Pazar C’est Byzance!

C’est Byzance!

12.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fransızca’daki "C’est Byzance!", bizdeki "Halil İbrahim bereketi" deyişinin karşılığıdır. ARTE televizyonunun Bizans temalı gecesinin adı da bu

C’est Byzance

C’est Byzance!

Fransızca’daki "C’est Byzance!", bizdeki "Halil İbrahim bereketi" deyişinin karşılığıdır. ARTE televizyonunun Bizans temalı gecesinin adı da bu

Bir kitap okuyunca hayatı değişenleri bilirsiniz. Peki bir kitap yazınca hayatı değişeni bilir misiniz? İşte karşınızda bendeniz! Hem de ilk göz ağrım, gazeteciliğe bile başlamadan 1986 yılında yazdığım ve ilk baskısını ancak üç yıl sonra sağlayabildiğim "Gülün Öteki Adı", hayatımı değiştirmek üzere, sevgili okurlar. Reklamını yaptığımı sanmayın, ihtiyacı yok, o günden bu yana epeyce ünlendi bu kitap.
Geçen yıl, bilge dostum Jacques Jeulin’le birlikte genişletip derinleştirdiğimiz araştırmanın, "L’Autre Nom De La Rose" adıyla Fransa’da yayınlandığı ve Paris kitap fuarında sergilendiği günlerdi. Yayımcımdan bir telefon geldi: "Mine, ARTE televizyonuyla çalışan bir yapımcı ısrarla sana ulaşmaya çalışıyor!" Meraklandım tabii, ancak yoğun iş temposu içinde tümüyle unuttum ve yaklaşık bir ay sonra Paris’teki Türkiye Büyükelçiliği de aynı prodüksiyon şirketi tarafından ısrarla arandığımı bildirince, balıklama daldım tabii kaderin ağlarına!
Flore kahvesinde buluştuk ilk kez Paltin Nottara ile. Kim olduğunu anlayınca dudağım uçukladı. Mika Waltari’nin "Bizans Aşıkları" romanındaki Bizans soylusu, son imparatorun Büyük Düka ve kançılaryası, Fatih Sultan Mehmet’in arkadaşı ve habercisi Lukas Notaras’ın torununun torununun torunu ile karşı karşıyaydım! Notaras ailesi, Bizans’ın düşüşünden sonra Akdeniz ve Balkanların dört bir yanına dağılmış, Paltin Nottara’nın payına da Romanya’dan Fransa’ya Avrupalı bir belgesel yapımcısı olmak düşmüştü. Hem de büyük bir prodüksiyon şirketinin başında. Daha ilk tümcelerde bir yakınlık doğdu aramızda. Aynı dili konuşuyorduk. Paltin Nottara, Osmanlı ve Türk kültürü hayranı bir dünya yurttaşı. ARTE televizyonu için Philippe Calderon ile birlikte yazım ve yapımını yüklendikleri müthiş projeyi anlattı.
Fransızca’da, bizim "Halil İbrahim bereketi..." deyişinin karşılığı "C’est Byzance!ötır. Varsıllığın ve bolluğun sınırsızlığı "İşte Bizans!" sözüyle ünlenir. İşte Avrupa’nın reklam almayan tek ve seçkin kültür kanalı, Fransa ve Almanya’nın iki dilde yayın yapan ortak devlet televizyonu ARTE’nin Bizans temalı gecesinin adı, bu. Ve Nottara ile Calderon, sahibi oldukları iki yapım şirketi aracılığıyla tematik gece için 70 dakikalık bir Bizans belgeseli hazırlıyorlar. Senaryo Paltin Nottara’nın Ortadoğu’dan Balkanlara kendi köklerini ararken yaptığı yolculuk aslında. Batı Avrupa’nın Bizans’ı sözüm ona Türklere karşı savunmak için çıktığı dördüncü Haçlı Seferi’nde haçlılar tarafından nasıl talan edildiği, yakıldığı, yıkıldığı ve Venedik dükalığının tüm varsıllığının Bizans’tan getirilen ganimetlerle oluşturulduğu, Osmanlı’nın Bizans kültürüne yaklaşımının tüm Hıristiyan dünyasından nasıl daha saygılı olduğu, yani Avrupalı muhafazakarları çıldırtacak her şey var belgeselde. Şam, Kapadokya, İstanbul, Selanik, Venedik, Cenova’dan; Bulgaristan, Romanya, Makendonya, Sırbistan, Hırvatistan ve Almanya’ya dek çekimler yapılıyor.

Paltin Nottara, belgeselin dosyasını elime tutuşturduğunda başım döndü de, benden ne istediğini hâlâ anlayamamıştım. "Çok basit," dedi. "FNAC’ta kitabını gördüm, aldım, okudum ve heyecanlandım. Sen de bu belgeselde bize Bizans kilisesinde doğan Bogomil mezhebinin, Avrupa’ya yayıldıktan ve yok edildikten iki yüzyıl sonra Osmanlı İmparatorluğu topraklarında Şeyh Bedreddin ile yeniden canlanışını anlatacaksın!"
Avrupa’nın yedi ülkesinden uzmanlarla yapılan röportajların yer alacağı belgesele, Türkiye’den üç katılımcı var: Tarihçilerimiz Nevra Necipoğlu ve Ethem Eldem ile naçiz sosyolog yazarınız, bendeniz.
Siz bu satırları okurken, biz İstanbul’da çekim yapıyoruz. Çok mutluyum tabii. 1986’da ektiğim minik bir fidan, meyveye durdu. Kitaplar ölümsüzmüş meğer, daha ne isterim? Sevincini, sizinle paylaşmak belki...




PAZAR