Pazar "Ah şu kabız" hak huk

"Ah şu kabız" hak huk

14.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Ah şu kabız" hak huk

Ah şu kabız hak huk





İki ay önce erken seçimle ilgili bir testus yazmıştım: "Seçim Girdabı". Demiştim ki, Derviş’in fikri de zikri de belli olmadı mı sonunda? Ekonomiden sorumlu bakanın seçim tarihinin belirlenmesini istediği anda düğmeye basılmış olmadı mı? Gündemin birinci konusu artık erken seçim senaryosu! Bence bu sendrom mendrom değil, bir girdap! Görüldü ki, siyaset apar topar seçime gidiyor. Şimdi yine, büyük felaketin seçim sistemini değiştirmeden seçime gitmek olduğunu vurgulamak istiyorum. Seçim ve partiler yasasının derhal değişmesi gerekiyor. Halihazır sistemden felaket çıktı. Değişmezse yine felaket. Yine keşmekeş. Şimdi kaosa, keşmekeşe bir de tepeden, yandan, içinden bakalım mı?
Son Marmara depreminden sonra yaşamakta olduğumuz keşmekeşin, kargaşanın tamamen zararlı olduğunu düşünebilir miyiz? Geceyle gündüzün... Akla karanın... Bilmesi gerekenle bilmeyenin... Hurafeyle bilimin karıştığı afet günlerinin her şeye rağmen kazandırdığı şeyler olmadı değil. Örneğin, insanlarımızın büyük bir bölümü fay nedir, artçı şok nedir, ivme nedir, betonarme inşaatta etriye nedir, öğrendi. Birbirine karıştırılsa da sismolog, sismograf ve sismogram, Richter ölçeği, depremin şiddeti, büyüklüğü, aletsel kayıt gibi terimler gündelik dile yerleşti. Her şerde bir hayır, her keşmekeşte bir düzen umudu mu var yoksa?
Bir olumlu gelişme daha... Akıl almaz garabet içindeki hukuk keşmekeşi, kendi içinden umut yavrusunu doğurmadı mı sanki? Türkiye’de "gidişat"ın değişeceğinin belki müjdecisi de bu. İnsanlar kendilerini yöneten kanunları merak etmeye başladılar. Bu kanunların sadece meclisin, mebusların, hükümetin, avukatların, hakimlerin, savcıların bilmeleri gereken laflar olmadığını... Kanun metinlerinin de birer okuma parçası gibi yüksek sesle okunup, üzerinde fikir yürütülebileceğini fark ettiler. Afet yasası nedir, sivil savunma yasası nedir, seçim ve partiler yasası nedir, kanun hükmünde kararname nedir, merak etmeye başladılar. Guguk muguk yerine belki böylece yerleşecek gönlümüze "hak, huk, hukuk..." İstanbul Barosu avukatlarından İfaket Aydemir’in yaratıcı katkılarıyla kanunlarımıza sıradan bir vatandaş gözüyle bakma cüretini göstermeye ve en azından kanunlarımızı gündelik yaşamın temel konusu olarak konuşabilmeye buyur ola bu testusta bu kez de...

1- Başlıktaki "ah şu kabız" lafını hukuk dilindeki "ahzükabz" teriminden türettim. Çoğumuzun korkulu rüyası ahzükabz ne demeye gelir acep?
a. Genellikle bir avukata büyük yetkiyle vekaletname vermekten pişman olunup çekilen hukuk melankolisi
b. Para tahsil yetkisi (Arapça’da "ahz" alma, "kabz" tutma kelimelerinden. Telefon ahizesi "ahzödan, tabancanın kabzası "kabzödan gelme)
c. Türk Dil Kurumu yayını Türkçe Sözlük’te "kendine mal etme"
d. Ah zo! Hepsi

2- Kanun külliyatımızda üç adet "1" numaralı kanun var. Üçüncü "1" numaralı kanun, yani sonuncusu, 22 Ocak 1962’den 20 Mart 1980’e süren TBMM’nin ikinci yasama devrinde kabul edilmiş. Peki, ilk iş hangi kanunu çıkarmışlar?
a. TBMM üyelerinin ödenek ve yolluklarına dair kanun.
b. Kızılay’a sadece Kemal Demir’in başkanlık yapabileceğine dair kanun.
c. Asker kişiler tarafından 22-23 Şubat 1962 olayları dolayısıyla veya daha evvel bu olaylara esas teşkil edebilecek mahiyette işlenen fiil ve hareketler için ceza kovuşturması yapılmaması hakkında kanun.
d. Hiçbiri

