Pazar Bir başucu kitabı

Bir başucu kitabı

11.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Enis Baturun hazırladığı "Sahici Trenler İçin Oyuncak Kitap", okuru istasyonlara atıyor; geçmişin, edebiyatın, düşlerin yolculuklarına çıkarıyor

Bir başucu kitabı

Ama en çok kara treni yaşadım. Posta trenini.Yılda en az altı kere Antep-Eskişehir-İstanbul-Eskişehir-Antep yolu yaptım.***O yıllarda Antepin içine gelmemişti tren. 50 kilometre uzaklıktaki Narlı istasyonuna Fındıklı Garajından otobüs kalkardı. Burunlu bir Austin. İki saat sürerdi yolculuk.Geceleyin Narlıda posta trenini beklemek işkencenin ötesindeydi. Tren vaktinde gelmezdi. Böyle bir mucizeye hiçbir zaman tanık olmadım. "İki saat tehirli" ise sevinirdik. Narlıda, lüks lambalarının ışığında, tahta iskemlelerde, sigara dumanlarının, kemikli sivrisineklerin arasında beş saat, altı saat, 10 saat tren beklediğimiz olmuştu.Tren tıklım tıklım gelirdi. Sadece kompartımanlar değil, koridorlar bile dolu olurdu. Adanaya kadar ayakta giderdik bazen. Sonunda kendimizi bir kompartımana atmayı başarırdık. Ama koridorda yatanlar yüzünden tuvalete bile gidemezdik. Ulukışlada kelle, Ereğlide dondurma yiyerek, Konya Ovasında inanılmaz ölçüde sıkılarak iki günde Eskişehiri bulurduk.***Yolculuğa kısa bir mola...Enis Baturun hazırladığı "Sahici Trenler İçin Oyuncak Kitap" (Yapı Kredi Yayınları) insanı istasyonlara atıyor; geçmişin, edebiyatın, düşlerin yolculuklarına çıkarıyor.Çocukluğu, ilk gençliği trenlerde geçmiş benim gibi biri için çok özel bir kitap.İlkokul öncesinde ve ilkokul dönemimde yazları Eskişehire giderdik ninemle. Halil dayımlara. Devlet Demiryollarında çalışırdı dayım. Tren yolculuğu Eskişehir istasyonunda bitmez, faytonla gittiğimiz Odunpazarındaki evlerinde de konuşmalarla sürerdi.Bazen annemle giderdik Eskişehire. Oradan iki-üç günlüğüne İstanbula geçer, sonra yine Antepe dönerdik.***Dönüş ise keyifliydi. İstasyonları sayardık trende. Bu kere Sapancada elma alır, Eskişehirde salep içer, simit yerdik. Büyük istasyonlarda su testimizi doldururduk. Çiftehana gelince bir kıpırtı başlardı içimde. Fevzipaşaya yaklaşırken coşkuya dönüşürdü bu kıpırtı. 10 dakika süren Ayran Tüneli, mutluluğa uzanan bir geçitti.Fevzipaşada ninem elimizi, yüzümüzü yıkar, temiz elbiselerimizi giydirirdi. Ondan sonra pencereden bakıp kurum içinde kalmak yasaktı. Yine sayardık istasyonları: Keçiler, Kömürler, Eloğlu, Köprüağzı, Narlı!Beyaz elbiseli babamı hemen görürdüm. O anda kuşlar havalanırdı içimde. Otobüsün "şoför mahalli"nde ayrılan yerimize kurulurdum. Ohh, iki saat sonra Antep!***"Sahici Trenler İçin Oyuncak Kitap", Enis Baturun "Bir Demiryolu Alfabesi"yle açılıyor. Adan Zye özgün bir tren sözlüğü. Arkasından çarpıcı fotoğraflar, resimler eşliğinde Türk ve dünya edebiyatından metinler. Alfred de Vignyden Adnan Binyazara çeşitli sanatçıların yolculuk şiirleri, öyküleri, yazıları. Oyun bile var.***Tren bir taşıma aracı değildir sadece. Dostlukların kurulduğu, ilişkilerin filizlendiği, pekiştirildiği, sırların döküldüğü, yakınmaların dile getirildiği, davranışlarda benzerliklerin yakalandığı, konukseverliğin sergilendiği bir ortamdır.Kısa ömürlü de olsa, düne kadar yabancısı olduğunuz kişilerle birlikte yaşanılan bir dünya.Belki bu yüzden sanatta, özellikle sinemada ayrı bir yeri vardır. Sadece bir mekan olarak değil, içeriğin ayrılmaz bir parçası olarak belirir.Reşat Nuri Güntekinin kitapta yer alan yazısından aktarayım:"Trende bir yabancı ile baş başa geçirilen bir yahut iki gecede uzun bir karılık, kocalık hayatının bütün safhaları vardır. Evvela birbirinden çekinen iki yabancı iken, sonra birbirinizin yanında çorabınızı, potininizi çıkarır, gömleğinizi değiştirir, pijama, yahut entarinizi giyersiniz. Yiyeceğinizi beraber hazırlar, beraber yersiniz.Yıllarca her gün yüz yüze yaşadığınız, bir masa başında çalıştığınız bir arkadaşa söylemeyi aklınızdan bile geçirmediğiniz şeyleri, ruhlarınızın en mahrem ve zayıf taraflarını birbirinize açarsınız. (...)Bazen ayrılırken kucaklaşırız, birbirimize randevular, adresler verir (...) bu sevgi ve bağlılığımızda da samimi ve insan oluruz."***"Sahici Trenler İçin Oyuncak Kitap" yolculuklarını arabayla, otobüs ya da uçakla yapan bugünün gençleri için ilginç bir seçki. Ama benim gibi "demir ağlarla ördük anayurdu" kuşakları için "ilginç"in de ötesinde... Bir başucu kitabı.Enis Baturun sözleriyle, "sayısız biletin uçuştuğu apayrı bir dünya." n Orient Expressi filmlerden, Agatha Christienin romanlarından bilirim. Bizdeki alçakgönüllü karşılığı Wagon Litsi, Wagon Restaurantı ise kadife koltuklara, kolalı masa örtülerine, porselen tabaklarına adeta dokunmaktan korkarak, 1940larda, 50lerde yaşadım.