Pazar Başkasının patatesinde gözü olmayanların ülkesi

Başkasının patatesinde gözü olmayanların ülkesi

09.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Birçok kez hayranlıkla fotoğrafını seyrettiğim bu eşsiz manzaranın içinde dolaşmak inanılmaz bir duygu. Bugünlerde kıyamet söylentileriyle gündemde olan PERU’nun her köşesi ayrı bir sahne... Ruhlarında barış olan ve kıskançlık taşımayan bir halk...

Başkasının patatesinde gözü olmayanların ülkesi

Başkasının patatesinde gözü olmayanların ülkesi

Haberin Devamı

Seyahatlerinde sıradanlığın dışına çıkmak isteyenler için Peru mutlaka ziyaret edilmesi gereken farklı bir dünya. Yolculuk oldukça uzun (Amsterdam’dan 13 saat). Toplam süre ise 20 saati geçiyor. Yüksek irtifada (3 bin-4 bin) efor harcamak, hatta uyumak bile zor, dolayısıyla seyahat yorucu. Ancak bir o kadar da görsel ve ruhsal olarak dinlendirici. Tarihi yerleşim olarak Ollantaytantambo, doğa olarak Machu Picchu, şehir olarak Cusco, yemek ve eğlence için Lima, fotoğraf olarak ise; pazar yerleri ve tren yolculuğu favorimdi.

Başkasının patatesinde gözü olmayanların ülkesi

Seyahat arkadaşlarımız Aygüler ailesi ve eşimle birlikte Titicaca sahilinde bir kasabada yöresel yemekleriyle bizi öğlen yemeğinde ağırlayan aileyle birlikte fotoğraf çektirdik.

Yazılı tarihleri yok, çoktanrılı dinleri var
Bildiğiniz gibi İnka İmparatorluğu, Kolomb öncesi Amerika’nın en büyük imparatorluğudur. En parlak döneminde bugünkü Kolombiya’dan Arjantin ve Şili, Ekvador, Peru ve Bolivya’ya uzanıyordu. Bu imparatorluğun benzerine az rastlanır bir özelliği, özgün bir devletçi örgütlenmeyle kendisini oluşturan halkların sosyo-kültürel çeşitliliğini tek çatı altında birleştirebilmiş olmasıydı. İnka İmparatorluğu böylece toprakları üzerinde sayıları 700’ü aşan farklı dillerde konuşan birçok farklı halkı bir araya getirebilmişti.
İmparatorluğun idari, siyasi ve askeri merkezi; yarı efsanevi bir kişilik olan Manco Capac liderliğinde kurdukları, günümüzde Peru’da bulunan Cusco kentidir. İlk kez Peru’nun dağlık arazilerinde bir oymak olarak ortaya çıkan İnkalar önce krallık, daha sonra imparatorluk haline geldiler. Hiçbir yazılı tarihi olmayan bu imparatorluk çok tanrılı bir dine inanıyordu. Politeizm, animizm ve şamanizmin bir karışımı olarak ifade edilebilecek İnka dininde tanrı, “İnti”dir (Güneş tanrısı). İnkalar bu tanrının bedenlenmiş temsilcisi olarak gördükleri imparatorlarını “güneşin oğlu” diye tanımlardı. İnka inanışına göre ölüm bir son değil. Öteki alemde iyi bir yer edinmek için dünyadayken üç ilkeye uymaları gerekiyor: çalmamak, tembel olmamak ve yalan söylememek.
1532’ten itibaren tamamen İspanyol sömürgesi altında kalan bu renkli insanları Asya ve Avrupa’dakilerle mukayese ettiğimizde teknoloji açısından geri kalmış olarak görüp hayret ediyoruz. Ama aslında hayret edilecek daha önemli bir gerçek var. Bir tarafta yapı, silah, araç olarak çok geriyken öbür tarafta doğayla uyum, astronomi, hümanizm ve yaşam mutluluğu olarak son derece ileri bir çizgidelermiş. İspanyolların arayıp da bulamadığı altın ve gümüşü değerli görmezken İspanyolların gelişiyle ilk defa gördükleri atları ise tanrı zannedecek kadar naiflermiş.

Haberin Devamı

Başkasının patatesinde gözü olmayanların ülkesi

Haberin Devamı

Peru'da ana besin kaynağı olan patatesin iki bin çeşidi var.

Yanınızda bol bozuk para bulunsun

Orient Express’in organize ettiği iki harika tren yolculuğu yaptık. Yemekleri, canlı müziği, en arkadaki açık vagonu, devamlı değişen manzarasıyla 10 saatin nasıl geçtiğini anlamadık. Peru’da fotoğraf çekerken çektiğiniz her kare için “propena” veriyorsunuz yani “bahşiş”. Peru’ya gidecek kişilere tavsiyem her zaman yanlarında bozuk para bulundurmaları.

Haberin Devamı

Başkasının patatesinde gözü olmayanların ülkesi

Konforlu trenler ve tren arasında kalan pazarlar ve raylarda dolaşan insanlar...

“Hazır değilseniz bırakın, transa geçemezsiniz”

Şamanlar tüm tapınaklarda ve önemli dini merkezlerde yaşıyorlardı. Kadın şamanlar doğaüstü yeteneklere ilişkin uygulamalar yapıyorlardı. Diğer şamanist kültürlerdeki klasik yaşam ağacı ve üç alem kavramlarına İnkalar’da da rastlanmaktadır. Gerçek bir İnka olduğunu söyleyen rehberimizin her fırsatta bize anlattığı üç alem inanışı İnkalar’da, İnka haçı denilen “Chakana” sembolüyle simgeleniyormuş. Bunlar Hana Pacha (tanrıların bulunduğu semavi alem), Kay Pacha (yaşadığımız orta alem) ve Ucu ya da Urin Pacha (yeraltı tanrılarının hükmettiği, ölenlerin ruhlarının uğradığı yeraltı alem ya da cehennem). Ayinlerde transa geçip bu alemler arası yolculuk yapma birçok filmde gördüğümüz çok enteresan sahnelerdir.

