Pazar Alaska'da yaz tatili

Alaska'da yaz tatili

27.08.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sami Kohen yıllık iznini Alaska'da geçirdi: "Yaz tatili buzullar arasında geçirilir mi? Ben gemiyle Alaska'nın dev buz kütleleri arasında dolaştım ve bu tatilden çok memnun kaldım"

Alaskada yaz tatili

Denizi severim ama buzulları da bir o kadar merak ederim. Hele daha önce Norveç'in fiyortlarını gördükten sonra...Böyle bir seyahat ancak yazın yapılır. Buzullar diyarında havanın biraz yumuşadığı, uzun aydınlık gecelerin yaşandığı mevsimde ve de dev transatlantiklerin konforu içinde...Kanada'nın Vancouver kentinden itibaren geminiz kuzeye, yani Alaska'nın güneydoğu bölgesine doğru ilerledikçe, farklı bir dünyaya girdiğinizi hissediyorsunuz. Birbirlerine yaslanmış karlı dağlar, denizin kenarına kadar inen ormanlar, araya sıkışmış ufacık bir balıkçı köyü veya geçmişte altın arayıcılarının yerleştiği şimdi ise turistik gemilerin uğradığı ufak kasabalar... Masmavi -ve bu mevsimde nispeten durgun- bir deniz... Ve bazı noktalarda denizle adeta kucaklaşan buzullar.Bu arada geminiz seyrederken, güverteden yer yer denizde nefes almak için yüzeye çıkan ve su fışkırtan balinaları veya sahillerde yaşayan kartal ve benzeri kuşları izleyebiliyorsunuz. Karaya çıkıp otobüs veya trenle daha içerlere doğru giderken, vahşi doğanın etkileyici özellikleriyle birlikte, siyah ayılarla karşılaşabiliyorsunuz.Binlerce yıldan beri değişmeyen doğanın engin güzelliği, vahşiliği, sükuneti sizi büyülüyor. Bir hayal alemindesiniz sanki. Ta geminin içindeki hareketli yaşama dönünceye kadar... Tatil için Alaska'ya gideceğimi söylediğimde, gazetedeki arkadaşlarım bunu garipsediler. "Buralarda deniz sahillerinde dinlenmek varken, dünyanın öbür ucundaki buzullar diyarında ne işin var?" diye takıldılar... Geminin kaptanı müjdeyi verdi: "Hubbard buzullarına yaklaşıyoruz. Hava şartları bu yaz ilk kez bu kadar müsait. Çok şanslısınız. Buzulların yakınına kadar sokulabileceğiz ve orada kendi eksenimizde bir manevrayla dönebileceğiz."Buzulların çeşitleri var. Hubbard'dakiler, "denize kayan buzullar" cinsinden ve en büyüğü: Genişliği 10 kilometre... Derinliği, yerine göre 500-700 metreye kadar gidiyor.Karşınızda denize inen bembeyaz -ama yer yer mavimtrak- geniş ve yüksek bir buz tabakası görüyorsunuz. Sessiz ve hareketsiz... Ancak geminiz denizin yüzeyindeki buz parçaları arasında esas "glacier"nin 100-150 metre yakınına gelince, bunun o kadar sessiz ve hareketsiz olmadığını fark ediyorsunuz.Küresel ısınmanın etkisiBirdenbire dağlardaki kayaların dinamitle patlatılmasına benzer bir gürültü. Ardından buzulun bir yerinden aşağıya, denize doğru bir hareket... Evet, o noktada bir çatlama var ve buz tabakaları hızla denize yuvarlanıyor. Denizden adeta bir toz bulutu kalkıyor... Dakikalar sonra, etraf yatışınca, suyun sathında, yüzen buz bloklarını görüyorsunuz.Alaska'nın efsanevi buzulları sadece "Hubbard geçidi" diye de anılan bölgede değil. Alaska'nın yüzölçümünün yüzde 5'ini -çeşit çeşit- buzullar kaplıyor.Gelin bir başka bölgedeki buzullara bakalım. Alaska'nın başkenti Juneau'dan otobüse binip yağmur ormanları arasından geçerek bir saat sonra Mendenhall Glaciers'lere ulaşıyorsunuz. Bu bölgenin özelliği buzulların hızlı şekilde "geri çekilmesi"... Bize bilgi veren bir jeologa göre, Mendenhall buzullarının sathı 1765'te 3,4 kilometrekareyken, şimdi bu 2,2 kilometrekareye çekilmiş. Son 40 yıl içinde de hava sıcaklığında 4 derecelik bir artış kaydedilmiş. Sonuç: Buzulların çekilmesinden sonra, ortaya çıkan topraklar, yakındaki ormanlardan esen rüzgarın da etkisiyle, bir bitki örtüsü altına giriyor ve yeşilleniyor..."