Pazar “Altın Portakal’ın yanına bir de ‘Halkın Portakalı’nı koyduk”

“Altın Portakal’ın yanına bir de ‘Halkın Portakalı’nı koyduk”

30.09.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

6 Ekim’de açılışı yapılacak Altın Portakal bu yıl yine “olaylı” başlıyor. Önce jüri başkanlığına Hülya Avşar’ın seçilmesiyle koptu kıyamet. Ardından Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın yaptığı basın açıklamasında kendisinden önceki başkan döneminde yapılan 2008 Altın Portakal’ının bütçesindeki soru işaretlerini ortaya döktü.

“Altın Portakal’ın yanına bir de ‘Halkın Portakalı’nı koyduk”

Adana Altın Koza Festivali zaten hakaretamiz sözlerle, protestolarla sona ermişti. İnsan ister istemez merak ediyor, neden bu festivaller bir türlü “sinemayla” gündeme gelmiyor? Mustafa Akaydın ile buluşmamızda esas sorum buydu. Akaydın hiç gerilmeden, tebessümünü, esprisini eksik etmeden cevaplandırdı sorularımı. Bu yıl Altın Portakal’ın teması olan mizaha ne kadar önem verdiğini de şu cümleyle anlattı: “Aziz Nesin’in yeteneğinin onda biri bende olsa ben bu ülkeyi çok güldürürdüm”.

Haberin Devamı

“Altın Portakal’ın yanına bir de ‘Halkın Portakalı’nı koyduk”

“Bugüne kadar halkla Altın Portakal sadece kortejde buluşmuş. Biz Antalya halkının kendi senaryosunu yazan, kendi kurgusunu, çekimini, oyunculuğunu yapan bir halk olmasını hedef aldık. Bu, dünyada yok.”

Neden bu yılın festivaline 2008 harcamalarını gündeme getirerek girmeyi tercih ettiniz?

Bu, benden kaynaklanan bir konu değil. Belki farkında oldunuz ya da olmadınız, 2009 yılında benim belediye başkanı seçilmem AKP çevrelerinde ciddi bir sükutu hayal yarattı. Sık sık değişik yöntemlerle üstüme geldiler. Antalya’da bilinen üç festival vardı, bunu dört yılda 13’e çıkardık. Benim kültür sanat harcamalarımı çok eleştiri konusu yaptılar, bu da bende cevap verme zorunluluğu yarattı. Dedim ki bakın 2008’de sizin harcadığınız bu. Benim 2009’dan bu yana harcamalarım bu. Ve ben sizin sadece Altın Portakal’a harcadığınız parayla Antalya’nın neredeyse bütün bir yılki kültür sanat etkinliklerini yapıyorum.

Haberin Devamı

Bunları Altın Portakal bittikten sonra açıklasaydınız...

O zaman da güncelliğini yitirirdi. Nereden çıktı bu adam, ne konuşuyor derlerdi.

Sizce festival neden içeriğiyle gündeme gelmiyor?

Buna iki türlü cevap verebilirim. Birincisi, bütün dünyada da böyle ama galiba Türkiye’de daha fazla. Sanatla ilgili bir festival düzenliyorsanız bunun magazinel değeri çok yüksek oluyor. Bu işin doğasında var bu. Altın Portakal’n ilk kurgulandığı 1963’ten beri basındaki haberlere bakarsanız bu özelliğini hiç kaybetmediğini görürsünüz. Hatta ilk yıllarda skandal niteliğinde şeyler var, şimdi biraz daha düzey yükseldi. İşin bir de siyasi tarafı var. Politik bir kişilik olduğum için sataşıyorlar.

2008’de 15 milyon dolara mal edilmiş festival. Siz ise dört yıl boyunca toplam 3 milyon 250 bin dolara yaptım diyorsunuz.

Evet, önümüzdeki seneyi de yaparsam beş yıllık harcamam bir 2008 bütçesi kadar olur diyorum.

Maliyetlerini karşılaştırdığınız festivallerin içeriği aynı mı?

Bizim yaptığımız daha zengin. Biz halkla bütünleşme boyutunda çok özel mesafeler kat ettik. Mesela Altın Portakal dahilinde Burdur ve Isparta’da etkinlik düzenliyoruz. Altı ilçeye, 15 beldeye yayıyoruz festivali. Bunlar geçmişte sadece Antalya’nın merkezinde yapılıyordu. Geçen sene 750 etkinlik yaptık. Ve Halkın Portakalı diye bir yan festival yarattık, ki çok önemsiyorum.

Haberin Devamı

Bu yıl festivalinize devlet desteği ne kadar?

Şu an itibariyle 500 bin lira. 2008’de, Menderes Türel’in başkan olduğu sene 7 milyon 700 bin liraydı.

Fazlasını talep ettiniz mi?

Hep ederiz ama gelmez.

Gerekçe nedir?

Gerekçe yok. Sözel gerekçe, “Çok festivallerimiz var, bölüştürmek zorundayız”.

“Altın Koza tarih değiştirerek ayıp etti”

Altın Koza ile aynı sözü söylemiyor musunuz?