Biz de, merakımızdan “Böyle bir ayinde şansımızı deneyebilir miyiz?” diye sorduğumuzda rehberimizden çok ilginç bir cevap aldık. “Hazır değilseniz bırakın transa geçmeyi sağlığınız için tehlikeli bile olabilir” dedi. “Patates yetiştirmek için bile toprağı hazırlamanız gerekir, mental olarak hazır değilseniz ruhsal olarak bir şey yaşamazsınız...” Israrlarımızdan sonra bir “yerli medicine man” bize “arınma töreni” yaşattı. Şaman bir örtünün içinde her bir objeyi kutsadıktan sonra paketleyip bizi bu paket ile baştan aşağı temizledi. Sembolik olarak üç koka yaprağı verdi. Üç dileğimizi diledik. Tanrılara sunulan birçok hediye, yumurtayla yapılan fal, kartal kanadıyla uçurulan kötü ruhlar ve sonunda çanla gelen uyanış... Daha sonra şaman bu paketi toprak anaya savuracağını söyledi ve törenimiz bitti.

Koka yaprakları Coca Cola ve anestezi için kullanılıyor

Cusco Havaalanı’na inince (aslında tırmanınca) ilk iki şeyle tanıştık; oksijen tüpü ve koka çayı. Her ikisi de yüksekliğe bağlı rahatsızlıklara iyi geliyordu. Koka yapraklarının Coca-Cola’dan anesteziye kadar çeşitli kullanım alanları var. Hatta trans alemlerinin de başoyuncusu. Üç yaprak kokayı üfleyip dilek tutmak ise kutsal bir ritüel.
Hayranlıkla fotoğrafını seyrettiğim bu eşsiz manzara... Her köşesi ayrı bir sahne... Ruhlarında barış olan ve kıskançlık taşımayan bir halk... Rehberimiz “Biz hâlâ da böyle düşünürüz” derken; “Bana yetecek kadar patatesim varsa, başkasının patatesinde neden gözüm olsun ki?” örneğinin, “servet eşittir patates” sembolizminin; kafamda yarattığı sevimli kavram karmaşasını ve basitlikten mutlu olabilenlerin, metropol telaşı ve “göstermek ve anlatmak için yaşama” çırpınmasındaki günümüz insanına
kıyasla gıpta edilesi üstünlüğü Peru’dan geriye kalanlar...

Haberin Devamı

“Sev beni” diyen Alpakalar

Alpakalar için aklıma gelen ilk kavram, güleryüzlü oldu. Lamalardan ayıran özellik kulakları ve kıvır kıvır tüyleri. Ama buna bir de sevimli yüz ifadelerini eklemeli bence. Pofur pofur tüylü yüzleriyle; “Sev beni” der gibiler. Turizmden sonraki ikinci gelir kaynağıymış; Alpaka ürünleri. Atkıların, yumuşacık berelerin, eldivenlerin desenlerinde, yaşam var, coşku var, doğa var ve belli ki; “Paramız mı var ki mutlu olalım?” demeyen insanlarının her anlarında yaşamlarına aldıkları “renk” var.

Köylüler düz yassı, şehirliler fötr, evliler tepede, bekarlar yana kayık

En ilginç görüntü kadınların şapka takmalarıydı. 50’li yıllarda olmuş olsaydı bu normal karşılanırdı çünkü o dönemde herkes şapka takıyordu. Artık çok az kişi şapka takıyor. Çünkü gözlük takmak daha “cool”. Ama Peru’daki kadınlar hala şapka takıyorlar. Hiçbir yaşlı gözlük takmıyordu. Gözleri hiç bozulmuyor ve o nedenle hiç
gözlük kullanmıyorlar. Saçları da dökülmüyor ve beyazlamıyor. Sorduğumuzda genetik özellikleri olduğunu öğrendik. Değişik stil
ve tipte şapkalar var. Şapkanın stiline bakarak o kadının nereden geldiğini anlayabilirsiniz. Genç kızlar şapka takmıyor. Şapkanın tipi aynı zamanda statü sembolü. Beyaz yüksek şapka takanlar, en başarılı tüccarlar. Şapka köylülerde düz yassı, şehirlilerde fötr, evlilerde tepede, bekarlarda ise yana kayık kullanılıyor. Saç örgüsü çalışkanlığı, ucundaki renkli ponponlar evlenecek kızları gösteriyor.

Machu Picchu

l Keçua dilinde “eski zirve / eski dağ” anlamındadır, kayıp şehir olarak da anılır.
l 1400’lerde yapılmıştır, varlığını ilk olarak 1911’de Yale’den Prof. Hiram Bingham ortaya çıkarmıştır.
l Her gün 2 bin 500 kişi ziyaret etmektedir.
l İnkalar dünyanın en iyi duvar ustalarıydı. Binalardaki taşlar o kadar muntazam biçimde yapışık ki aralarına bıçak bile sokulamaz.
l 1983’te UNESCO dünya mirası olarak ilan etti, 2007’de de “Dünyanın Yeni Yedi Harikası”ndan biri olarak ilan edildi.