Pazar Çirkin erkek yoktur, bakımsız erkek vardır

Çirkin erkek yoktur, bakımsız erkek vardır

21.10.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Artık erkeklerin de bakım için kadınlar kadar olmasa da bir mesai harcamaları gerekiyor

Çirkin erkek yoktur, bakımsız erkek vardır

Nitekim geçen hafta Pakize Suda "Bakın, üşenmedim bir hesap yaptım, 'güzel ve bakımlı' olmaya soyunmuş bir kadının, verilen öğütlere harfiyen uyması halinde, günde on iki dakika boş zamanı kalıyor" diye yazdı.On iki dakika mı?Taş çatlasın, iki!Kadınlar hakikaten bakımla kafayı yedi.Bin fırın dergi...Erkekler?Erkeklerin duş yapıp diş fırçalamayı bakımdan saydığı "bakım"sız günleri de artık mazide kaldı galiba.Şimdi erkeklerin de bakım için kadınlar kadar olmasa da bir mesai harcaması gerekiyor."Daha az mesai harcayarak nasıl daha bakımlı olunur"u öğrenmek için de bu bakım mesaisine erkek dergilerini okuyarak başlıyorlar.Hah hah. Okusunlar bakalım. Bu dergilerdeki hepsi tek başına gayet işe yarar öneriler sonunda aydan aya birikerek bir dağa dönüşecek.Ve birkaç yıl sonra erkekler de tıpkı kadınlar gibi tüm öğütlere uymaları halinde, günde sadece iki dakika boş vakitleri kaldığını fark edecek.Ne yazık ki bunun için daha bin fırın dergi okumaları lazım.* * *Sonra?Sonra hep birlikte bakım yaparız. Kalan o iki dakika boş vakitte de birbirimize bakarız. Doğarsın, ölürsün ve ikisi arasında da bakım yaparsın" diyordu bir roman kahramanı. Ki bu erkek kahramanın bakımdan anladığı sadece duş yapmak, diş fırçalamak ve tıraş olmaktı. Eğer bu kahraman kadın olsaydı, bakım derdini herhalde şöyle yazardı: "Ben doğarken ölmüşüm." Bakım aslında iş değil, hatta zevkli bile. Duş almak, nemlendirici sürmek, cilde maske uygulamak, ben yapmam ama spor yapmak, hatta estetisyenlere gitmek falan... Sonuçta keyif bunlar.Benim kadın dünyasında anlamadığım ve herhalde ölene kadar da anlamayacağım tek şey var, ki onun da büyük bir keyif olduğu iddia ediliyor: Alışveriş.Alışveriş tam bir kabus.Ya da ben bu işin sırrına erebilmiş değilim.Ne alacağımı bilmeden alışverişe gittiğimde, satış görevlilerinin bana resmen kakaladığı abuk subuk şeylerle dönüyorum eve.Aklımda tam olarak ne alacağımı bilerek alışverişe gittiğimde, alacağım şeyi asla bulamıyorum.Bir de şunu, mümkün değil, anlayamıyorum. Siyah dümdüz bir pantalon, siyah klasik bir ayakkabı...Bunlar nasıl oluyor da bulunamıyor?Ortalama markalar, eyvallah, trend belasına türlü numaralar çekmek zorundalar. İyi de, yine de, orasında burasında "trendi" bir hareketi olmayan dümdüz bir siyah ayakkabı nasıl bulunamaz?Ya da şöyle sorayım: Nasıl oluyor da bu kadar sade, bu kadar normal, bu kadar her gardıropta olması şart parçalar; niye sadece dünyanın en pahalı markalarında satılıyorlar? Alışverişle bir alıp veremediğim var Erkeklere spordu, sağlıklı beslenmeydi, giyim-kuşamdı vesaire önerileri sunan dergilerin en meşhurlarından Men's Health, artık Türkiye'de de yayımlanıyor. Bu ayki ilk sayısında, ilk reçetelerini verdi: "Kolayca forma girin", "15 dakikada sıkı kaslar", "Zayıflama rehberi - En doğru egzersizler"...Hadi bakalım erkekler, ha gayret.Men's Health'teki küçük bilgiler ama, sadece erkekler için değil, kadınlar için de enteresan: Uzaktan kumanda daha fazla yemek yemeye teşvik ediyor.İşsizlerin bağışıklık sistemleri çalışanların bağışıklık sistemlerine göre yüzde 20 daha zayıf.Gerinmek depresyonu hafifletiyor.Çorba içmek vücuda alınan kalori miktarını yüzde 20 azaltıyor.Kilolularda böbrek taşı oluşma riski daha yüksek. Kadınları asıl ilgilendirenleri sona sakladım: Bitter çikolata kadınların cinsel olarak daha kolay uyarılmalarına sebep oluyor.Kadınların yüzde 57'si garsonlara bahşiş vermenin tahrik edici olduğunu söylüyor. Kadınları en ilgilendirecek olan da budur herhalde: Erkekler azarlayarak konuşan eşlerinin isteklerini bilinçsizce reddediyor. Kumanda elindeyse çorba içip gerin Ben bakımlı biri bile değilimdir ama sırf takıntıdan ömrüm kuaförlerde geçiyor. Manikür-pedikürü başka bir kuaförde yaptırıyorum, kaşımı başka bir kuaförde aldırıyorum. Saçım konusunda bile bir kuaförde karar kılamadım. Kaküllerimi başka bir kuaföre kestiriyorum, saçlarımı başka birine.Neyse ki saçımı boyatmıyorum.Bir de röfle mi, balyaj mı, her ne haltsa, o sulara girsem... İhtimal onlar için de farklı kuaförler bulurum.Sonra da hafta yedi, ben sekiz gün bir kuaförden diğerine manik manik sıçrarım artık. tubakyol@yahoo.com manik depresif köşe