Pazar Bu filmin esas oğlanları bandocular

Bu filmin esas oğlanları bandocular

24.12.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Beynelmilel" filminin "esas oğlanları" Mersin Büyükşehir Belediyesi Bandosu'nun müzisyenleri

Bu filmin esas oğlanları bandocular

BKM'nin yapımı "Beynelmilel"de başroller kadar esaslı olan "çalgıcılardan bozma belediye bandosu" rolü Mersin Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası'nın. Orkestra gerçek hayatta şehrin belediye bandosu görevini üstlense de "film icabı" marş çalmaktan bihaber. Filmde, sıkıyönetim döneminde Adıyaman yöresinde düğünlerde çalgı çalan yerel müzisyenlerin (gevende) trajikomik hikayesi konu ediliyor. Pavyonlarda ve düğünlerde çalgıcılık yapan bir grup müzisyen sıkıyönetim ilanından sonra belediye bandosuna alınıyor. Makam farklılıkları nedeniyle bandoda çalmakta zorlanan müzisyenlerden, kasabayı ziyaret edecek sıkıyönetim komutanlarının karşılama töreninde marş çalmaları isteniyor... Senaryo yöre müziğinin başına gelenleri anlatırken, orkestra şefi bir baba (Cezmi Baskın) ile kızının (Özgü Namal) ilişkilerine ve kızın bir müzisyene (Umut Kurt) olan aşkını da alıyor içine. "Beynelmilel"in senaryosunu yazan ve yönetmenlerinden biri olan Sırrı Süreyya Önder yerel müzisyenlerin hayatına hiç yabancı değil. Adıyamanlı müzisyen bir aileden geliyor. Kendi de müzisyen.Gala için İstanbul'a gelen bandoyla Parkorman'da bir çekim yaptık. Filmin iki aşığını oynayan Özgü Namal ve Umut Kurt bizim için "Beynelmilel"den bir sahnede olduğu gibi dans etti. Ama bu defa romantik bir tango yerine bandonun çaldığı yöresel türkü "Halebi" eşliğinde... Türk sineması 2006 yılında beyazperdeyi "Beynelmilel" ile kapatıyor. Bu yıl gösterime girecek son Türk filmi olan yapımın kadrosunda Cezmi Baskın, Özgü Namal, Umut Kurt, Meral Okay gibi oyuncular ile Dilber Ay, Kahtalı Mıçı gibi yerel müzisyenler var. "Bizim işimiz marş çalmak. Bunu bilmiyormuş gibi yapmak çok zordu" Sürücü filmde bando ekibinde yer almamış, bandonun belalılarından olan bir astsubayı canlandırmış. Ama şimdi pişman. "Filmde toplasanız beş dakika bile gözükmeyeceğim ama bando baştan sona var. Başrol oyuncuları kadar dikkat çekiciler" diyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası aynı zamanda belediye bandosu. İşimiz çok. Hem konservatuvara hem halk oyunlarına hem de tiyatroya müzik sağlıyoruz. Kadromuzda beş dilde şarkı söyleyen de var, iki-üç enstrüman çalan da. Şehir tiyatromuzun müdürü Tamer Güven oyunculuk yaptığı için çevresi genişti. Bizi "Beynelmilel"e sokan da o oldu. Müzikler konusunda Sırrı beyle birlikte çalıştık. Onun yöresel müziğe hakim olması yardımcı oldu bize. Marş da çaldık yöresel şarkı da. En çok sıkıntı çektiğimiz konu enstrümanı eline ilk kez almış, öğrenmiş gibi yapmaktı. Ezbere bildiğimiz bir müziği bozmakta, kötü çalmakta zorlandık. Bizim esas işimiz marş çalmak. Ama marş çalmayı bilmiyormuş gibi yapmak zorundaydık. "Beynelmilel"de Eskişehir Marşı'nı ve 10. Yıl Marşı'nı çaldık. Sırrı bey "10. Yıl Marşı'nı kötü çalın, ağdalı çalın" dedi. Nasıl kötü hale getirebiliriz diye çok uğraştık. Sonunda çok alaturka, çok arabesk bir marş çıktı ortaya. Pavyonlardan çıkan müzisyenler de böyle çalarlardı herhalde. Komünistlerin marşı "Beynelmilel"i bilmiyorduk, çekim için öğrendik. Filmdeki, pavyonlarda ve müzikhollerde