Pazar Çapkın gazeteci

Çapkın gazeteci

24.03.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çapkın gazeteci

Çapkın gazeteci

Çapkın gazeteci

Bugünlerde futbol, İtalya ve hakemler yeniden gazeteleri konuşturuyorlar. Bense, belki de futbolu sevmediğim için, fazla ilgilenmeden seyirci kalıyorum. Agresif hareketlerde bulunan çılgın taraftarlara tahammül edemiyorum. Ayrıca tek başına bir ülkenin parasal problemlerini çözebilecek miktarlarda sermayenin bir spor dalı etrafında harcanıyor olmasını doğru bulmuyorum.
Şöyle ya da böyle, gazete ve televizyonlar sayesinde herkes olayın bir parçası haline geliyor ve ben de işte bu sebeple belki de, gazeteci bir arkadaşımın başına gelen olayı sizlerle paylaşmak istedim.
Birkaç yıl önce... 1996 yazında Avrupa Kupası’nda, Manchester’ın tarihi Old Trafford stadında Almanya-İtalya karşı karşıyaydı.
Arkadaşım bahis gişesinin önünde sıranın kendisine gelmesini beklerken tam önündeki gazetecinin, İtalya’nın eleneceğine dair iyi bir miktar sterlin yatırarak bahis oynadığını fark eder. Aynı gazetede çalıştıklarının fark edip onu tanır ve neden böyle yaptığını sormaya karar verir. Gazeteci başını sallayıp üzüntüden dudaklarını ısırarak "Umut yok. Maalesef kaybedeceğiz ve hepsi benim suçum. Aptallık ettim" diyerek cevap verir ve arkadaşına hikayeyi anlatmaya başlar.
Maçtan bir gün önce Manchester şehir merkezinde gezerken katedralin önünden geçer ve orada bir banka oturmuş kitap okuyan sarışın bir kadın görür. O tam kadını incelerken, kadın kafasını kitaptan kaldırır ve o koca gözleriyle gülümser. Adamın adımları iyice yavaşlar ve bir anda durarak kendi kendine "Neden olmasın?" diye sorar. Yavaşça geri döner, kadına doğru dönerek not defterine İngilizce "Lady with sweet blue eyes, what are you waiting for?" ("Mavi gözlü tatlı kadın, ne bekliyorsunuz?") yazar. Kadının ensesine yaklaşır, onu boynundan öpme isteğini bastırmaya çalışarak notun yazılı olduğu kağıdı kitabın üzerine düşürür. İşte o zaman kitabın Fransızca olduğunu anlar... Ama kadın tatlı bir ifadeyle gülümseyerek cevap verir: "My husband." ("Kocamı.") Adam üzülür ama kadın nazikçe onu oturmaya davet eder. Kitabı, notu arasına koyarak kapatır.
Adam, kafası karışık,
Manchester’ın bir tatil beldesi olmadığını unutarak sorar: "Tatil için mi geldiniz?" Kadın cevap verir: "Hayıııır. Maç için buradayız. Kocam hakemdir. Ve yarın Almanya-İtalya maçı var."
İşte tam o sırada iri kıyım Belçikalı hakem gelir! Mavi gözlü tatlı kadını elinden tutar, gazeteciye iğrenmiş ve tehditkar bir bakış atar ve oradan uzaklaşırlar. İtalyan gazetecinin vermiş olduğu not hâlâ kadının elindedir.
Gazeteci arkadaşına
dönerek devam eder: "Anlıyor musun? Tabii ki bunu ödetecek. Bir penaltı verecek ve bizi kupadan eleyecek, anlıyor musun?" diye tekrarlar, üzgün. "Her şey benim suçum." Arkadaşım onu avutmaya çalışmaz ve o da İtalya’ya karşı bahse girer.
Maçın sekizinci dakikasında hakem İtalya lehine penaltı noktasını gösterir. Zola atamaz ve İtalya elenir.
Arkadaşım ve çapkın gazeteci birkaç sterlin kazanırlar. Dürüstlükten sanırım, o hafta spor gazetesinde Belçikalı hakemlerin ciddiliğini ve profesyonelliğini konu alan bir yazı yayımlanır!






PAZAR