Pazar "Bundan beş yıl önce de şöhret olabilirdim"

"Bundan beş yıl önce de şöhret olabilirdim"

10.12.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Son ayların en "parlak" kızı Özgü Namal şöhret için hiçbir zaman özel bir çaba harcamadığını söylüyor: "Ben bundan beş yıl önce de şöhret olabilirdim. Acele etmedim. Aslında ben hep buradaydım, hep işimi yapıyordum, siz beni tanıdınız, birden ismimi manşetlere taşıdınız"

Bundan beş yıl önce de şöhret olabilirdim

axpaz011.jpg Biz Namal'ı reklamlarla daha iyi tanırken o bir yandan işlerine devam ediyor, tiyatrodan film çekimlerine koşuyordu.Bir özet geçersek... BKM Film yapımı "Beynelmilel" 29 Aralık'ta vizyonda. Haluk Bilginer'le oynadığı "Polis"in çekimleri bitmiş. Tecavüz ve töre kurbanı bir genç kızı canlandırdığı "Mutluluk"un çekimleri devam ediyor. Ortaoyuncular sahnesinde her cuma "Kiralık Oyun"da, Okan Bayülgen'le sahneyi paylaşıyor. Bu oyunda iki rolü birden var: Evin şımarık kızı ve 10 yaşında bir oğlan. Yetmiyor bunlar Özgü'ye. Bir de diziye başlıyor: "Bebeğim". Bu yoğunluğun arasında yorgun bir kadınla buluşacağımı düşünürken, önce gürül gürül sesiyle "Merhaba"sını duyuyoruz. İçeriye enerjik, o bildiğimiz gibi kocaman gülümseyen bir Özgü giriyor. Onu bir yıl önce görmüştüm. Kilo mu vermiş, boyu mu uzamış, dizi nedeniyle yapılan makyajdan mıdır nedir, ya da büyümüş galiba, ekranda gördüğümüzden çok daha güzel bir Özgü Namal çıkıyor karşıma. Yakında arka arkaya filmlerini izleyeceğimiz Özgü Namal hem parlak bir yıldız hem de Türk sinemasının önemli kadın oyuncularından biri olarak sağlam adımlarla ilerliyor. Bu yıl kimin yılı oldu dersek, herhalde ilk önce onun ismi gelir aklımıza. "Kurtlar Vadisi"nin doktor Elif'i, "Organize İşler"in iyi aile kızıyken bir reklam filmiyle kendisinin de tahmin edemediği bir şöhret yakaladı Özgü Namal. "Axess kızı" olarak ilk göründüğü andan itibaren "Aman da aman ne yetenekli, ne tatlı, değil mi?" diye herkes onu konuşuyordu. "Film olmasını istediğim hikayelerim var" İnsanların kafasındaki benimle ilgili bazı şeyleri değiştirdi. Birazcık olsun Özgü'nün gerçek oyunculuğunu, gerçek performansını, gerçek enerjisini, potansiyelini gördüler. Bir reklamla... Axess reklamları sizi acayip "parlattı", değil mi? Tabii, ödülleri de alıyorum yani, yaptığım boşa gitmiyor. Filmler, reklam, dizi... Yetmedi, bir de bu yıl Afife Tiyatro Ödülü de aldınız. Gülendam diye 18 yaşında bir kız. Kasabanın tatlı, şirin kızı. Babasıyla yaşıyor. Üniversiteye hazırlanıyor, aşık olduğu biri var. Film 1980'lerde geçiyor. Önce "Beynelmilel" giriyor vizyona. Rolünüzden bahseder misiniz? Öyle bir tat var diyebiliriz. Eski Türk filmlerine benziyor... Allahtan her yaşa girebiliyorum. Tiyatroda 10 yaşındasınız. Bu filmde 18. Her yaş var. Yok. Ama olurum biraz zorlarsam. Ama 35 yaşında bir kadın olmadınız daha... Yüreğimi burkan bir hikayesi var. Senaryoyu okurken defalarca ağladım. "Mutluluk"ta da tecavüz ve töre kurbanı bir kızı canlandırıyorsunuz. Böyle bir filmde oynayınca insan çok daha duyarlı olmaya başlıyor. Ayrıca eskiden töre cinayetleri, tecavüzler üçüncü sayfadaydı. Artık manşete taşındı. Ki taşınsın zaten. Kampanyalar, örgütler... İlgilenmemek mümkün değil. Bu filmle feminizm, töre cinayetleri gibi konularla daha çok ilgilenir oldunuz mu? "Feminizm yanlış anlaşılıyor bizde" dedim. Ama ben de yanlış anlaşılmışım. Tabii ki bu feminizm. Ben feminizmin erkek düşmanlığı olarak algılandığını anlatmak istemişimdir. Oysa kadın-erkek eşitliği demek. Ben de feministim yani. İlgilenmişsiniz ama bir röportajda "Kadınların haklarını araması illa da feminizm demek değil" diyorsunuz. Bu tam da feminizm. Feminizmden korkar gibi... "Babam 'Bu dizide bana rol yok mu?' diye sorar" Vallahi hayatımdaki en büyük şansımın ailem olduğunu düşünüyorum. Arkadaş