Pazar "Çapkınlık genlerimizde var"

"Çapkınlık genlerimizde var"

15.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Çapkınlık genlerimizde var"

Çapkınlık genlerimizde var
15-21 Şubat 1998
Aslı ÇAKIR

Oyuncu, şovmen, sunucu, reklam yıldızı, seslendirmeci ve de çapkın... Mehmet Ali Erbil'in hayatı koşuşturmaca içinde geçiyor. Ama o bundan memnun. Tek sorunu şu aralar duygusal açıdan açlık hissetmesi.


Mehmet Ali Erbil'le daha önce alışverişle ilgili bir röportaj yapmak için görüşmüştüm. O kadar yoğundu ki yedi dakika içinde röportajı bitirerek rekor kırmıştık. Bu sefer "Tatlı Kaçıklar" dizisinin setinde bana daha uzun bir süre ayırdı. O kadar samimiydi ki sanki yıllardır arkadaşımmış gibi hissettim. Televizyondaki gibi esprili ve neşeli bir insan. Sevmemeniz imkansız.
Erbil yine çok yoğun. Düşünsenize haftaiçi her gün Kanal D'de yayınlanan "Çarkıfelek"le karşımızda. "Tatlı Kaçıklar" dizisinde "Rafet" olarak izliyoruz onu. Reklamlarda beyazlarımızı kontrol eden adam da o. Bir de neredeyse her filmde sesini duyuyoruz. Ama o bu tempodan hoşnut olduğunu söylüyor: "Hiperaktif bir yapıya sahibim. İşime de yansıyor bu. Zaman zaman kendi içimde sürmenajlar geçirip iyileşiyorum. Arada sırada evimde uzanıp eski Türk filmlerini seyretmek ve tüm bu koşuşturmadan kurtulmak istediğim oluyor. Yine de bu tempo devam edecek. Ben işlerimle varım, tüm bunlarla yaşadığımı hissediyorum."
"Çarkıfelek"in bu kadar ilgiyle izlenmesinde bir Mehmet Ali Erbil faktörü olduğunda birleşiyoruz. Artık sadece bir yarışma programı değil bir şov programı da. Kötü eleştiriler alıp almadığını merak ediyorum, biraz sinirlenerek anlatmaya başlıyor: "60 milyonun hepsini memnun etmek mümkün değil. Zaten bazıları televizyonun karşısına şimdi ne hata yapacak, nereye dokunduracak diye geçiyor. Aslında hiç takmamam lazım, benim yıllardır tarzım, çizgim belli. Stüdyoda Çarkıfelek'in formatına uyacak seyirci olmuyor. Efekt olsun diye biz de ekipten beş altı kişiyi seçtik, seyirciler arasında bağırıyorlar, benimle atışıyorlar. Ben de onlara 'Ne bağırıyorsunuz, kesin yalakalar,' diye bağırıyorum. Sonra seyirciden telefon geliyor, 'Bize niye yalaka diyorsun,' diye. Bunun algılamıyorsan sen, o programı seyretme. Ben sana yalaka der miyim? Hiç öyle bir şey yapmış mıyım bugüne kadar? Bir konuğumun soyadı Dal'dı. Ben de 'Size kısaca dallama diyebilir miyim,' dedim. Beraber güldük. Seyirciden tepki geliyor, nasıl dallama der diye. Sana ne oluyor?" "Ben canlı yayınların, game - show'ların adamıyım," diyen Erbil, çapkınlığıyla da tanınıyor. Bu konuda görüşleri çok net: "Çapkınlık bizim ülkemizde hep kötü bir şey gibi algılanıyor. Oysa bekar ve sağlıklı bir erkeksen tabii ki ilişkilerin olacak. Erkeklerin genlerinde var demek ki. Türkiye'ye özgü bir şey değil sadece bu."
Acaba kadınlara acı çektirmek hoşuna mı gidiyor, bunun küçüklüğüyle bir ilgisi olabilir mi gibi Freudumsu bir soruma ummadığım bir cevap veriyor: "İster istemez belki küçüklüğümden, annemle ilişkilerimden bilinçaltımda kalmış bir şey olabilir."
Tabii ki nasıl bir çocukluk geçirdiğini anlatmasını istiyorum. İşte Mehmet Ali Erbil'in kendi ağzından çocukluğu: "Anne ve baba sevgisini tam aldığım söylenemez. Üvey baba yanında yetiştim. Baba tarafında da üvey anne falan. İşte tam olgunluğa erme çağında yaşadıklarım beni mutlaka etkilemiştir. Bu kadın erkek ilişkilerine yansıdı mı bilemiyorum ama sağlıksız bir şey var şu aşamada. En sağlıklı dönemimi Nergis Kumbasar'la olan evliliğimde yaşadım. Her türlü doyuma ulaşıyordum. Çok iyi anlaşıyorduk ama her şey güllük gülüstanlık gitmiyor. Şu aşamada duygusal açıdan çok büyük bir açlık içindeyim. İşimde ne kadar başarılı da olsam, diğer şeyler ne kadar dört dörtlük de olsa duygusal açlık hissediliyor.
Kötü Türk filmlerindeki gibi bir çocukluktu. Ben hiç hatırlamam ki babam beni kucağına alsın da sevsin. Belki erkek çocuğum diye, ama ne olursa olsun bir çocuğun ihtiyacı var. Çok ciddi, sert bir babaydı rahmetli. Ama benim kızım 16 yaşına geldi kucağımdan ayrılmıyor. Birlikte yatarız..."
Siz de o çocuk gibi erkeklerden misiniz dediğimde, "Evet öyleyim. O anneliği arıyorum. Kimse getirmezse aklıma bile gelmez kahvaltı etmek," diyor ve bunu aynı çocuklukla söylüyor, içim burkuluyor. Ama diyorum, sizin için barlarda kadınlara arkadaş gibi yaklaşır, hatta bu adamdan zarar gelmez dedirtir, sonra da... Lafımı bitirmeme fırsat kalmadan kahkahalar atıyor, "Benim öyle bir tavrım yok. Beni barlarda kadın ayarlamaya çalışırken göremezsiniz," diye cevap veriyor.