İşte, küresel ısınmanın etkisi" diyor jeolog. "Ekolojik bir değişime yol açacak. Nitekim bazı hayvan ve balıkların göçü söz konusu.""100 yıl sonra ne olacak buranın hali?" diye soruyoruz.Yanıtı hazır: "Gelin 100 yıl sonra burada buluşalım, o zaman değişimi görürsünüz!" Hava son 40 yılda 4 derece ısınmış Bizi Alaska'ya götüren Seranade of the Seas gemisi 90 bin tonluk, 13 katlı dev bir transatlantik. 2 bin 500 yolcu kapasiteli. Gemide 800 kişi çalışıyor.İlk tanıtım konuşmasında kaptan, personelin tam 55 ülkeden geldiğini söylerken, "Burası bir Birleşmiş Milletler gibi. Ama burada herkes birbirleriyle çok iyi anlaşıyor" diyor!Bizim için gemideki ilk sürpriz, personelden bir Türk ile karşılaşmamız oldu. Mersinli Mahmut Girani, ABD'de okuduktan sonra, geminin ait olduğu denizcilik şirketine girmiş, şimdi bu gemideki esas restoranın müdür yardımcılığına kadar yükselmiş.Girani'ye sorduk "Başka Türk var mı?" diye. "Çok var" deyince şaşırdık ve sevindik tabii... Bu gemide halen biri genç kız 12 Türk çalışıyor. Çoğu garson. Bazısıyla tanışıp konuştuk. Hepsi çok memnun. İyi ücret alıyor ve gemide masraf olmadığı için para biriktirebiliyorlar...Esas büyük sürprizle, ilk indiğimiz limanda, Skagway'de karşılaştık. Burası 19'uncu yüzyılda altın arayıcılarının kurduğu ve Alaska'nın "son hududu" diye adlandırılan eski bir kasaba. Şimdi altın falan yok. Turistik gemilerin uğrak yeri olduğu için pek çok dükkan var. Tıpkı Karayip Adaları'nda olduğu gibi, yolcular inince dükkanlara dalıp bol bol alışveriş yapıyor.Bu dükkanlardan biri olan Loom, yerli Totem motifli kilim satıyor. Evet, kilim. Sahibi bir Türk: Erol Kılıç. Türk yardımcısından Kılıç'ın yeni siparişler vermek için İstanbul'a gittiğini öğreniyoruz.Soruyoruz "Başka Türk var mı?" diye. Var. Yandaki Goodmark mücevher dükkanının yöneticisi Daryo Pardo... Onu işbaşında görüyoruz. Genç ve dinamik. Yeni evlendiği Meksikalı eşi de onunla birlikte çalışıyor. Goodmark'ın Meksika dahil Karayipler'de ve New York'ta olmak üzere 12 dükkanı var.Altı yıldır yurtdışındaki bu işte çalışan Pardo yeni açılan dükkanlara hız vermek üzere, o yerlere gönderiliyor. Şimdi Skagway'de. Yanında Murat Özuzun adında bir başka Türk de çalışıyor. "İşte küçücük Skagway'de dört kişilik bir Türk cemaati oluşturuyoruz" diyor.Düşünün: Türkiye nire, Alaska'nın "son hududu" Skagway nire! 4 kişilik Türk cemaati Alaska ABD'nin en geniş (1,7 milyon metrekare) eyaleti. Ancak 6 milyonluk nüfusu var. Bunun bir milyonu da yerli halkı.Binlerce yıllık bir tarihe sahip yerlilerin üç esas aşireti (klan) Tlingit, Haida ve Tsinshian, modern yaşama ayak uydurmakla beraber, dillerini ve kültürlerini koruyorlar. Kendi köylerinde yaşam çok eski geleneklere göre devam ediyor. Bu köylerde eski totem sütunları ve rengarenk totem motifli evleri görmek mümkün.Yerliler yönetim olarak da özerkliklerini sürdürüyor. Merkezi hükümet onların yaşam şekline, kültür ve geleneklerine saygılı. Hatta bu özelliklerini ve tarihi mirası korumaları için de yardımcı oluyor.Bu politika işe yarıyor. Turistler için totem kültürü buzullar kadar bir cazibe noktası ve bölge için önemli bir gelir kaynağı. Tarihi miras