“Çok değil, unutulmayacak şarkı yazmak hüner”

Seninle Başım Dertte”, “Ben Sevdalı Sen Belalı”, “Gitme Sana Muhtacım”, “Eskimeyen Dost”... Herhalde Türkiye’de yaşayıp da Selami Şahin’in bir şarkısını aşkına ya da ayrılığına fon müziği yapmamış olan yoktur... Şimdi yeni albümünü çıkarmaya hazırlanıyor usta sanatçı. 1 Aralık’ta da Bostancı Gösteri Merkezi’nde vereceği “Eskimeyen Şarkılar” konseriyle albüm öncesi sevenleriyle buluşacak. Selami Şahin ile CVK Park Bosphorus Hotel’de buluşup müzik hayatını ve yeni projelerini konuştuk.

- Yeni albümünüz neredeyse hazırmış. Nasıl bir albüm bekliyor sevenlerinizi?

Ben iki sene geçti albüm yapmadım, neden? Çok güzel şarkılar olmadan albüm yapmanın bir anlamı yok, yılların tecrübesi konuşuyor. 10 şarkı var, hepsi benim bestelerim. Arkadaşlarımdan kime dinlettiysem “Selami abi ne yapmışsın, bunlar nasıl şarkılar?” diyor. Yılbaşından önce ya da ocakta çıkabilir. Büyük konuşmuyorum ama unutulmayacak şarkılar ve unutulmayacak bir albüm geliyor.

“Yapılmamışı yapmak, yazılmamışı yazmak...”

- Yine şarkıların hikayesi vardır sanıyorum...

Evet. Yıl 72-73, bir şarkı yaptım. Tanju Okan’a dinlettim, Allah rahmet eylesin, “Sakın bu şarkıyı kimseye verme, ben okuyacağım” dedi. Fakat kaybettim notaları evde, dosyalarda arıyorum bir türlü bulamıyorum. Melodisini, sözlerini de unuttum. Onun yerine “Benim en iyi dostum içkim sigaram”ı verdim. Derken üç sene önce başka eser ararken baktım ki karşımda o şarkı. Tam 44 sene sonra karşıma çıktı. İşte bu albümde o şarkı da var. Eşime yazdığım bir şarkı da var.

- Eşiniz, çocuklarınız da dinlemişlerdir albümü...

Tabii, onlar da şarkıları dinledi. Büyük oğlum Lider de kendi albümü için çalışıyor. Onun da kendi besteleri var. Sadece okumalarında girip onu denetleyeceğim, o kadar.

- 1 Aralık’ta “Eskimeyen Şarkılar” konseriniz geliyor. Eskimeyen şarkı yapmanın sırrı nedir?

Eser sözcüğü kalıcı demektir. Çok beste yapmak hüner değil; unutulmayacak, eskimeyecek şarkılar yapmak hüner. Benim yaptığım eser adedi 350-360, bunun 200’ü hit olmuş ve her türde beste yapıyorum. Hakikaten bakıyorum. 1970’te yaptığım hayatımın ilk şarkısı Altın Kelebek Birincilik Ödülü’nü aldı. “Yalancı dünya gibi yalancısın sevgilim…” Alman bir sevgilim vardı Eva, ona yapmıştım. İnsan bekarken sevgilileri, aşkları olmuştur. Ben yaşadığım aşklardan beste yaptım. Bazen arkadaşlar derdini anlatıyordu: “Çok seviyorum, unutamıyorum, Tanrım canımı alsın da kurtulayım” diye. Kendimi onun yerine koydum ve “Tanrım”ı yazdım. Bazen birini görüp etkileniyorum, bir daha görsem tanımam, o an ilham geliyor yazıyorum. Her şarkının hikayesi var yani... Yaşamadan yaşatamazsın, hissetmeden hissettiremezsin. 1 Aralık’ta Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki Eskimeyen Şarkılar konserimde de tüm bu hikayeleri seslendireceğim. Sürprizlerle dolu bir konser olacak. Daha sonrasında Eskimeyen Şarkılar konserlerini tüm Türkiye’de devam ettireceğiz.

