“Bu bitmeyecek bir ilişki”

Aylin Arar işletme ve uluslararası işletme üzerine eğitim alıp yaklaşık altı yıl bir şirkette yönetici olarak çalıştıktan sonra bir gün her şeyi bırakıp “Çocukluğumdan beri beni müthiş etkileyen ve gözlerimi alamadığım tek şey” dediği mücevherin peşine düşmüş. Bu işin eğitimini usta-çırak ilişkisiyle sadekar ve ustalardan almış. Belçika’da da değerli taş ve pırlanta eğitimi görerek pırlanta uzmanı olmuş.

Siparişler gelmeye başlayınca üç yıl önce Kapalıçarşı’daki tasarım ofisini açmış Arar. Kendi koleksiyonu üzerinde çalışıyor, hem de kişiye özel tasarımlar yapıyor. Koleksiyonunda erkekler için kol düğmeleri; kadınlar için kolye, küpe, yüzük, bileklik gibi ürünler var. Ama ağırlıklı olarak yaptığı tamamen kişiye özel tasarımlar: “İnsanlar bir projeyle geliyor. Evlilik için tektaş, alyans istiyor veya ‘Bir akuamarinim var, ondan kolye yapar mısınız; eşim doğum yapacak, ona zümrüt bir yüzük istiyorum gibi taleplerle geliyorlar. Bazen de kullanmadıkları takıları değiştiriyoruz.”

Daha çok 18 ayar altın ve pırlanta kullanıyor. Opal, safir, turmalin, inci gibi hoşuna giden taşları da tasarımlarına dahil ediyor. Geometrik figürleri, değişik renkleri bir araya getirerek tasarımlar yaptığını; renklerle oynamayı çok sevdiğini söylüyor. “Beğendiğim bir taş oluyor, bir ürün tasarlıyorum ve o taşın ikincisi olmadığı için de satıldığında bir ikincisi olmuyor. Brezilya’nın Paraiba bölgesinde çıkan, çok arayıp bir adet bulduğum Paraiba turmalinini bir yüzükte kullandım; ikincisi yok” diyor.

Mücevherleri el işçiliğiyle yaptırıyor; çok lazım olduğunda makine kullanılıyor. Dikkat ettiği bir konu da mücevherlerin modüler kullanabilmesi. Kadınların ruh haline göre farklı şekillerde kullanabilecekleri, takılıp çıkarılabilen parçaları olan, bu sayede de hem daha gösterişli hem daha sade kullanılabilen mücevherler yapıyor. Tasarladığı ürünler için “kendi zevkimin yansımaları” diyor, hepsini kendisinin de zevkle takacağını söylüyor. Mücevherlerin teslim süresi bir haftadan bir aya kadar değişiyor. Fiyatlar ise istenen taş, büyüklük, işçilik gibi birçok faktöre bağlı ama ortalama 3 bin ile 30 bin lira arasında.

“Kol düğmelerini oğluma bırakacağım diyorlar”

Kadın-mücevher ilişkisinin bitmeyecek bir ilişki olduğunu söylüyor Arar. “Mücevheri aldıkları o an çok mutlu oluyorlar. Özellikle sürprizse, hediyeyse veya evlenme teklifiyse... Şahit olduğum çok sahne oldu; gözleri doluyor, beni kaç defa arayıp teşekkür ediyorlar. O dünyalara değişilmeyecek bir duygu.” Erkekler için ise 18 ayar altın, isteğe göre pırlanta ya da farklı taşlar kullanarak tasarladığı kol düğmelerine özellikle 30-40 yaş arası erkeklerin, daha çok damatlık ve smokin için talep gösterdiğini söylüyor. Gelinler damatlar için hediye olarak da alıyormuş. “Çok beğeniliyor, ‘Oğluma bırakacağım kol düğmelerini’ gibi yorumlar alıyorum, çok hoşuma gidiyor” diyor Arar.

Sevdiği işi yapmanın mutluluğundan bahsederken zorluklarını da es geçmek olmaz. “Mücevher yapımında o kadar çok detay var ki... Tek bir parçanın bile üretiminde birçok usta emek veriyor. Tezgah bilgisine sahip olup zanaatkarlarla aynı dili konuşmanız ve her safhada işin başında olmanız gerekiyor. Bir de tabii arzu ettiğiniz taşları bulmak ve yeni teknikleri öğrenmek gerekli. Bunun için de yurt dışındaki fuarları ve dünya çapındaki mücevher evleriyle tasarımcıları takip etmek lazım” diye anlatıyor ve ekliyor: “Bugün tasarım yapabiliyorsam bunun sebebi bugüne kadar gördüğüm şeyler. Çok gezip çok araştırdığım için o kadar birikiyor ki her şey kafamda, bir noktada ortaya çıkıveriyor, gözünüzün önünde canlanıveriyor bir şeyler. Çok farklı, öyle zor tasarımlar istendi ki benden, o da insanı çok geliştiriyor.”

Kadınların gün içinde de rahatlıkla mücevher takabileceklerini söylüyor Arar: “Mücevher özel gecelere takılan abartılı gerdanlıklar değil sadece, her tarza göre seçenek var. Bir kadın bence bir şeyler takmadan sokağa çıkmamalı.” Şöyle bir tüyo veriyor: “Mücevheri aldığınızda önce arkasını çevirip bakın, ustalar da buna dikkat eder. Arkası ne kadar işçilik, emek olduğunu gösterir.”