Pazar Benim de artık bir hırsızım var

Benim de artık bir hırsızım var

28.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Evime hırsız girdi. Etrafı dağıtmadan, beni uyandırmadan işi görmüş, gitmiş. Evimdeki bence değerli şeylere hiç iltifat etmemiş

Benim de artık bir hırsızım var

Nihayet benim fakirhaneyi de hırsızın biri şereflendirdi. Zabıta kuvvetleri, Zeynep Göğüşün hırsızına iki dakikada yetişmiş; bana daha gecikerek geldi. Ama, ben de hab-ı gafletimde iken zaten adam işini bitirmiş. Cüzdanımdaki meblağdan memnun olmadığı için, yürüttüğü cep telefonumun hafızasından çıkan ilk kişiye homurdanmış. Amma çağdaş hırsızlık değil mi? Kitapların arasına bir iki bakmış, zira bu hoca kısmı, dolarlarını kitap arasına saklayıp kendileri de unuturlar. Ama bende o para nerdeee? Orayı fazla karıştırıp vakit kaybetmeden, bir-iki çekmeceye bakmış; doğrusu müeddep çocukmuş. Çalışma odasının altını üstüne getirmemiş. Laptopum yok. Bilgisayar kullanmam. Etraftaki elektronik eşyadan vazgeçtik, yazmalara ve Yusuf Usta çekimi ala tespihlere dahi Allaha şükür iltifat etmemişti. Herifin para, döviz, altın sevdiği belli... Bendenizde altın bulunmaz; ala İran gümüşü akik yüzükleri de burnuna koymadığı belli. İçinde cep telefonunun olduğu çantamı kapmış çıkmış; dışarıdaki koruya boşaltmış. Canım Mont Blanc kalemlere itibar etmemiş. Bu gibi nesnelere iltifat edenler bütün toplumda olsa olsa ya birkaç bin ya da birkaç yüz kişi. Hırsız alıp da nereye satacak ki? Şu sıralar hırsızlar mebzulen para götürüyorlar. Millet bankalara itimadı kaybettiğinden bir yığın emekli ve memur 5-10 milyarcığını evinde saklıyor. Bizimki de etrafı dağıtmadan işini yapmış. Paranın esası ceketimin cebinde kalmış, gardıroplara iltifat etmiyorlar çünkü elbise dediğin bitpazarında beş kağıt etmez. Bu arada, beni uyandırmama nezaketini göstermiş. Gelen emniyet memurlarının ifadesine göre, İstanbulun her iki yakasındaki hırsızlar karşı yakada iş tutuyorlar. Bizim Üsküdara musallat olanlar, hep karşıdaki semtlerden. Üsküdarın hırsızları da görgü ve bilgi artırmak için Avrupa yakasında staj görüyorlar. Büyükşehirde hırsızlık miktarı ve oranı günden güne artıyor ama hırsızların yaş ortalaması da düşüyor. Başka vilayetlerden küçük hırsızlar buraya gelip mevsimlik iş tutup geri dönüyorlarmış. Anlayacağınız sosyologların; "Kentleşen nüfusun bağımlılık yaşı yükselir, yani nüfusun çalışma yaşı büyür" hükmü pek geçerli değil. Böyle garip meslekler, bu hükmü de siler. Eskiden ne hırsızlar vardı; bir kere esrarkeş ve ayyaş değillerdi. Şimdikilerin ise alayı tinerci. Hırsız dediğin içkiyi de "ağzına içmeli". Oysa benim hırsız telefon ettiğinde çoktan uçmuş. Eski hırsızların tarihe geçenleri vardır; bir tanesi girdiği konağın efendisinin üstündeki atlas incili yorganı çalmaya niyetlenmiş, karı kocanın üstüne başka örtü serip yorganı öyle çekmiş; ta ki efendinin koynundaki karısı mahremdir, görünmesin deyu... Birisi soyacağı evi gündüzden gözler, kapıyı çalar, evin sakinleri ne durumdadır diye fikir edinirmiş; "Bedestenli Ali efendinin evi burası mı?" diye sorar. Konu komşu, "Burada öyle biri yok" veya isabet bu ya "Onlar evde yok. Diyeceğinizi bize söyleyin" deseler, "Mahremdir, yine gelirim" diyerek sıvışırmış. Reşat Nurinin "Hülleci" oyunundaki kurgu da bir hırsızlık vakasına dayanır. Başkasıyla evlendirilmek için karısı boşattırılan evin genç oğlu, bu iş yürümeyince boşanan karısını geri almak için hülle yaptıracaktır. Seçilen "hülleci" de gece eve girip yakalanan hırsız olur. Ne var ki, geçici damat, mutallaka yani boşanan gelin ile anlaşır ve evlilik devamlılık kazanır.Hırsızlık, eski İstanbulda azdı. Şimdi her mahallede trilyoner var. Sebil gibi altın eşya ve küçük servetler. İstanbula göç eden aç ve gözü dönmüş zümre de cabası. Üstüne üstlük, yakın geçmişteki manasız af ve azaltılan karakol sayısı, hırsızlığı artırmasın da ne olsun. İstanbul halen suç miktarı ve oranı düşük bir metropol. Ama değişim kötüye gidiyor. İdare ve hukuk adamları duyarsız. Adeta "Hapishaneler doldu, yeni suçlu getirmeyin" havasındalar. Oysa suçlular mutlaka cezalandırılmalı ve toplumdan tecrit edilmelidir. Aksi takdirde, toplum hayatımız ve özel mekanımız cehenneme dönmekle kalmaz, istenmeyen toplumsal çatışmalar da ortaya çıkar.İşte size bir hırsızlık hafta sonu yazısı... Allah herkesin evini korusun.

Yazarlar