- Beste fabrikatörü diyorlarmış size.

Evet diyorlar. Şarkılarımı okumayan kalmadı. Sahneye çıkıyorum, “Aa Selami Bey, bu da mı sizin?” diyorlar, inanmıyorlar. Hele bir gün biri çiçek gönderdi, kartta da şöyle yazmış: “Sayın Selami Şahin, bundan sonra adınız Selami Şahin değil; Selami Bu da mı Senin?” O kartı saklıyorum.

- Şarkılarınızı yazdığınız zaman “Bu hit olacak” diyebiliyor musunuz rahatlıkla?

Şarkıyı yazmaya başlıyorum ve birçoğunda yarıya geldiğim zaman, bakıyorum “Senden özür diliyorum” diyorum, “Sen ünlü olamayacağın için seni üzmeyeyim ben’’ deyip, yırtıp atıyorum. Yazılmamışı yazmak, yapılmamışı yapmak çok önemli. İnanılmaz güzel, bu eser başarılı olacak dediğim zaman oluyor.

- Bu kadar ilhamı nasıl buluyorsunuz, nasıl yıllardır tükenmiyor?

Slogan olmadan beste yapmam. Biri der ki mesela “Sevgilim vardı, ayrıldık ama ona alıştım ya, alışmak sevmekten daha zor geliyor.” Ya da “Seninle başım dertte, vallahi ne yapacağımı bilmiyorum”. İşte o cümleler slogan. Ben notayı kendi kendime öğrendim, köyümüzde hâlâ bir tek ilkokul var. Hayatım roman… Oturuyorum, melodi geliyor; kağıt-kalem var mı diyorum, porte çizip yazıyorum. Bir-iki satır söz yazıyorum. Katlayıp cebime koyuyorum, sonra geliyor devamı. Bugün beste yapacağım diye bir şartlanmam yok, aniden kapı çalıyor ve hemen başlıyorum.

- Sanat hayatınızın 52. yılındasınız. “Şunu da yapmalıyım” dediğiniz bir şey var mı hâlâ?

Bu kadar eserim tutmuş, bu kadar güzel konserler veriyorum hâlâ sanki sahneye ilk defa çıkıyormuş gibi heyecanlanıyorum. Daha da güzel neler yapabilirim diye savaştayım. Müzik bende büyük bir aşk. Bir daha dünyaya gelsem yine besteci, şarkıcı, şair, oyuncu yine Selami Şahin olmak isterim. Müziğe aşığım çünkü...

“Hayatımı yazacağım”

- “Hayatım roman” diyorsunuz. Hayatınızı yazmayı, bir kitap çıkarmayı düşünüyor musunuz?

Yazacağım hayatımı, konuştuk böyle bir proje için. Doğduğum köydeki evin, bahçemizin resimleri çekilecek. Antakya, İskenderun, Adana, Ankara… Göçtüm İstanbul’a, aynı gün Beyoğlu Şato Oteli’nde iş buldum. Tarlabaşı’nda Lades Tavukçu’da komilik yaptım, ütücüde çalıştım. Çok zor günler yaşadım. Bir süre sonra her şey teker teker yoluna girmeye başladı ve Allah’tan sonra anneme babama taptım. Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim. Bu yüzden Rabbim yardım etti ve erken ünlenmeme neden oldu diye düşünüyorum. Bunlardan oluşacak bir kitap, eski-yeni fotoğraflar olacak. Önümüzdeki yıl inşallah biter.

- Bir de oyunculuk teklifi almışsınız Mısır’dan. Düşünüyor musunuz oyunculuğu?

İyi bir proje olmadan girmem. Gönderecekler, bakacağız burada. Eğer güzelse hayır demeyeceğim. Öyle bir düşüncem var. Türkiye’den de iyi bir teklif olursa, memnuniyetle...