çalan müzisyenlere benziyoruz. Bandodakilerin büyük çoğunluğu geceleri ikinci bir işte çalışıyor. Gündüz marş çaldıktan sonra akşam barlarda, gazinolarda popüler bir parçaya eşlik ediyor. Kimi arkadaşımız sahne aldığı bir yerde gecede bir aylık maaşı kadar kazanıyor. Filmdeki müzisyenler rol gereği çok zorlanıyor ama biz hiçbir aksaklık yaşamadan beceriyoruz bu işi. Mesaimizi engellemediği için belediye de itiraz etmiyor gece başka yerde çalmamıza. "Mesai sonrasında çalışıp bir aylık maaşını bir gecede kazanan bandocular var" Eşlerimiz ünlü olmamızdan rahatsız. "Türkiye'de başka bando yok muydu, sizi buldular?" diyorlar, Mersin'e geri dönmemizi istiyorlar. Karım İstanbul'a gelirken inşallah başarılı olamazsın diye beddua etti arkamdan. Diğer bir arkadaşımın eşi de "Bir filmde çaldın diye kendini Tarkan mı sanıyorsun?" demiş. Eğlenmeyi sevenler, eğlendirenleri küçümsemişler. Yerel müzisyenlere gevende yani çalgıcı adını takmışlar. Oysa müzisyen olmak çok zor iş. Sırrı abi bunu filmde çok güzel işlemiş. Şener Şen'in "Selamsız Bandosu"ndan sonra bandoyla ilgili ikinci film "Beynelmilel". Şen'in filminden sonra bandocu olmaya karar vermiştim. Filmde, orkestraya resmi üniforma verilmiyor. Şehrin kurtuluşunda kullanılan temsili milis güçlerinin giydiği Fransız lejyoner üniforması giydiriliyor müzisyenlere. İşte bunun için kimsenin üzerine cuk oturmuyor giysiler. "Filmde çaldın diye kendini Tarkan mı sanıyorsun?" "Çalgıyla, devrimle derdim yok; aşığım" Özgü Namal çekimlerde orkestra çalmaya başladığı an hoplayıp zıplıyor. Dans etmeye başlıyor. "Müzik çalınca yerimde duramıyorum" diyor. Ve başlıyor anlatmaya: "12 Eylül döneminde geçen bir film olduğu için fonda siyasi olaylara değiniliyor ama asıl hikaye yerel müzisyenler üzerine kurulu. 18 yaşında, üniversiteye hazırlanan Gülendam'ı oynuyorum ben. Çalgıyla, devrimle derdim yok, Haydar'ı seviyorum. Fotoğraf çekimlerinde filmin iki aşığı Gülendam ve Haydar'ın ilk defa yalnız kaldıkları, ilk yakınlaştıkları sahneyi canlandırdık. Pavyondan gelen artık bir müzik üzerine romantik bir tango müziği giriyor. Ve ikili dans etmeye başlıyor. Çok yüreğe dokunan, tatlı bir sahne. "'Enternasyonal' marşı başa bela oluyor" İki müzikalde başrol oynadım. Belli kurslarda ve konservatuvarda müzik eğitimi aldım. Şimdi de klarnet çalmak için uğraşıyorum. Filmde de bağlama çalıyorum. Bir sahnede, stüdyoda "Enternasyonal" marşını çalıyorum bağlamayla. Aslında ortalığı karıştıran, başa bela çıkaran da ben oluyorum. "Şapkaları uçuracak bir performans sergiliyorlar" Mersin Belediye Bandosu ekibinin görevi neredeyse başrol oyuncuları kadar önemli. Film gösterime girdikten sonra onlar da ünlü olacak. Sokakta arkalarından "Gevendeler" diye bağıracaklar. Bandodakilerin her biri çok iyi müzisyen. Bir orkestranın çalacağı düzenlemelerle klasik formlara girmenin yanı sıra alaturka şarkılara da ayak uyduruyorlar. Herkesin şapkasını havaya atacağı bir performansları var. "Yerel sanatçıların kasetleri yok satar" Orkestranın şefini oynuyorum. Filmin ana karakteri Abuzer'in ailesinde müzisyenlik bir gelenek. Her yörede, ünlü olan Kahtalı Mıçı, Dilber Ay gibi yerel sanatçılar vardır. O bölgenin eğlence hayatı onlardan sorulur. Kasetleri yok satar. Düğünlerde, barlarda, pavyonlarda çalarlar. Mesela Dilber Ay 57 kaset çıkarmış bir şarkıcı, çok ünlü Anadolu'da.