununu yeniden diktirdi. 1871 yılında ise ünlü ressam ve ihtilalci Courbet’nin emriyle sütun yine söküldü. Ancak 1873 yılında Courbet yanlısı ihtilalciler davayı kaybedince, Napolyon sütunu son kez yerine oturtuldu. Sütunun onarım ve yeniden dikim masrafları da ressam Courbet’den tahsil edildi. İyi mi?
Bugün bu meydandaki sarayları, dünyanın en ünlü mücevhercileri ve Ritz Oteli mesken tutmuş bulunuyor. Dolayısıyla yerkürenin en büyük servet sahiplerinin mecburi güzergahı, Vendome Meydanı.
Nerede zengin, orada hırsız kabilinden; Vendome Meydanı artık büyük zenginlerin olduğunca, büyük hırsızların da uğrak yeri. 2001 yılında her biri film gibi tam 170 soyguna sahne oldu Fransa’daki kuyumcular. Şöyle bir düşünecek olursanız, yaklaşık iki günde bir, bir kuyumcu soyuluyor ve bu soygun debisinden aslan payını elbette Vendome Meydanı alıyor. Ama geçen hafta rekor kırıldı ve tam beş kuyumcu art arda soyuldu. Hem de her biri "alınmaz kal’alar" gibi korunmasına rağmen.
Fred mücevher "sarayı"na uygulanan ve başarılan soygun en görkemlisiydi. Gangster çok şık giyimli, tam bir beyefendiymiş ve elinde kocaman bir gül demetiyle çalmış Fred’in çelik camlı kapısını. Kapıyı koruyan izbandut, elinde gül demeti taşıyan bir beyefendiden kuşkulanır mı hiç? Açmasıyla içeri dalan soyguncu demetin içinden püskürttüğü göz yaşartıcı sprey ile korumayı etkisiz hale getirirken, tek bir tabanca eşliğinde, tüm vitrinleri çekiçle kırarak tam 6 milyon Euro’luk mücevher araklamış ve... kayıplara karışmış.
Hepinizin adını duyduğu Boucheron soygunu da fena değildi: Gangsterler yüksek teknoloji kullanmış ve beton eritmeye yarayan lav makinesiyle çelik cam vitrinleri eritip... 300 milyon Euro’luk mücevher çalmışlardı. Birkaç ay önce aynı vitrinler "koç başı" gibi kullanılan bir arabanın vuruşuna dayanınca, dağcı kazmalarıyla parçalanarak teslim olmuşlardı soygunculara.
Kıssadan hisse: Varsıllarla soyguncuların hobileri aynı. Mücevher seviyorlar. Yöntemleri farklı ama mekanı paylaşıyorlar: Kuyumcular.