Pazar “Bu ifadeyi polislere okulda mı öğretiyorlar?”

“Bu ifadeyi polislere okulda mı öğretiyorlar?”

30.11.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Bir yıl önce polis kurşunuyla ölen Baran Tursun’un babası Mehmet Tursun, benzer olaylar yaşayan aileleri bir araya getiriyor: “İki yılda gerçekleşen benzer 48 olayın yüzde 80’inde polisler neredeyse aynı ifadeyi veriyor: ‘Kaydım, düştüm. Öldürme kastım yoktu’ diyor. Bunlara okulda bu dersi mi veriyorlar? ‘Bir gün böyle suç işlerseniz böyle ifade verin’ diye mi öğretiyorlar?”

“Bu ifadeyi polislere okulda mı öğretiyorlar”

Geçen yıl bu zamanlar... İzmir’de bombalar patladı, Bornova’da, Buca’da... Bomba yüklü araçlar yakalandı. İhbarların ardı arkası kesilmiyordu. Polis diken üstündeydi.
Ve 25 Kasım 2007... Açık Öğretim Fakültesi öğrencisi, 20 yaşındaki Baran Tursun, resmi kayıtlara göre, sabaha karşı 03.00 sıralarında eğlenceden dönüyordu, alkollüydü.
Bornova yolunda bir kavşaktaki polis çevirmesiyle karşılaşınca, “dur” ihtarlarına uymayıp barikatları aştı. 6-7 dakika süren kovalamaca sonunda polis ateş etti. Baran Tursun’un başına polis kurşunu isabet etmişti. Baran birkaç gün sonra hayatını kaybetti. İşte her şey burada başladı.
Aileye göre, polisler yeterli uyarıyı yapmayıp Baran’ın içinde bulunduğu cipi hedef aldı, adeta “kovboyculuk” oynadı. Tursun ailesi bu olayın ardından bir mücadeleye koyuldu. Hatta bir vakıf bile kurdu. Aralıkta bir kurultay düzenlemeyi planlıyorlar.
Baba Mehmet Tursun, İzmir Karşıyaka’daki Baran Tursun Davası İzleme Komisyonu ofisinde sorularımızı yanıtladı.

“Kendimi yere atıp ağlamadım, oğluma ‘Bana güven’ dedim”
Sanırım Baran’ın öldüğü günden bu yana siz de bütün işinizi bir kenara bıraktınız, sadece bunun için çalışıyorsunuz...
Birinci gün dedim ki bu organize bir suç örgütüdür. Türkiye’nin her tarafında türlü davalara baktığınız zaman suça meyilli olan bu polisler devletin de verdiği bu yetkiyi kullanarak bunu yapıyor. Tabii “Devletin şerefli polisi geldi de yaptı” diye bir bakış açımız yok. Ama bunlar bir suç örgütü.
Oğlum 20 yaşında olmasına rağmen kendimi yerden yere vurup ağlamadım. Ağlamak sızlamak yerine basının huzurunda oğluma “Bana güven” dedim. O günden bugüne geldiğimiz mesafe çok güzel. Başbakan’a, tüm milletvekillerine mektup yazdım. Ancak sivil toplum örgütleri de dahil, bizi CHP’li Mehmet Sevigen dışında kucaklayan olmadı.

“Yetki kullandım deyip 40 günde çıkıyorlar”
Vakıf kurmaya da karar vermişsiniz. Neden dernek değil de vakıf kurdunuz?
Siyasi bir yönümüz olmadığı için vakıf kurduk. Antalya’daki benzer olay için aileyi ziyarete gittiğimde baktım ki oradaki polisin ifadesi de aynı. “Kaydım, düştüm. Öldürme kastım yoktu” diyor. Baran’ı öldüren polisle ifadeleri neredeyse aynı. “Bunlara okulda bu dersi mi veriyorlar? Bakın bir gün böyle suç işlerseniz böyle ifade verin” diye mi öğretiyorlar deyip kalkıp gittim. İki yılda olan benzer 48 olayın yüzde 80’i de aynı.
Beni benzer olayların mağdurları arayınca Baran Tursun Polis Mağdurları Vakfı’nı kurmaya karar verdim. Aralıkta tüm mağdurları ve siyasi partilerden milletvekillerini çağıracağımız bir kurultay yapacağız. Esas amacımız şu: Bu çocukları öldürenler “Ben yetkimi kullandım” demektedirler. 40-50 gün sonra serbest kalıyorlar. Demek ki hakimler de yetkilerini kullandıkları konusunda hemfikirdir. O zaman biz de bu yetkiyi veren Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun (PVSK) 16’ncı maddesinde değişiklik istiyoruz.

