Başkent alkolsüz düzene geçti

Ada Ankara'nın yaylası, İstanbul'un Laila'sını kovdu can.dundar@e-kolay.net Kapıdakiler tek başına kapıyı zorlayan adamı içeri sokmadılar. Adam ısrar etti. Terslediler.Bunun üzerine sinirlendi ve Ankara'nın neredeyse kimlik kartı olmuş o ünlü soruyu sordu:"Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?"Kapıdaki korumalar bu sorudan öyle sıkılmışlardı ki ciddiye almadılar.Adam cebinden bir savcı kartı çıkarıp yere attı. "Yedireceğim size bunu" diye bağırdı. Kapıdaki gazeteciler ne olacağını merakla beklerken, az sonra üç polis ekibi kapıya dayandı ve arama başladı.Laila'nın Ankara'ya yenik düştüğü an, o andı. Gazeteciler tanık: Geçen yıl sonu Ankara Söğütözü'ndeki Laila'nın kapısına içkili bir adam geldi. Sarhoştu. Ayakta zor duruyordu. 3,5 yıl önce Laila, büyük heyecanla Ankara'ya 2 bin 500 kişi kapasiteli bir şube açtığında markanın sahibi Şefik Öztek'le bir söyleşi yapmıştım.Ankara'da eğlence yeri açmak, kutupta mayo satmak kadar zordu. Ankaralı eğlenceye mesafeliydi. Kendini koyvermezdi. Yüksek sesle konuşandan, uluorta kahkahadan, pistte göbek atandan hazzetmezdi. Hafta içi pek evden çıkmazdı.Dışarıda yemek yeme adeti yeniydi. Bunu sevenlerde para yoktu. Para ise barların içeri almayı istemediklerindeydi.Daha önce Ankara'yı deneyen birkaç eğlence markası şımarık milletvekili çocuklarının barda silah çekmesine, onun bunun "Ben şuyum, ben buyum" restine dayanamayıp ricat etmişlerdi. Bunları hatırlattığımda Öztek hak vermiş, iddialı konuşmuştu:"Ya buradaki gece hayatının kaderini değiştireceğiz ya da çekip gideceğiz." Sonuç:Kader direndi. Laila çekildi. Kutupta mayo satmak Laila'nın isim hakkını Ankara için devralan ortaklar epey direnmişlerdi aslında...Başta işler fena da gitmemişti. İlk haftalarda meraklılar sökün etmişti. Özellikle Bilkentli gençler, daimi müşteri haline gelmişti.Ancak sadece cuma ve cumartesi iş yapabiliyorlardı. "Hafta içi sıfır"dı.Hafta içi barı kapalı tuttular.Ama sonra hafta sonu da sorunlar çıkmaya başladı. "Omzu kalabalıklar", "omzu düşükler" vs. derken belalı müşteriyle başa çıkılmaz oldu. İçip dağıtandan, dağıtıp etrafa sarkandan, kovulup polis çağırandan yıldılar.Şehrin ortasında, güzelim bir yeşilliğin içinde, bu kadar masrafa mal olmuş, 5 bin 500 metrekarelik bir mekanın haftanın sadece iki günü açık tutulması, onda da sürekli hadise çıkması "rantabl" değildi.Türkiye de yavaş yavaş "alkolsüz"e dönüyordu.Geçen yılbaşı vazgeçmeye karar verdiler.Şahhane fikri böyle doğdu. Teslim bayrağı Necati Yüksel aslen Karslı... Konya Kulu'da yetişmiş. Uluslararası akaryakıt nakliyatı yapıyor.Ankara'ya beş sene önce gelmiş.Laila işine hiç aklında yokken, eski ortağının talebiyle, biraz da tesadüfen girmiş.Ancak hacı anne-babası bu içkili işyerinden hiç hoşlanmamış. Zaten Yüksel, 18 yaşına gelen çocuğunu da buralara hiç sokmamış."Laila macerası bize 3 milyon dolara mal oldu" diyor.Aslında paradan çok işletme zorluklarından yılmışlar. Yılbaşında ortaklarından ayrılıp yeğeniyle mekanı lokantaya çevirmeyi kararlaştırmışlar."Yanınıza AKP Genel Merkezi'nin