Pazar "Artık asker veya ajan olmam"

"Artık asker veya ajan olmam"

25.11.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Adaptation" ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ı kazanan, bugünlerde "Krallık"ta izlediğimiz Chris Cooper: "Yaratıcı olmamız gereken bir meslekteyiz ama endüstrinin hayal gücü kısıtlı. Bir filmin ardından altı ay boyunca hep aynı karakterleri öneriyorlar. Mesela artık FBI ajanı ya da asker rollerini kabul etmiyorum"

Artık asker veya ajan olmam

Amerikan bağımsız sinemasının yıldızlarından, Hollywood'un ise Oscar'lı yardımcı oyuncularından Chris Cooper, John Sayles retrospektifi için Selanik'teydi. Hollywood'a hep mesafeli duran sol kanat sinemacıların önde gelenlerinden John Sayles'ın vazgeçilmez oyuncusu Cooper, Hollywood'un da gözdelerinden biri. En yeni filmi "Krallık" şu sıralarda Türkiye sinemalarında gösteriliyor. "Hep aynı kişiyi oynasam çok sıkıcı olurdu" Siz sormadan yanıtlayayım sorunuzu: Büyük aktör George C. Scott müthiş bir iş çıkardı "General Patton"da. George C. Scott nefret ederdi Patton'ın politikasından ama harika bir performans verdi. Ben çok muhafazakar, sağ eğilimli bir ailede büyüdüm. Hayatımda bir noktaya gelene dek hep şunu sorguladım: "Bana öğretilenler, beni etkileyenler doğru mu?" O noktada da "Hayır" oldu cevabım.Eğer bir karakteri doğru eğilimli tavır ve inançlarla oynayabilirsem, bu onu meydana getiren değerler sistemini kavrayabildiğim içindir. John Sayles ile "Lone Star"ı yaparken George W. Bush'u ima ettiğini biliyordum. "Bu fırsatı es geçmem" dedim. O karakterde doğruları söylüyorduk. Film gişede pek iş yapmadı ama John Sayles'in dehasını kanıtlar. O film çıktığında "Bush ve kabinesinin amaçlarını desteklemezseniz hainsiniz" propagandası yapılıyordu. Ama John o dönem muhalefetin başını çekti ve şimdi ülkenin yüzde 75'i aleyhe döndü. ABD'de bugünlerde özellikle sinema ve doğrudan Hollywood politik yönden bölünmüş durumda. John Sayles filmleri dışında rol aldığınız filmlerin bazıları sizin görüşünüzden farklı. Hem muhalif "Syriana"da rol aldınız hem tersi yöndeki "Krallık"ta. Hem "Jarhead"de hem "Bourne Supremacy"de... İki örnek vereyim: Yıllar önce Mel Gibson ile yaptığım "Vatansever" ve "Krallık"... Bu iki filmde aynı şey oldu. "Vatansever" tamamen tarihi gerçeklere dayanacaktı. Ben hakiki Harry Lee'ye çok yakın olan karakteri, Mel Gibson da başka tarihi kişiliği canlandıracaktı. İlk defa Smithsonian Enstitüsü tarihi gerçeklere uygunluğu nedeniyle bir filme destek verecekti. Çekimlere başladığımızda Hollywood yapımcıları filme daha çok şiddet eklemeye, çekimlerin ortasında ise öyküyü değiştirmeye başladı. Karakterlerimizin adı da değişti çünkü tarihi gerçekler pencereden dışarı atılmıştı. "Krallık"ta ise senaryo her elden geçirildiğinde cesaretim arttı çünkü çok güncel, ciddi bir meseleyle uğraşıyorduk. Yeniden yazımlar meseleye daha duyarlı hale geldi. Çekime başladığımızda ise bir kez daha öykü saldırgan ve intikam dolu hale