3- Türk hükümetinin kurulması ve TBMM’nin açılmasından sonra, 24 Nisan 1920’den bugüne yaklaşık kaç adet kanun çıkarılmış?
a. 12 binin üzerinde, tabii bu sayı sürekli artıyor
b. 6666
c. 1001
d. Hiçbiri

4- Devletin üç işlevinden; yani yasama, yürütme ve yargıdan, yasamanın yetkisi mecliste. Meclis yetki yasaları ile bu erkini bakanlar kuruluna devredebilir. Örneğin, zaman zaman olduğu gibi meclis, bakanlar kuruluna yetki verip kendisi tatile çıkabilir! İşte, bakanlar kurulunun çıkardığı kararnamelere "kanun hükmünde kararname" denir. Peki, TC’nin kuruluşundan bugüne yaklaşık kaç adet "KHK" çıkartılmış acep?
a. Binin üzerinde
b. Sayısız
c. 500’ün üzerinde
d. Hiçbiri

5- Halen yürürlükteki kanunlarımız en çok "Türkiye" kelimesi ile başlıyor. İkinci olarak hangi kelimeyle başladığını aşağıdakiler arasında kestirebilir misiniz?
a. Vatan
b. Millet
c. Afet
d. Bazı... Örneğin, "Bazı kisvelerin giyilmeyeceğine dair 2596 sayılı kanun..."

6- Türkiye’de doğal afetlerle ilgili özerk bir otorite kurulmamış. Bilindiği gibi, her afetten sonra o andaki büyük merhamet duygularının telaşla yansıdığı afet yasaları çıkarılır. Sonra da unutulur gider. Taa yeni bir afet vuku bulana kadar. Sonra o afet bölgesiyle ilgili bir yasa daha çıkarılır. Bu böyle gider... Peki, bugüne kadar doğal afetlerle ilgili kaç yasa kabul edilmiş?
a. 5
b. 10
c. 15’in üzerinde
d. Ne kadar deprem o kadar yasa

7- 7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun" ya da kısaca "afetler" kanununun sekizinci maddesi diyor ki:
"Afetlerin vukuunu ihbar veya yardım talepleri için yapılacak telgraf, telefon, telsiz muhaberelerini, telgraf ve telefon merkezleri, ......... ......... her işi tercihan parasız kabule ve muhataplarına ulaştırmaya mecburdurlar."
Bu maddeye göre,
a. Depremin vuku bulduğu saatteki konuşmaların ücretini ödemeyebilirsiniz. Faturaları inceleyelim.
b. Cep telefonlarının, depremin olduğu anlarda neden birden sustuğu anlaşılıyor!
c. Kanunları herkesin okumasında yarar var.
d. Hepsi veya hiçbiri

8- Çok ilginç kanunlarımız ve kanun adlarımız var. Örneğin, 1776 sayılı "Kuvvetli Tayın Kanunu". Önemli harekatta ve büyük manevralarda askerin daha fazla gıdaya ihtiyacı olduğu düşünülerek, er başına günlük tayın istihkakı listesi aşağıdakilerden hangisidir?
a. Bir fırın ekmek
b. Ekmek yoksa pasta
c. Bin gram ekmekle başlayıp, gramajı belirlenmiş bir temel gıda listesi
d. Hepsi

9- Yine ilginç kanunlarımızdan, 688 sayılı "Yerli Kumaştan Elbise Giyilmesine Dair Kanun" kaç yılında çıkarılmış?
a. 1925
b. 1935
c. 1945
d. 1955

10- Okuma yazma seferberliğinin temel kanunu, 2841 sayılı "Zorunlu İlköğrenim Çağı Dışında Kalmış Okuma- Yazma Bilmeyen Vatandaşların, Okur-Yazar Duruma Getirilmesi veya Bunlara İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yaptırılması Hakkında Kanunöda zorunlu ilköğretim çağı dışında kalanlar kimleri ifade ediyor?
a. Okuma yazma öğrenmeden ölüp gidenleri
b. 14 yaşını geçenleri
c. Kırk beş yaşını dolduranların kursa katılmaları isteğe bağlı
d. Hiçbiri

11- Onuncu sorudaki kanunu uygulamayan, zorunlu ilköğretim çağı dışında kalanlara kurs açmayan, kısaca görevini yapmayan yöneticilere 2841 sayılı kanun ne ceza öngörüyor?
a. Beş bin liradan yirmi beş bin liraya kadar hafif para cezasıyla cezalandırılırlar.
b. Halk içinde teşhir edilerek kınanırlar.
c. Kanunu yüz defa tahtaya yazma cezası.
c. El insaf!

Yanıtlar: 1) b ve c, 2) a, 3) a, 4) c, 5) d, 6) c, 7) d, 8) c, 9) a, 10) b, 11) a