açılması bu kararınızda etkili oldu mu?" diye soruyorum."Elbette 'Oradan da müşteri gelir' diye düşündüm. Ama o kadar" diyor. İçkisiz restoran kararını da AKP'lilere hoş görünme kaygısından çok, içkili mekanda yaşadıkları sorunlarla açıklıyor."Ankaralıların alkolsüz bir mekana da ihtiyacı vardı. Çoluk çocuk gidip yemek yerken müzik dinleyebilecekleri, sevdikleri sanatçılarla buluşabilecekleri bir yer yoktu. Bu talebe karşılık vermek istedik" diyor.Hem de sadece iki gün yerine yedi gün, sekiz saat yerine gün boyu açık kalabilecek bir mekan...Hem de kendisini sabaha kadar orada tutup baş ağrıtmayacak, gece 23.00'te evinde olmasını sağlayacak bir mekan... Necati Yüksel: "Alkolsüz mekan ihtiyacını karşıladık" Kolları sıvamışlar.Laila'yı "sadece dört duvarı kalacak şekilde" baştan aşağı yıkıp yeniden yapmışlar. Çatal bıçaktan, perdelere kadar her şeyi yenilemişler.Yeni mekan için masraftan kaçınılmamış, en lüks markalar kullanılmış, 1 milyon YTL harcanmış. Bu arada Laila'nın bar tecrübeli çalışanları yerine, Osmanlı mutfağını tanıyan 70 kişilik yeni bir ekip kurmuşlar.İşletmenin başına da yeğeni Suna Tufan geçmiş. Seçimler yapılmış, AKP taşınmış, ramazan kapıya dayanmış ve Şahhane, Ankara'nın daha önce de aks değiştirdiği bir tarihte, 12 Eylül'de Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'ün kestiği kurdele ve AKP'li milletvekillerinin katıldığı bir "barbekü partisi" ile açılmış. 1 milyon YTL harcanmış Şahhane izlenimleri Şahhane, AKP Genel Merkezi'nin hemen arkasında, hoş bir bahçe içinde 500 kişi ağırlayabilen geniş bir mekan... Yakınında Ankara Ticaret Odası var. Alışveriş merkezi Armada var. Mesa Hastanesi, Çankaya Üniversitesi, ATV-Sabah kompleksi var.Devasa salona girişte göz alıcı bir beyazlık çarpıyor insanın gözüne...Perdeler beyaz, masalar beyaz, sandalyeler beyaz...Sandalyelerde mor kaplamalar, masalarda Osmanlı motifleri göze çarpıyor.Avizeler ağır... Işıklı akvaryumlarda balıklar değil, huzur veren su kabarcıkları oynaşıyor.Ben öğleyin gittim; boştu. İftarda fasıl çalıyormuş. Son hafta semazenler de gelecekmiş. Sonra sevilen sanatçılar, programa çıkacakmış.Üzerinde "iftar menüsü" yazan mönüde Osmanlı izleri var ama kebap ağırlıkta...Mekanın Laila halini hatırlayanlar için kültürel bir şok adeta...Dün DJ kabinin kurulu olduğu yerde şimdi udi ile kanuninin oturduğu platform var.Yüksek dozda pop yerine, mutedil bir fasıl musikisi yayılıyor ortama...Bardan eser kalmamış. Ayakta izdiham yaratan dekolteli kızların yerine merakla mekanı gezen örtülü kadınlar var içeride...İçki yerine ayran-kola içiliyor.İstanbul göçmeni üniversitelilerden çok AKP'li politikacılar bekleniyor."Laila öldü mü?" soruma Necati Yüksel, "Onun isim hakkı hâlâ bizde ama şimdilik bir şey yapmayı düşünmüyoruz" diye cevap veriyor. "Ankara'nın yaylası, İstanbul'un Laila'sını kovmuş" görünüyor.Yarın işler değişirse Laila yeniden döner mi?Şimdilik bu, çok uzak bir olasılığa benziyor.Ankara, Laila'nın Şahhane'leşmesinde, sarsıcı bir değişimin en gözle görülür örneğine kavuşuyor. DJ kabininin yerinde şimdi fasıl heyeti var