“Avukatlarımız taslak üzerinde çalışıyor”
Bu ince bir çizgi değil mi? Kimilerine göre güllük gülistanlık bir ülkede yaşamıyoruz. Bomba yüklü araçlar patlıyor, polisle çatışılıyor... Polis “dur” derse duracaksın. Kimine göre de polis orantısız güç kullanıyor. Ne zaman, nasıl ateş açılır, açılır mı açılmaz mı bu tartışılıyor.
Olayın oluş şekli ve emarelere bakılır. “Silah çıkartalım mı çıkartmayalım mı?” Silah kullanmanın şartları var. Bunun için PVSK’yı değiştirmek, daha anlaşılır hale getirmek gerekiyor. Avukatlarımız şu an taslak üzerinde çalışıyor.

Oğlunuzun ya da sizin herhangi bir suç kaydı ya da yargılandığı bir dava var mıydı?
Oğlumun yoktu. Ben 30 yıl önce TCK 141’den yargılandım. Çocuklarıma da bunu anlattım.


BAZI DİĞER OLAYLAR
En büyüğü 18 yaşındaydı
Birbirinden farklı olmakla birlikte, son haftalarda polis kurşununun neden olduğu başka olaylar da gerçekleşti.
Antalya‘da bir polis memuru, 18 yaşındaki motosikletli genci “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle tabancayla vurarak ölümüne neden oldu. Olay, 27 Ekim’de sabaha karşı saat 03.30 sıralarında meydana geldi. Polis, motosikletle giden iki gence “dur” ihtarında bulundu. Motosiklet durduğunda, arkada oturan kişi indi. İddiaya göre, 18 yaşındaki Çağdaş Gemik, motosikleti hareket ettirerek kaçmak istedi. Bunun üzerine motosikletli polis gence ateş etti. Boynundan vurulan yaralı genç, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Adana‘da 8 Kasım’da bir karakolda görevli bir polis memurunun motosikleti çalındı. Polis memuru mesai arkadaşıyla birlikte motosikletini aramaya çıktı. Onur Mahallesi 61’inci Sokak’ta motosikleti görünce üzerindeki üç genci durdurmak istediler. “Dur” ihtarına karşılık motosiklettekiler kaçmaya devam etti. Bunun üzerine motosikleti çalınan polis memurunun arkadaşı tabancasını çekip ateş etti. Motosikletin arkasında oturan Ahmet Yıldırım (14) sırtından yaralandı.
Ankara Altındağ’da 19 Kasım gecesi polis, iki ayrı hırsızlık suçundan aranan ve sabıkalı olduğu kaydedilen Soner Çankal’ı gözaltına almak istedi. Karşı koyarak oturduğu mahalleye doğru kaçan 17 yaşındaki Çankal’ı kovalayan polis memuru, yakınlarının saldırısına uğradı. Bıçaklı ve sopalı olduğu bildirilen kişilerce dövülen memurun yerde yatarken ateş ettiği ve silahından çıkan mermiyle Çankal’ı ağır yaraladığı belirtildi. Hastaneye kaldırılan Çankal yaşamını yitirdi.

“Polis kaçan araçta kimin olduğunu bilemez”
Tolga Yurdakul (Baran Tursun olayına sebebiyet veren polis memuru Oral Emre Atar’ın avukatı)
Bölgedeki resmi polis ekipleri “dur” anonsları yapmıştır. Tursun arkasından gelen dört resmi ekip kovalamasına rağmen kaçmıştır. Hatta aracını iki ayrı yerde resmi ekiplerin üzerine sürmüştür. Bunun üzerine ikinci bariyerde havaya ve aracın lastiklerine doğru ikaz atışı yapılmış, 100 metre sonra ağaca çarparak durmuştur.
Önce trafik kazası olarak değerlendirilmiş, tomografi sonucu silahla yaralama olduğu anlaşılmıştır. Kriminal laboratuar raporlarına göre, olayın, yerden seken bir merminin isabet etmesi ile meydana geldiği anlaşılmıştır.
Raporlara göre Baran Tursun’da 147 promil alkol tespit edilmiştir. Olay 25 Kasım 2007’de olmuştur. Oysa Tursun’un ehliyetine, daha önceki alkollü yakalanmalarından 18 Temmuz 2009’a kadar el konulmuştur. Arkadaşları ifadelerinde; Baran Tursun’un tekrar alkollü yakalanırsa bunun hesabını babasına veremeyeceği nedeniyle polisten kaçtığını ifade etmişlerdir.
Polis kaçan bir araçta alkollü sürücü mü, yoksa aranılan bir kişi mi, yoksa terörist mi olduğunu bilemez. Bunun ayrımını o an içerisinde yapması beklenemez.