Pazar “Bu rolü bana vermeleri mucize”

“Bu rolü bana vermeleri mucize”

01.01.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Canan Ergüder yeni dizisi “Yıldızlar Şahidim”de ters köşe bir rolde. 90’larda ünlü olmuş bir assolisti ve hayatında ilk kez bir anneyi oynuyor. Ergüder, Zeyno karakterinin cazibesini anlatırken “Şarkı söylemek her zaman yapmak istediğim ama müthiş utandığım bir şey” diyor

“Bu rolü bana vermeleri mucize”

En son “Güllerin Savaşı”nın asaletinden yanına yaklaşılmayan, sosyetik ve de kibirli Gülfem’i olarak izledik Canan Ergüder’i. Niyeti onun üzerine uzun bir ara vermekken, Star’da yayınlanacak “Yıldızlar Şahidim”deki Zeyno karakterinin cazibesine kapılmış. Seçtiği bütün karakterler gibi, yeni ve zorlu bir macera bu da. Bir kere şarkı söylemesi gerekiyor, hem de hiç bilmediği arabesk şarkılar. 90’larda ünlü olmuş bir assolist nasıl davranır, bunu öğrenmesi gerekiyor. Yetmezmiş gibi hayatında ilk kez anneyi oynuyor, hem de yetişkin sayılacak bir delikanlının annesini.

Haberin Devamı

Onun gibi bizim için de sürprizler içeren bu süreci konuşmak için Anadolu Yakası’ndaki yeni mahallesinde buluştuk Canan Ergüder’le.

Yeni diziniz “Yıldızlar Şahidim”de sizi hiçbir benzerinde görmediğimiz, ters köşe bir karakter oynuyorsunuz.

Evet, çok güçlü olması, cesur olması oynadığım diğer karakterlere benzer tarafları. Onun dışında efe, binbir rengi olan, her türlü ortamda nasıl davranması gerektiğini bilen ama sokağı da iyi bilen bir hatun Zeyno. Çok tutkulu ve şarkıcılığa, hayallerine aşık bir karakter.

Son karakteriniz Gülfem sosyetik bir kadındı, bu nasıl bir çevreden geliyor?

Bildiğim, İzmir’den geldiği ve çok küçük yaşta evini terk ettiği. Ailesi şarkıcılık yapmasını engellemek istemiş, o da ailesiyle bağlarını çok küçük yaşta koparıyor hayalleri uğruna.

Haberin Devamı

“İlk defa anne oynuyorum”

Ve ünlü bir şarkıcı oluyor...

Evet, bir süreliğine. Sonra Almanya’ya gidiyor ve bir şekilde kendi kurduğu ailesini de, yani kocasını ve çocuğunu da terk etmek zorunda kalıyor. Bir oğlu var. İlk defa bir anneyi oynuyorum.

Bu sizin karar verirken tereddüt etmenize neden oldu mu?

Nedense hayır. Bana iki sene önce sorsan kesinlikle tereddüt ettirirdi. Özellikle oğlumu oynayan oyuncunun yaşını göz önünde bulundurursak. 32 yaşında, çok genç görünen bir oyuncu. Ama şöyle söyleyeyim, gerçekten pek umrumda olmadı. Sebebi de senaryonun bu kadar güçlü olması. “Güllerin Savaşı”ndan sonra uzun bir süre televizyon dizisinde oynamaya niyetim yoktu. Bir ara vermek istiyordum ve vaktimi vermek isteyeceğim bir dizinin karşıma çıkmayacağından çok emindim. Çok büyük konuşmuşum. Senaryosu beni çok etkiledi, Pınar Bulut yazıyor.

“Bu rolü bana vermeleri mucize”

Neydi peki bu kadar etkileyen sizi?

Sanırım yine Pınar sayesinde oldu bu. Ne kadar şanslıyım ki Ali Gündoğdu ve Asena Bülbüloğlu da Pınar’ı dinleyip aynı fikre vardılar ve beni onun kadar istediler. Hakikaten mucize, şu görüntümde; sarışın bir kadın, üstelik iki senedir “Canan Ergüder ne kadar asil” diye bir ortak kanı var, bu düşünceler varken bu kararı vermeleri. Benim karakterim asil değil mi diye sorarsan, asildir. Ama sözlük anlamında değil. Ruhu asil.

Haberin Devamı

Bir gazino sahnesi izledim, bayağı da civelek bir kadın Zeyno. Tamam iyi bir oyuncu her şeyi yapabilir belki ama...

Ben iyi bir oyuncunun her şeyi yapabileceğini düşünmüyorum. Sadece okuduğumda o rengi çıkartabileceğimi ama bana da zor gelebileceğini fark ettim. Bu zaten beni çekenlerden bir tanesi. Bir, kendimi böyle bir karakterde göstermek; iki, şarkı söylemek. Çünkü şarkı söylemek her zaman yapmak istediğim ama müthiş utandığım bir şey. Mesela erkek arkadaşım şarkı söyleyebileceğime başta inanmadı bile çünkü o benim mırıldandığımı bile duymadı. Evde duşta da şarkı söylemiyorum, yemek yaparken de. Ama burada, yapmak zorunda kaldığım alanda utanmadım hiç.

