Pazar Bir adam, bir miras ve sahne!

Bir adam, bir miras ve sahne!

26.10.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

David Gilmour’un iki CD’lik konser albümü “Live in Gdansk” sadece Pink Floyd hayranlarını değil, tüm müzikseverleri memnun edecek

Bir adam, bir miras ve sahne

Yıllarını önce Pink Floyd’a, topluluğun çatlamasının ardından solo çalışmalara ve isim hakkı mücadelesine veren solist ve usta gitarcı David Gilmour, iki CD’lik konser çalışması “Live in Gdansk” ile sadece İngiliz saykodelik rock çınarı Pink Floyd’un hayranlarının kendilerine taktığı isimle floydian’lar için değil, tüm müzik dinleyicileri için güzel bir sürpriz yapıyor.
İki yıl önce çıkan “On An Island”, Gilmour’un 22 yıl sonra yaptığı ilk solo albümüydü. Bu çalışma onun Pink Floyd konseptinden biraz uzak, yaşı kemale ermiş bir adam olarak şahsi duygularını dile getirdiği ve nispeten daha bağımsız ve özgür bir tablo çizdiği çalışmasıydı. Biz burada ilk kez katışıksız ve ruhen bu denli çıplak bir Gilmour görmüştük.
Gilmour o sıralar bu yanını floydian dinleyiciyle sahnede paylaşmaya karar verdi ve bir turneye çıktı. Elimizdeki “Live in Gdansk” bu turnenin mahsulü. Bir yanıyla da, özellikle floydianlar için, yakın zamanda kansere yakalanarak yaşamını yitiren topluluğun klavyecisi Rick Wright’ın ardından bir teselli.
Lech Walesa’nın dayanışma hareketine tanıklık eden Polonya’nın tarihi tersane kenti Gdansk’ta 2006 yılında gerçekleşen 2,5 saatlik konser, Wright’ın çıktığı son büyük sahne oluşuyla bir başka anlam kazanıyor. Kayıtların en dokunaklı tarafı bu.

Efsane Pink Floyd klasikleri
Gilmour’ın konseri üç Pink Floyd parçası “Speak To Me”, “Breathe” ve “Time” ile açması, mirası arkasına alma niyetini ortaya koyuyor. Gerisi “On An Island” albümündeki şarkılardan oluşuyor.
Evet, repertuar kesinlikle heyecan verici. Hele ilerleyen bölümlerde “Shine On You Crazy Diamond”, “Comfortably Numb”, “Wish You Were Here” gibi efsane parçaları dinlemek büyük haz. Ancak keşke retrospektif bir görüntü oluşturmak adına, 1978 tarihli ilk solo albümünden örneğin “Mihalis”i, “About Face”den “Until We Sleep”i de repertuara alsaydı diye düşünüyor insan.
Beş farklı ambalajla ve bir de DVD formatında piyasaya sürülen “Live in Gdansk”, 1971’deki efsanevi konser Pompeii’den modellenerek yapılmış hissi uyandırıyor. Albüm üst düzey müzisyenleri, Roxy Music gitarcısı Phil Manzanera (aynı zamanda yardımcı yapımcı), klavyeci Jon Carin, basçı Guy Pratt, davulcu Steve DiStanislao ve büyük saksofoncu Dick Parry sayesinde olası bir bayatlık riskinden arındırılmış. Müzisyenler mirasa saygılı, Gilmour’un sesi halen etkili, performans kusursuz, sound birinci sınıf.

Görsel ve işitsel şölen
Konser aynı zamanda Polonyalı izleyiciler için harikulade bir göz şöleni. Sahnedeki görsel şatafatta “On An Island” albümünden aşina olduğumuz şef Zbigniew Preisner yönetimindeki Baltık Filarmonik Senfoni Orkestrası’nın payı büyük. Büyük orkestra asla müzikte mütehakkim bir pozisyon almıyor, devasa varlığıyla rahatsızlık yaratmıyor.
Kibar tonlu siyah Stratocaster gitarı ile özdeşleşen Gilmour, “Astronomy Domine” için Syd Barrett’in gitar tercihi olan Telecaster’ı eline alıyor. Ayrıca “Red Sky At Night”ta saksofon çalıyor.
Gilmour ve ekibi, hem solo albüm parçalarını hem de Pink Floyd parçalarını; sahnede onyıllardır birlikte çalıyorlarmışçasına icra ediyor; ustaca, amatör ruhun eksik olmadığı bir profesyonellik içinde, tutkuyla ve konsantre. 25 dakika boyunca çaldıkları “Echoes”un diriliği ve tazeliği buna örnek.
Bu konseri dinledikten (ya da DVD’den izledikten sonra) şunu temenni ediyoruz; yeni bir Gilmour konseri ve albümü için bir 22 yıl daha beklemeyelim.