Pazar “Bu oyunun zamanı gelmişti”

“Bu oyunun zamanı gelmişti”

17.03.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

BO Sahne, açılışını “Adolf” ile yapıyor. Tek kişilik oyunda Hitler’i canlandıran Burak Sergen: “Dünyadaki ırkçı söylemler hâlâ devam eden baskı rejimini daha da körükledi. Bu oyunu oynamanın tam zamanıdır diye düşündük”

“Bu oyunun zamanı gelmişti”

Kötüler kötüsü, insanlık tarihinin en acımasız diktatörlerinden Adolf Hitler, Burak Sergen’in performansıyla yeniden canlanıyor. Pip Utton’ın yazdığı “Adolf” oyununda Hitler’in sığınağındaki son
12 saatini anlatılıyor. Levent Özdilek ve Nilüfer Bıyıklı’nın kurduğu kültür merkezindeki BO Sahne’de yarın ilk kez izleyici karşısına çıkacak oyun. Uzun süredir ortalarda görünmeyen Levent Özdilek, Cihangir’de açtığı Bo sahne ile yatıp kalkıyormuş bir süredir meğer. Genel sanat yönetmenliğini de Özdilek’in üstlendiği oyunda Sergen, bir saati aşkın bir süre boyunca, ara vermeden Hitler’i oynuyor: “Bu oyunu oynamak zorundaydık. Unutulan o baskı rejiminin, faşizmin dünyaya
tekrar hakim olduğu zamanlardayız.”

Haberin Devamı

“Bu oyunun zamanı gelmişti”
“Bu oyunun zamanı gelmişti”

Oyunun fotoğraflarını ünlü fotoğrafçı Mehmet Turgut çekti.


Nasıl bir oyun “Adolf”?

Burak S.: İngiliz yazar, yönetmen, oyuncu Pip Utton’ın bu oyunu Avrupa’da çok ses getirdi, yılın oyunu seçildi. Oyunda “Kavgam” ve “Vasiyetname”nin ortaklaşa birleştiği bir dramaturji yapmış Pip Utton. Çok güzel bir harmanlama olmuş. Hitler’in sığınaktaki son 12 saatini anlattığı için de çok enteresan bir oyun. Artık halüsinasyonlar görmeye başlıyor, iğnelerle ayakta duruyor...
Levent Özdilek: Günümüze kadar gelen bütün diktatörlerin portresi aslında bu oyun. Saddam nerede yakalandı? İnde. Bu oyun da Hitler’in inideki son 12 saatini anlatıyor.

Oyuncuların rol ayırma durumu yoktur ama yine de bu rol size ilk geldiğinde Hitler gibi bir adamı oynamasam mı acaba diye bir düşünce belirdi mi aklınızda?

Burak S.: Tam tersi oynanmalı ki insanlar görsün. Hatta bir misyondur.
Levent Ö.: Yeni jenerasyonlar bilmiyor ki. Tüm dünyada ırkçılık büyüyor biliyorsun.
Bunları sanatla göstereceksin ki bu çirkinlikleri bilelim.

Haberin Devamı

“İki tane maskımız var; biri güldürüyor biri ağlatıyor”

1 saati aşkın bir süre, ara vermeden sahnede tek başınıza olmak zor mu?

Burak S.: Zor tabii. Tek kişilik oyunlarda, özellikle seviyesi çok yüksek oyunlarda insanı yormasının ötesinde doğru olması gerekiyor. Bu bir misyon da aynı zamanda çünkü. Sizin orada bir yanlışınız, olayın tamamen yanlış anlaşılmasına neden olur ki bu bizim hiç istemediğimiz bir şey.
Levent Ö.: Ara yapamıyorsunuz. İzleyici ilk dakikadan itibaren tokat yiyor. Öyle rahat rahat oturup izleyeceğiniz bir oyun değil, iğneli fıçıda oturacak seyirci. Onun için daha uzun yapamazsınız.
Burak S.: Biraz da tiyatronun işi bu. İki tane maskımız var bizim; biri güldürüyor, biri ağlatıyor.

Nasıl tepkiler bekliyorsunuz...

