Pazar “Cezaevinden çıktıktan sonra ağaçlardan bile korkan çocuklar var”

“Cezaevinden çıktıktan sonra ağaçlardan bile korkan çocuklar var”

18.05.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cezaevlerinde anneleriyle kalan çocuklar sosyalleşmekte ve dış dünyaya uyum sağlamakta zorlanıyor. Bazıları çıkınca arabalardan ve ağaçlardan bile korkuyor

“Cezaevinden çıktıktan sonra ağaçlardan bile  korkan çocuklar var”

Türkiye anneleriyle birlikte hapse mahkum olan küçük çocukların hikayelerine belki de ilk defa “Uçurtmayı Vurmasınlar” filmiyle tanıklık etti. Teknik takibe takılan bir inşaat işçisine üç sene önce sattığı kitaplar nedeniyle yargılanan, cezasının Yargıtay tarafından onanmasıyla birlikte
yarın hapse girecek Mülkiye Demir Kılınç’ın ikiz bebekleri Özgür ve Lorin vesilesiyle, demir parmaklıklar ardında büyümek zorunda kalan çocukları bugünlerde bir kez daha hatırladık.
2013 yılı ekim ayı verilerine göre anneleriyle birlikte hapse giren 0-6 yaş arası çocukların sayısı 285’ti. Belki de henüz dünyayı görmeden, denize ve gökyüzüne bakmadan, özgürlüğün ne demek olduğunu bilmeden demir parmaklıkların ardına hapsedilmiş 285 çocuk...
“Akşam beni eve geri götürecek misin?”
O çocuklardan biri de Yağmur’du. Annesiyle birlikte Afyon’da bir cezaevinde kalan Yağmur, 2007 yılında anaokuluna başladı. Cezaevinden jandarmalar eşliğinde anaokulu servisine bindirilen Yağmur’u servisten indiğinde anaokulunun müdiresi Göktül Bakdık karşıladı. Yağmur’un hiç tanımadığı
bu dünyada Bakdık’a sorduğu ilk soru, “Akşam beni annemin yanına eve geri götürecek misin?” oldu.
İlk günler Yağmur için çok zordu. Annesinden ayrı kaldığı için üzgündü. Fakat birkaç gün sonra gün bitiminde yine annesinin yanına dönebildiğine emin olduğunda önce öğretmenlerine güvenmeye başladı. Ardından diğer arkadaşlarına ve okula karşı daha uyumlu bir çocuk haline geldi. Akşamları annesine heyecanla elinde anaokulunda yaptığı resimlerle dönerken Yağmur artık daha mutlu bir çocuktu. Şimdi ilkokula giden Yağmur’un hikayesi kendisi gibi 34 çocuğun daha hayatını değiştirdi.

Projeyle 35 çocuk anaokuluna gitti
Bakdık, Yağmur gibi annesiyle birlikte cezaevinde kalan diğer çocukların da anaokuluna gidebilmesi için Avrupa Birliği Hibe Programı sayesinde 2010 yılında “Yağmur’un Ardındaki Işık” adlı bir proje başlattı. Sabancı Vakfı’nın “Fark Yaratanlar” programına da seçilen proje kapsamında altı ilde eğitimler verildi. Bakdık, Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi ile Bolvadin C Tipi Kapalı Cezaevi’nde 35 çocuğun anaokuluna katılma süreçlerinde fiilen rol aldı.
Anneleri ile cezaevinde kalan çocukların hayatlarına tanıklık eden Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Başkan Yardımcısı Psikolog Fulya Giray Sözen ise cezaevinden dışarı adım attıkları anda arabalardan hatta ağaçlardan korkan çocuklarla karşılaştı.
“Suçun ne?” sorusuna cevap vermek zor
Uzmanlar cezaevlerinde kalan çocukların sosyalleşmekte ve dış dünyaya uyum sağlamakta ciddi güçlükler çektiklerini vurgularken, anneler için de yaşadıklarının üstesinden gelmek son derece güç... Bir anne çocuğunun kendisine, “Burası neresi?” diye sorduğunu söylerken, kaldıkları yerin cezaevi olduğunu idrak eden yaşı daha büyük bir çocuğun annesi “Suçun ne?” sorusuna ne cevap vereceğini bilemediğini anlatıyor. Annelerin yaşadıkları zorlukları en net özetleyen ise birçoğunun ağzından dökülen şu cümle: “Çocuğunla birlikte hapisteysen cezan iki kat artıyor, ağırlaşıyor. Her şey daha zor.”

Haberin Devamı

“Cezaevinden çıktıktan sonra ağaçlardan bile  korkan çocuklar var”

Anne gözüyle proje

Cezaevindeki anneler “Yağmur’un Ardındaki Işık” projesinin kendileri için ne anlama geldiğini çizdi (sağda). Yapılan çalışmaların kısa videosu internette yayınlandı (solda).

“Anneler çocuklarını sınırlı alanda zaptetmekte zorlanıyor”

Fulya Giray Sözen
(Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Başkan Yardımcısı)

l Anneler çocuklarının nerede oldukları ya da neden orada olduklarına dair zor soruları karşısında ne cevap vereceklerini bilemiyorlar.
l Etrafa rahatsızlık vermemekte ve çocuklarını sınırlı alanda zaptetmekte zorlanıyorlar.
l Kendilerine ayrılmış olan yataklarda
ve odalarda çocuklarını tutmakta güçlük yaşıyorlar. Çözüm olarak birtakım davranış ve söylemlerle çocuğu dizginlemek durumunda kalıyorlar. En çok çocuğu kreşe göndermemekle ya da istediği şeyi vermemekle tehdit ediyorlar.