gibiyizdir. Annemle babama isimleriyle, "Kubilay", "Akile" diye hitap ettiğim olur. "N'aber Kubiş, Akiş?" dediğim bile olur. Onlar da bana Çözgüre derler. Açılımı çırpı Özgü'dür. Bayramların, doğum günlerinin çok güzel yaşandığı bir ailedir. Nasıl bir ailede büyüdünüz? Özellikle babam. O da tiyatrocu olmak istiyormuş. Gençliğinde bayan kuaförüymüş. Tiyatrolarda saç yapıyormuş. O zamanlar "Şehvet Kurbanı Şevket" oynuyor. Babam 200 oyun boyunca her gece hiç aksatmadan, oturuyor, oyunu seyrediyor. Ve bir gece biri gelmiyor, onun yerine çıkıyor sahneye. Onun için çok önemli bir hikayedir. Ben babamı "Yeditepe İstanbul" dizisinde Zuhal Olcay'la da oynattım. Oyuncu olmanızda da size destek olmuşlardır. Öyle esprileri vardır. Açar telefon, "Bana bu dizide rol yok mu?" der. Çok matrak bir adamdır. Benim de oyuncu olmamı çok istemişti. Ben de gerçekten oyuncu olmak için başladım bu işe. Şimdi sizin her sete gelip "Bana da bir rol!" demesin. Nasıl olsun? Öyle bir yerden geliyorum ki... Ben bundan beş yıl önce de şöhret olabilirdim. Acele etmedim. Meşhur olma sürecim uzadı. Böyle bir aileden gelen insanın bundan sonra sapıtması mümkün mü? Hani soruyorlar ya "Hayatınızda ne değişti?" diye. Hiçbir şey, siz değiştiniz. Ben hep hep işimi yapıyordum, siz beni tanıdınız, birden beni bir yerlere koydunuz, ismimi manşetlere taşıdınız. Şöhret için değil yani. Ve bir-iki poz vereyim, şöhret olma süresini kısaltayım gibi düşünceleriniz olmadı. Açıkçası ileride film olmasını istediğim hikayelerim var. Yakında da bir kısa metraj çalışması yapacağım. Senaryo yazmak, film yönetmek gibi projeleriniz var mı? "Sürekli bir şirinlik abidesi olarak dolanmıyorum" Öyleydim zaten. Bunu gösterebildim bu reklamlarla. Reklamlarla çok enerjik, hiperaktif, şirin mi şirin bir kız imajı oluştu. Tabii ki sadece öyle değilim. Sürekli enerjik, gülen, şirin bir kız olunmaz zaten. Yerine göre ben de kadın oluyorum, yerine göre çocuk oluyorum, yerine göre anaç oluyorum. Benim için biraz lunapark gibi denebilir. Renkli bir kişiliğim var, arkadaşlarım da ailem de öyle der. Her ortamda ve durumda başka biri olabilirim. Tabii ki bu akla "Bunun da oturmamış bir karakteri varmış" gibi düşünceler getirmesin. Yani sürekli şirinlik abidesi olarak dolanmıyorum. Tabii ki sinirleniyorum, ben de dırdır yapıyorum. Ama sürekli hop hop, şirin bir kız değilsiniz herhalde. Aynı zamanda güzel, 29 yaşında, seksi bir kadınsınız. "İleride bir albüm yapabilirim" Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Sesim güzel olmasa da umrumda değil. Kimseye beğendirme derdim yok. "Polis" filminde şarkı söylüyorum, göreceksiniz. Çok zorluyorlar bir albüm yapmam için. Israrla hayır diyorum. Ama belki ileride Zuhal abla (Olcay) gibi, 35'imden sonra, daha da demlenmişken bir cover albüm yapabilirim. Ama asla şimdi değil. Sesiniz güzel, duydum televizyonda. İleride şarkı söylemek de ister misiniz? Pek ağlama huyum yok ama Allahtan ağlamalı sahneler çekiyoruz. Hem bana hem sahneye hizmet etmiş oluyorum. Yani beni o sahnelerde her ağlarken gördüğünüzde bilin ki biraz da gerçek payı var. n Bu aralar acayip bir tempo içindesiniz. Yorgunluk, sinir, ağlama krizleri oluyor mu? "Güzel sofra kurmayı çok severim. Anne tarifleriyle, anne taklidi yemekler yaparım. Ama tarifleri bozarım. Annemin yıllardır yaptığı sebzeli bir piliç şişi vardır. İçine köri, kırmızı biber atınca, oluyor Çin usulü tavuk." "Güzel sofra kurmayı severim" "Bu ara boksa sardım. "Milyonluk Bebek"i seyrettikten sonra. Şimdi acilen boksa başlamak istiyorum." "Boksa başlamak istiyorum" "Dans etmeyi çok severim. Eğer oyuncu olmasaydım, mutlaka modern dansçı olurdum. Maalesef artık tanındığım için eskisi gibi barlarda dans edemiyorum. Ünlü olmanın getirdiği en büyük eksikliklerden benim için." "Oyuncu olmasam dansçı olurdum"