Pazar Çetin Altan alfabe öğretiyor

Çetin Altan alfabe öğretiyor

02.12.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çetin Altan alfabe öğretiyor

Çetin Altan alfabe öğretiyor



Yıllar önce bir alfabe tasarlamıştım. Ama bildiğimiz alfabelere benzemeyecekti bu; "Zengin Çocuğun Alfabesi" olacaktı. Bir karikatüristle işbirliği edip yayımlatacaktık. Bazı bölümlerini de yazmıştım. Sonraları pek kanım ısınmadı, çok sudan, çok yüzeysel geldi bana, yırttım attım. Sadece iki bölümü aklımda:

"Baba bana at al / Baba atı sat / Baba bana kat al / Baba katı sat / Baba bana yat al."
"Ali al sana palet / Ali al sana bisiklet / Ali al sana araba / Ali happy birthday."
(Şimdi olsa "Al sana TV / Al sana DVD / Al sana PC" derdim herhalde.)
***
İki yıllık ilkokul öğretmenliği dönemimde ders kitaplarının günümüze, yaşamlarımıza, çevrelerimize, sorunlarımıza ne kadar yabancı olduğuna "birinci dereceden" tanık oldum.
Sözgelimi, bir aritmetik problemi şöyle başlıyordu: "Pazara gittim. Kilosu 5 kuruştan 8 kilo zeytin aldım..."
Hemen parmaklar kalkıyordu sınıfta:
"Öğretmenim, 5 kuruşa zeytin olur mu?"
"Öğretmenim, insan 8 kilo zeytin alır mı?"
Fen bilgisinde Ay’a ilk ayak basan kişinin Armstrong mu, Collins mi olduğu soruluyordu.
Bu kez ben soruyordum öğrencilere:
"Cumhurbaşkanımız kim?"
Çıt yok.
Dördüncü sınıfı okutuyordum. Birinci sınıf öğretmenlerinden birinin elindeki alfabeye göz atınca, onun da pek farklı olmadığını gördüm.
***
Bu yüzden, Çetin Altan’ın "Alfabe"sine (Günışığı Kitaplığı) özel ilgi duydum.
Önce şaşırdım elbette. Bunca yılın Çetin Altan’ı, benim o yapay "Zengin Çocuğun Alfabesi"ni tasarladığım sıralarda Meclis’te linç edilmeye kalkışılan, yıllarını cezaevlerinde geçiren ama yıpranmayan bir gençlikle yazan, yazan, yazan Çetin Altan küçük çocuklara harfleri öğretiyordu!
Elbette sıra dışı bir yapıt olmalıydı bu.
***
Çetin Altan’ın kitabı, bildiğimiz alfabelere gerçekten de hiç mi hiç benzemiyor. O da 29 harfi tanıtıyor gerçi. Ama bu temel işlevini yerine getirirken çocukların hayal gücünü de çalıştırıyor. Haydi, pek sevmediğim bir deyimi de kullanayım, onlara bol bol "beyin jimnastiği yaptırıyor".
Sözgelimi, G ile başlayan atasözleri... On atasözü verilmiş. Bir arkadaşımın kızı kitabı karıştırırken o sayfada duraladı, on birinci atasözünü bulmaya çalıştı. H ile başlayan erkek ve kadın adlarına hemen üç tane ekledi: Harun, Hüsmen, Hasibe... Ö ile başlayan sekiz kelimeyi kullanarak tek cümle üretmeyi başardı.
Çetin Altan’ın bildiğimiz o kalem ustalığına Gözde Bitir’in fırçası da ayak uydurmuş. Ortaya sadece okuma-yazma çağına gelmiş çocukların değil, büyüklerin bile ilgiyle okuyacakları bir kitap çıkmış.
Bu işi birinci sınıf öğretmenine bırakmak istemeyen anne - babaların, çocuklarına okul öncesinde okuma - yazma öğretirken sıkıldıklarını çok gördüm. Çetin Altan’ın "Alfabe"si o sıkıntıyı eğlenceli bir serüvene dönüştürecek.

Fenike alfabesinde ünlü harfler yoktu
Georges Jean’ın "Yazı-İnsanlığın Belleği" (Çeviren: Nami Başer, YKY) kitabında alfabenin İsa’dan bin yıl önce yaratıldığı, kökeninde Akdeniz’in batı kıyılarına, Kuzey Afrika, Güney İspanya, Sicilya, Sardunya, Kıbrıs, hatta Yunanistan ve İtalya’ya yayılmış bir halk olan Fenikelilerin bulunduğu belirtiliyor.
Aşağıdaki bilgileri de aynı kitaptan derledim:
• Çivi yazısı olsun, hiyeroglifler ya da Çin yazısı olsun, tümünün ortak özelliği sözleri ya da heceleri kaydetmeleridir. Dolayısıyla bu sistemlerde okuma yazma bilmek çok sayıda göstergeyi ve harfi tanımak demektir. Alfabenin işleyişiyse bambaşkadır. İlkece, otuz kadar göstergeyle her şeyi yazmayı sağlar.
• Alfabenin ilk modeli olan Fenike alfabesi ünlü harfler içermez. İbranice ve Arapça gibi Sami dillerinin özelliği de çok az ünlü içermeleridir.
• "Kare yazı" adı verilen Eski İbranice yüzyıllar boyunca çok az değişikliğe uğramıştır. İbrani yazısında, anıtlar üzerine kazınan ve kutsal metinleri kaydetmek üzere kullanılan büyük harfler dışında, gündelik olarak kullanılan "işlek" harfler de bulunur.
• "Alfabe" sözcüğü, Latince "alphabetum" teriminden türemiş ve Yunan alfabesinin Sami dillerinden aldığı ilk iki harf "alfa" ve "beta"nın birleştirilmesiyle oluşmuştur.
• Arapların kullandığı en eski harfler, Fırat Nehri üzerinde bulunan Kufe kentinden esinlenilerek kufi adını almıştır. Çağdaş Arap harfleri ise, miladi takvime göre 933 yılında Halife Muktedir Cafer döneminde yaşayan Vezir Mukle’nin buluşudur.