Burak S.: Acaba karşılarında Adolf’u, o zihniyeti gördükleri zaman ne yapacaklar diye çok heyecanlıyım.
Bir hatırlatma, idrak etme olmalı diye düşünüyorum. Özellikle gençlerin tepkilerini merak ediyorum çünkü çok enteresan bir şekilde eski diktatörlerin fikirlerine öykünerek, onlar gibi olmak isteyen bir gidişat da var. Biraz bıçaksırtı bir oyun, fazlası duyguları sömürür, yanlış yere götürür. Azı yetmez... Adam çok bir şey yapmamış denmesini de istemiyorum. Bu dengeyi kurmak zor.
O yüzden zor bir oyun ama ben zor oyunları severim zaten. Bundan önce de tek kişilik oyun Neyzen Tevfik yapmıştım, off Broadway’de de oynadım onu. İnşallah bu oyunun yolu da açık olacak.

Haberin Devamı

“Eşim Işıl ile birlikte her şeyi iptal edip kızımıza konsantre olduk”

Konuk oyuncu olduğunuz “Aşk Kırmızı” filmi bu hafta vizyona girdi...

Burak S.: Eski bir projeydi o aslında, Osman abi (Sınav) o projede bir senaryo yazdı. Orada benim oynadığım bir karakter vardı, onu da almış ama küçültmüş. Onu kıramadım tabii ufak bir “ve Burak Sergen” rolü yaptım. Böyle genelinde oynamadığım ama ara sıra destek verdiğim filmleri de seviyorum çünkü bebeğim oldu, Cansın. 2.5-3 senedir, eşim Işıl ile birlikte her şeyi iptal edip Cansın’a konsantre olduk. O başlı başına bir eser zaten, başlı başına bir tiyatro. Onunla uğraştık bu süre boyunca,
çok da nefis oldu, iyi ki de onunla uğraştık, zamanımızı öyle geçirdik. Bu süre içinde evet bir dizi yaptım ve bir sinema filminin “ve”sinde oynadım ama ciddi ciddi uzun süredir ilk piyasaya çıkışım bu oyun olacak.

Haberin Devamı

“İstanbul’da böyle bir yer yok”

BO sahne nasıl bir yer?

Burak S.: Özellikle Nilüfer Bıyıklı ve Levent Özdilek’e teşekkür etmek lazım bize böyle bir sahne ve kültür merkezi verdikleri için. AVM açmamışlar da böyle bir kültür merkezi açmışlar.
Levent Ö.: Biz burayı temelden altı aydır geceli gündüzlü hazırlıyoruz. Buraya inanılmaz paralar teklif etti insanlar. Bizim projemize inandılar sağolsunlar. Burada çok şık bir kafe-restoran olacak, aynı zamanda sergi alanı olacak orası. Bir tiyatro salonu olacak kara kutu. Dikdörtgen, istediğin tarafta oynayabiliyorsunuz oyunu. Koltukların yeri değişiyor. Müthiş tiyatro oyunları, akustik konserler. Arif Keskiner ile sinematek yapacağız. Hem ustalara saygı, Yılmaz Güney, Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Ömer Kavur filmleri oynatacağız; hem de Zeki Demirkubuz, Ümit Ünal, Derviş Zaim,
Nuri Bilge Ceylan gibi günümüz yönetmenlerinin filmlerini de göstereceğiz. Son yıllarda genç, çok iyi sinemacılar çıktı, çok iyi filmler yapıyorlar. Büyük salonlarda yer bulamıyorlar kendilerine. Onlara yer vereceğiz. Kısa filmler çıkıyor çok güzel, onlar da hiçbir yerde gösterilmiyor. “Kısa iyidir” diye bir etkinlikle kısa filmleri göstereceğiz.
Dans eğitimi ve dans tiyatrosu, şiir dinletisi, kitap lansmanı gibi etkinlikler olacak. En alt katta da çocuk kulübümüz olacak. Cihangir’de büyük bir eksiklik bu. Çocuklar orada psikodrama çalışmaları yapacak, oyun oynayacak. Anne-baba oyundayken mesele çocuğunu kulübe bırakabilecek. Bence sadece Cihangir’de değil İstanbul’da yok böyle bir yer.

Haberin Devamı

Demek ki bir süredir bununla meşgul olduğunuzdan televizyonda göremedik sizi...

Levent Ö.: Evet, öyle.
Ben iki senedir dizi-mizi yapmıyorum. Böyle çılgın bir şeye soyundum ama çok mutluyuz. 40 yıllık kültürel, sanatsal, siyasi her türlü birikimimi buraya koyuyorum. Bundan daha büyük bir zenginlik yok.