“Çok insan izledim”

Okulda şan dersleriniz olmuştur mutlaka.

Oldu, aryalar da söyledim, şarkı söyleyebileceğimi bildiğim için kabul ettim zaten. Ama ben pop söyleyeceğimi düşünüyordum, arabesk değil. Fakat bir anda karakter başka bir yöne gitti. O da yönetmen değişikliğiyle oldu.

Haberin Devamı

Hiç dinler miydiniz arabesk?

Hayır. Annemler falan çok şaşırdı. Şarkıyı kaydedince ailemle de paylaştım, Kenan’la (Ece) da. Aldığım tepkilerle de düzelterek ilerledim. Çok zordu, özellikle İbrahim Tatlıses’in söylediği “Ben Aşk İçin Ölürüm”. Ben onun kıpır kıpırlığını sevdiğim için “Bunu daha rahat söylerim” deyip sonra bir hançereye ihtiyacım olduğunu anlayıp ve onun bende olmadığını görüp nasıl kıvırabileceğimi düşünmeye başladım. İbrahim Bey gibi söylemek haşa, muhteşem bir ses çünkü.

Bir de tavır gerektiriyor. Onu nasıl çalıştınız?

Çok insan izledim. Hülya Avşar’lar, Sibel Can’lar, Seda Sayan’lar. Özellikle 1990’larda meşhur olmuş sanatçılarımızı çok izledim, bana tabii çok fikir verdi bu.

İnsanlar sizi Gülfem diye tanıyor hâlâ. “Behzat Ç.”deki Savcı Esra da bitmeyen bir efsane. Sizin için özel olan karakterleriniz var mı?

Savcı Esra çok özeldi benim için. Gülfem’i de çok severek oynadım. Komikti, trajikti, çok derin bir karakterdi ve gene benim için çok şans eseri, her şeyin birbirine oturduğu bir dönemde geldi. Bu karakteri oynamalıymışım ben, kendi psikolojimi anlamak, Türkiye’de yaşamayı, Türk insanının neyi sevdiğini anlamak için.

Haberin Devamı

Neyi seviyorlarmış?

Narsisizmi güç olarak gören bir toplumuz ve bu hayatımızın her yerine nüfuz etmiş durumda. Bizi çok rahatlatan bir şey bu. Sadece bizi değil, dünyada böyle.

Zeyno için de böyle psikolojik çözümlemeleriniz var mı?

Zeyno’nun dünyası çok engin, o yüzden kendimi daha fazla bilgilendirmem gerek, çok bilmediğim bir dünya. Fantezi pop çok geniş ve Türk kültürüne dair bir şey. Özellikle 90’ların dünyası, benim de içinde büyüdüğüm bir zamandı ve az çok hatırlıyorum. Şu konuda seviniyorum; bir şeyler geçmiş bana, ben ne kadar bu dünyanın içinde büyütülmemişsem de. Bir nağmeler kapabilmişim bir şekilde. Bu bana çok iyi geldi açıkçası, kendi kültürümün bir şekilde bana nüfuz ettiğini görmek.

“Kenan’la tekrar birlikte oynamak isterim”

Demin sizi eleştirirken çok dürüst olduğunu söylediniz Kenan Ece’nin.

Dizi için söylediğim şarkıyla ilgili aklımda hemen bir ampul yanmasını sağladı ve çok hoşuma gitti. Egomla cevap versem, “Ne demek istiyorsun?”a kaçabilirim ama ne gerek var böyle bir şeye? O da benim iyi yapmamı istiyor.

Peki “Güllerin Savaşı”nda beraber de oynadınız, partner olarak nasıl Kenan Ece?

Valla birlikte oynamaktan büyük zevk aldığım bir partnerdi, çok da eğlenceli, güzel anılarım var. Ayrıca devamının da gelmesini isterim.

“Yemeğimi kendim yapıp sete götürüyorum”

Yıllardan sonra Galata’yı bırakıp karşı tarafa taşınmışsınız...

Mahalle değiştirdim evet. Ben çok sevdim bu yakayı, sahil tarafı çok güzel. Galata’yı hâlâ seviyorum ama şimdi artık başka bir kafadayım, başka bir yeri istiyordum zaten ne zamandır. Aslında çocukluğuma dair çok anılar var burada, anneannemin evi vardı Anadoluhisarı’nda, yazlarım orada geçmiştir.

Geçen konuştuğumuzda sağlıklı beslenmeye kafa yoruyordunuz.

Hâlâ öyle. Organik beslenmeye çalışıyorum, kendim yapıyorum her şeyi. Ekmek, et suyu, sete de evde yemek yapıp götürüyorum.