Pazar Bir politika büyücüsü

Bir politika büyücüsü

08.05.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fransa'nın tarihinde adını unutulmazlar listesine yazdıran iki kültür bakanından biri Jack Lang. Bugün 63 yaşında ve hâlâ ülkenin en karizmatik politikacısı...

Bir politika büyücüsü

mine.gokce@wanadoo.fr Avrupa Basın Kulübü başkanımız Alberto Toscano, "Arkadaşlar, gelecek hafta Jack Lang'ı ağırlıyoruz!" dediğinde hep bir ağızdan, "Vay..." çektik. Merhum Andre Malraux yazarlık ve sanat tarihçiliğindeki büyüklüğünü siyasete de taşımış ve kültür bakanlığı sırasında olağanüstü eserlere, kalıcı etkinliklere imzasını atmıştı. Andre Malraux'dan sonra gelip onun kadar iz bırakabilmek her babayiğitin harcı değildi ama Jack Lang, aynı izi bırakmakla yetinmeyip, 63 yaşında hâlâ yarışta, hâlâ Fransa'nın en karizmatik politikacısı... Türkiye'de "önemsiz" görüldüğü için turizmle birleştirilen, zaten bakanının da sıfatından gayrı nesini taşıdığı, nesine hizmet ettiği bilinmeyen, aslında olmayan Kültür Bakanlığı, Fransız hükümetlerinin en afili koltuklarından biri, çünkü kültür Fransa'nın "vitrin"idir. Bu ülkenin siyasal tarihinde, "unutulmaz" listesine adını yazdıran iki kültür bakanı vardır: Andre Malraux ve Jack Lang. Ertesi hafta Paris'teki Avrupa Evi'nde bir öğle yemeğinde ağırladığımız Jack Lang'ı dinlerken, "Belki de karşımdaki adam Fransa'nın iki yıl sonraki cumhurbaşkanı!" diye düşünüyordum. Daha birkaç ay önce bir televizyon programına "Türkiye cephesi" olarak birlikte katılmıştık ama kendisini onun hatırlayamayacağı kadar önceden, daha gazeteci bile olmadan tanıyordum ben. An, tarihi bir andı: 12 Eylül 1980!Sosyalist Parti henüz muhalefetteydi ve müstakbel cumhurbaşkanı Mitterrand'ın "kültür adamı" imajını yaratan, en sadık adamı Jack Lang, Akdeniz ülkelerinden çağrılan yazar ve sanatçıları Marsilya'da tarihi bir "keşişhane"de buluşturan toplantıyı düzenlemişti. Türkiye'den davetli Yaşar Kemal, Mümtaz Soysal, Çetin Altan ve davetsiz konuk bendeniz, 12 Eylül darbesini, üç gün krallar gibi ağırlanacağız diye gittiğimiz şatoya vardığımızda öğrendik. Tabii ki ağzımızdan burnumuzdan geldi o üç gün ama benim için unutulmazdı. Masasında yemek yediğim adamlar, 10 yıl sonra gazeteci kimliğiyle döneceğim Fransa'da iyisi ve kötüsüyle tarih yazan, en uzun ömürlü cumhurbaşkanıyla en başarılı kültür bakanı olacaklardı...Jack Lang'ı ağırladığımız öğle yemeğinde, artık 25 üyeli AB'den tüm gazeteciler ve AB dışından bir de kulunuz hazır bulunduğundan, çok kalabalıktık. Güya onu yemeğe davet etmiştik ama biz güzel güzel oturup yemeğimizi yedik, Jack Lang ise sorularımızı cevaplarken hepimizi görebilmek üzere ayağa kalktı, ayakta birkaç lokma yedi ve iki saat ayakta kaldı. Bilmiyorum aynı nezaketi, bir Türk politika lideri gösterir miydi?Konu, 29 Mayıs'ta Fransa'da referanduma sunulacak olan AB Anayasası'ydı. Ve Jack Lang, Fransız Sosyalist Partisi'nin referanduma "evet" kampanyası sorumlusu atandı. Fransa için hayati ölçüde siyasal bir dönemeç bu referandum. Jack Lang, referanduma "hayır" diyecek bir Fransa'yı, "Küçük horoz Avrupa'ya kafa tutuyor ha? Bu ne kibir, bu ne kendini beğenmişlik, bu ne haddini bilmezliktir!" diye haşlıyor. Yetinmiyor, Fransa'da yaşanan AB Anayasası tartışmasını, "sinirsel gebeliğe" benzetiyor. Ona göre referanduma "hayır"cı Fransızlar kazanırsa, ülke Avrupa Birliği'ne sırt çevirmiş hatta birliğin siyasal ve sosyal projesini kesintiye uğratmış olacak. "Üstelik" diyor Lang, "reddetmeye hazırlandıkları anayasanın dörtte üçü Fransa'nın önerileri, komisyon başkanı Fransız, kendi yaptığımızı kendimiz gömmüş olacağız!"Kurt politikacı, "Hayır"cıların, ulusal bir sorun olan merkez sağ iktidara kızgınlığını, AB Anayasası'ndan çıkarma hatasına düştüklerini vurguluyor ve Ulusal Meclis'te onaylanması yeterliyken anayasayı değiştirerek referandum belasını ülkenin başına saran Cumhurbaşkanı Chirac'a ateş püskürüyor. Bütün saptamaları doğru ve ikna yeteneği sonsuz. Onu dinlerken, kamuoyunda "Jack Büyüsü" diye anılan ve kendisini Sosyalist Parti'nin en karizmatik lideri olmakla kalmayıp, Fransa'nın en popüler politikacısı yapan özelliği daha iyi anlıyorum: Kuşkusuz değil ama öylesine alçakgönüllü ve ulaşılır görünüyor ki! Referanduma hayır demeyi düşünen Fransa için "kendini beğenmiş" diyor Oysa kibirli olmak için her türlü donanımı var: Jack Lang, Fransa'nın en ünlü siyasal bilgiler okulu mezunu, hukuk doktoru ve uluslararası hukuk öğretim üyesi. Ama Chaillot Devlet Tiyatrosu'nun, Nancy Tiyatrosu'nun da müdürlüğünü yaptı. Devlet bakanı, kültür bakanı ve eğitim bakanı olarak yüklendiği tüm görevlerde başarılıydı fakat en çok kültür bakanlığında olağanüstü işler başardı. 1982'den beri her 21 Haziran'da sokaklara dökülen Fransa'da Müzik Bayramı onun eseri ve pek çok ülke tarafından taklit edildi. Uluslararası Nancy Tiyatro Festivali, yüzlerce mimari yapı, sanat eseri, hep onun zamanında hayat buldu, o kültür bakanıyken unutulmaz kültür şenlikleri birbirini izledi. Çünkü Mitterrand hükümetlerinde, Fransa bütçesinin aslan payı onun bakanlığınaydı: Yüzde 8!Yemek sırasında, "Eğer referandumdan evet çıkarsa, Sosyalist Parti'nin kampanyasını siz kazandırmış olacaksınız, cumhurbaşkanlığına adaylığınızı koyacak mısınız?" diye soruyorum. Yanıtı açık: "Elbette, yarışta varım" diyor ve ekliyor: "Siz de Sosyalist Parti'ye üye olun, hem beni destekleyin hem Türklerin sesi olun bizim partide!"Niye olmasın? O gün bugündür ciddi ciddi düşünüyorum valla... n Mitterrand hükümetleri boyunca aslan payı onun bakanlığına ayrıldı