geldi. Yine de şunu söyleyeyim: Filmi birçok Suudiye gösterdiler, garip gelecek ama hepsi çok takdir etti! Dengeli olduğunu söylediler. Size önerilen rolü beğenir ama senaryoyu beğenmezseniz ne yaparsınız? Sadece karaktere mi odaklanırsınız? George C. Scott misali hiç sevmediğiniz filmleriniz var mı? Bunun nedeni gençliğimde aldığım eğitim. New York'ta Stella Adler, Vin Henman ve Bob MacAndrew ile çalıştım. Hepsinin bana öğretecek özel bir şeyi vardı. Tiyatrodan geldiğim için somut olarak kendimi oynamıyorum. Eğer hep aynı kişiyi oynasam çok sıkıcı olurdu. Bu karakterleri canlandırırken kendimden kurtulmaya çalışıyorum. Kendi dünyamdan çıkıp onların dünyasına giriyorum. Bunun fiziksel bir değişim getirip getirmediğini bilmiyorum. Getiriyorsa çok iyi. Size özellikle son yıllarda benzer roller veriliyor ya askersiniz ya devlet hesabına çalışan birisiniz. Buna rağmen her seferinde kendinizi tanınmaz hale getirecek kadar değişebiliyorsunuz. "Bir aktör hariç kimseyle sorun yaşamadım" ABD'de bütün marketlerde Hollywood'un en itici yanlarına ve kişilere odaklanan dedikodu dergileriyle dolu, kasaya yakın bir reyon bulunur. Ben çok şanslıydım, bir aktör dışında bu meslekteki kimseyle sorun yaşamadım. Hepsinin ailesi ve kişisel sorunları vardır ama günde 16 saat çalışırlar. Bu dergilerde egoları üzerine, kaprisler yaptıkları ve seti terk ettiklerine dair ne okursanız okuyun çok küçük bir yüzde. Endüstri bildiğim kadarıyla hoşgörü göstermiyor artık bunlara. Birçok filminizde Robert de Niro'dan Meryl Streep'e starlardan oluşan kalabalık kadrolarla çalıştınız. Bu durum sette bir avantaj mı, yoksa egoların çatıştığı bir dezavantaj mı? "İşten uzaklaşmayı bilmek gerek" Tek düş kırıklığım şu: Çok yaratıcı olunması gereken bir meslekteyim ama film endüstrisinin hayal gücü kısıtlı. Show business'ın business tarafı da var. Örneğin "Jarhead" ya da "Medusa Darbesi" gibi filmleri yaptıktan sonra altı ay boyunca gelen teklifler ya asker ya FBI ajanı oluyor! Sonunda bu tür karakterleri reddetmeye karar verdim. Yardımcı oyuncu olarak görevim başrol oyuncusunun iyi görünmesini sağlamak. Benim potansiyelime erişemezlerse bu onların sorunu. Çok iyi bir yardımcı oyuncu olmanın zararını gördünüz mü hiç? Çoğu filminizden sonra başrol oyuncusu değil, siz konuşuluyorsunuz. Oscar'ın benim için bir anlamı var: Yaptığınız işin tanınması. Tamamen dürüstçe bir şey mi? Hiç sanmam. Yıllardır müthiş performanslar veren olağanüstü yetenekli insanlar var. Ancak bazıları tanınacak kadar şanslıydı. Oscar hayatımı değiştirmedi. Hollywood'da yaşamıyorum. Benim için en sağlıklı, en sağduyulu olan işimi yapıp Massachusettes'deki evime dönerek normal hayatımı sürdürmek. Manavda beni tanıyorlar ama insanlar o kadar iyi ki özel hayatıma saygı gösteriyorlar. Her seferinde eve dönmenin heyecanını duyuyorum. Hollywood'da herkes sürekli iş konuşuyor, fazla geliyor bana. İşe saplanıp kalmamalı, işten uzaklaşmayı bilmek gerek. Oscar'ın sizin için bir anlamı var mı?