Batan geminin şampanyaları

İsveç bandıralı küçük yük gemisi Jönkoping de bu akıbete uğradı. İçinde askeri malzeme olmayan, St. Petersburga Çarlık ordusunun subayları için şampanya, konyak ve Burgonya şarabı götüren gemi, 3 Kasım 1916 sabahı Finlandiya açıklarında bir U-22 denizaltısının yolladığı torpidoyla Baltık denizinin dibini boyladı.Aradan tam 82 yıl geçtikten sonra, batığın yeri bulundu ve dalgıçlar 24 Haziran 1998 günü ilk dalışı gerçekleştirdiler. Şarap ve konyak fıçıları dağılmıştı ama geminin en önemli yükü olan 2 bin 500 şişe şampanya sapasağlam duruyordu. Su yüzüne ilk çıkan dalgıç, elinde bunlardan bir şişe taşıyordu. TV kameraları ve fotoğrafçılar bu mutlu anı belgelediler ve ardından şampanya geminin güvertesinde açılıp batığın bulunuşunun şerefine yudumlandı. Gerçek tadım ise, Christies müzayede evinde, yine kameralar önünde yapılacaktı. Şirketin uzmanlarından Duncan McEuen, etiketi suda erimiş ama kurşundan kapsülü ve altındaki mantarı sapasağlam kalmış şişeyi itinayla açtığında, büyük bir şok geçirdi. Şampanya altın sarısı, sağlıklı bir renkteydi. Köpürme özelliğini yitirmemişti, burunda da çok genç izlenimi uyandırıyordu. McEuen şu tadım notlarını aldı: "Temiz, taze ve genç havalı bir şampanya. Zengin, tereyağsı ve bisküitimsi tatlara sahip. Finalde de hoş bir tatlımsılık kalıyor. Çok zengin, klas..."Şampanyalar korkulduğu gibi bozulmamıştı. Okyanus dibindeki 4 derecelik sabit sıcaklık ve zifiri karanlık ortam, zaten mantarları çok sağlam olan şampanyaları bir şarap mahzenindekinden bile iyi saklamıştı!Bu raporların ardından, 24 şişe Christies de satışa çıkarıldı. Şişe başına 2 bin 488 dolar bedel öngörülmüştü. Kıran kırana mücadelenin sonunda, şampanyalar şişesi 4 bin 68 dolara alıcı buldu. Heidsieck 1907, böylece bir rekor kırarak dünya tarihinin en pahalı şampanyası oldu...Şampanyaların kalanlarından 2 bin şişeyi, Londranın en lüks gastronomi mağazalarından Caviar House aldı ve hem servis etmeye, hem de satmaya başladı. Hakan Uzanın iki şişesini buradan aldığı şampanya, halen dünyanın en pahalı şampanyası. ABDnin en lüks restoranlarından Şikagodaki Charlie Trotterda bir şişesini açtırabilmek için, tam 9 bin 500 dolar ödemeniz gerekiyor... Stoku büyük Caviar Housedaki fiyat ise, çok daha uygun tabii... Bu satırları kaleme aldığım geç saatte, Londradaki Caviar Houseun restoranını arayıp bir şişeyi kaça açtıklarını sordum. Restoranın müdüresi, şu cevabı verdi: "1.900 sterlin, sir... Havyar servisi dahil değil, tabi..." nMehmet Yalçının "Batan geminin şampanyaları" başlıklı yazısı Gusto dergisinin eylül sayısından alınmıştır. Derginin bu sayısında artırmaya çıkacak olan 3181 şarabın tam listesine yer veriliyor. Birinci Dünya Savaşının en belalı günleriydi. Savaştaki ülkeler, ticari gemilerin ambarlarında kamufle edilmiş ağır silahları ve cephanelerini naklediyorlar, o yüzden de denizlerde tam bir paranoya yaşanıyordu. Çoğu kez masum yük gemileri, askeri malzeme taşıdıkları şüphesiyle yakınlarına bile gidilmeden kruvazörlerin top ateşleriyle ya da denizaltıların yolladıkları torpidolarla batırılıyorlardı. Deyim yerindeyse "kurunun yanında yaş da yanıyor"du. Sivil yük gemilerini batırma konusunda en sabıkalılar da Almanlardı. Yeni geliştirdikleri denizaltılarla tüm dünya denizlerini kontrol ediyor, kuşkulu buldukları gemileri acımasızca batırıyorlardı.