Altın Koza hakkında eleştiri yapma hakkını kendimde görmüyorum. Ama ufak bir şeye dokunmam lazım. Biz yaz başında mutlaka sinemanın sivil toplum örgütleriyle toplantı yaparız ve orada bu konular tartışılır. Türkiye’de üç önemli film festivalinin arasında dört aylık periyotlar vardır. Altın Koza’nın zamanı haziran ayıydı, son yıllarda giderek ekime doğru çekmeye başladılar. Bu, benim tarafımdan değil sinemanın sivil toplumu tarafından ayıp bir iş olarak değerlendirildi.

Haberin Devamı

“Film sanatını halka öğretmek, Halkın Portakalı işte budur”

Nedir Halkın Portakalı?

Bugüne kadar halkla Altın Portakal sadece kortejde buluşmuş. Biz Antalya halkının kendi senaryosunu yazan, kendi kurgusunu, çekimini, oyunculuğunu yapan bir halk olmasını hedef aldık. Bu, dünyada yok. Biz her sene Ağustos ayında Antalya halkını eğitici bir grupla buluşturuyoruz. Bu sene 6-90 yaş grubunda 203 kişi müracaat etti. Eğitim veriyoruz, teknik olanakları temin ediyoruz, kısa metrajlı filmlerini çekiyorlar ve yarışmaya katılıyorlar. Bu yıl 12 grup yarışıyor. İlk üçe ödüllerini dağıtacağız. Film sanatını halka öğretmek, Halkın Portakalı bu.

Size göre Altın Portakal’ın alameti farikası bu halkın festivali olmak mı?

Evet. Biz halkın film festivaliyiz. Yeşilçam bizim için birinci hedef. İstanbul Film Festivali uluslararası sinemanın festivali. Biz ulusal sinemaya destek veriyoruz.

Haberin Devamı

“Kendimizi Hülya Avşar’a ödül vermiş sayıyorum”

Jüri Başkanı Hülya Avşar için “Entelektüel birikimi beni ilgilendirmiyor” dediniz. Jüri başkanlığı için kriterleriniz ne?

Çok sabit bir kriterimiz yok. Antalya Altın Portakal film festivali halka çok mal olmuş, ulusal sinemanın festivalidir. Entelektüel birikimi ve mesleki deneyimi olan, sanata katkı yapmış olan insanları dışlamıyorum. Nitekim ilk jüri başkanımız Erden Kıral’dı. Halk bilmez yeteri kadar. Ama bizim için asıl önemlisi, halka mâl olmuş sanatçılarla beraber bunu yapmak. Hülya Avşar’ın entelektüel birikimi de özel yaşamı da beni ilgilendirmez; halka çok mâl olmuş bir sanatçı. Burada halk nazarında popülarite önemlidir. Ben de kendini entelektüel kabul eden bir solcu aydınım. Ama hiçbir zaman bir başkasının entelektüel birikimini ölçmek gibi bir saygısız yapmam. Herkesin kendine göre bir entelektüalitesi vardır, sokaktaki çöpçünün de vardır. Ama onu ölçme hakkını kimse kendinde görmemeli.

Halkın sevmesi sizin için en önemlisi, anladım. Hülya Avşar’ın seçiciliğine güveniyor musunuz?

Burada jüri başkanının seçiciliği çok önemli değil.

Nasıl?

Jüri başkanının seçim kriterleri, jürisine hakim olması ve sinema sanatı konusunda bilgili olması önemli. Çünkü jürinin içinde çok değerli isimler var. Türkiye’de kimsenin tanımadığı UCLA’den gelen bir akademisyen hanım var, Barbara Boyle. Bana göre sosyolog olarak Mine Kırıkkanat çok önemli bir isim. Ayşegül Aldinç bana göre son derece önemli bir isim. Yönetim çok önemli.

Geçen yıl yaptığımız bir söyleşide Hülya Avşar, “Artık benim oyunculuğumu değerlendirme hakkı hiç kimsede yok. Şimdi bana verilen ödülü ben hakaret olarak kabul ediyorum” demişti. Ne diyorsunuz?

Ben kendimizi aslında Hülya Avşar’a ödül vermiş sayıyorum. Çünkü Altın Portakal’ın jüri başkanlığı bence onursal anlamda en büyük ödüllerden birisidir. Ama Altın Portakal heykeli vermiyoruz.

Uluslararası jüri başkanı neden Istvan Szabo? Halkın sevdiği jüri başkanı kriterinize göre Jim Carrey de olabilirdi.

Uluslararası jürinin ayrı bir özelliği var. Halkın sevgisi kriteri hiç güdülmüyor. Oraya davetle geliyor filmler.

Nasıl, anlamadım?

Biz davet ediyoruz, böyle bir festivalimiz var, şu şu filmleri yarışmada görmek istiyoruz diyoruz.

Biraz tuhaf değil mi?

Böyle kurgulanmış, yıllardır böyle. Hiç kimse Altın Portakal’ın geçmişinde ve bugününde bir Cannes Festivali düzeyine ulaştığını iddia edemez. Onun için böyle bir yöntemin doğru olduğunu düşünüyorum.